Argus tradutor Português
223 parallel translation
- Argus?
- Argus?
Argus?
Argus?
- Sen misin Argus?
- És tu, Argus?
- Her yere baktık Argus.
- Procurámos, Argus.
Argus, gemiye git.
Argus, vai para o navio.
Sanat eseri gezegen Rigel IV'deki Argus Nehri dağ insanlarınca yapılmış.
Artefacto produzido pelo povo de Argus River, do planeta Rigel IV.
- Angus'un kaptanı adına gittiler
foram nomear te capitão do Argus.
- Merhaba, Argus.
- Olá, Argus.
- Baba, Argus köpek, ben Henry'yim.
- Argus é o cão. Eu sou o Henry.
- Argus.
- Argus.
Hadi, Argus, eve gitme vakti.
Anda, Argus, está na hora de ir para casa.
Keşke Argus burada olsaydı.
Quem dera que o Argus estivesse aqui.
Çipler, uçuş fotoğrafları, yer harita bilgileri,.. ... şifre çözücüler, uygulama listeleri.
Códigos secretos, mensagens do Pilot, do Argus, dados do Rhyolite, estudos de análise do solo, folhas de desempenho.
- Orada kal, Argus!
- Fica, Argus!
Argus Projesi'nden son fotoğraflar.
As últimas fotografias de círculos em plantações, do Projecto Argus.
Bu sabahın Argus'unu okudum ve şunu söyleyim : Balık sarmak için kullanırdım!
A edição desta manhã do Argus é tão boa que a usava como papel higiénico.
Bugünkü Manhattan Argus'un ön sayfasını gördün mü?
Viu a primeira página do Argus de hoje?
Eğer Manhattan Argus'un editörleri hastalıklı bir beynin çalışmalarını yayınlamayı uygun görüyorlarsa, belki bunu da yayınlamayı uygun göreceklerdir. Ama bundan kuşku duyuyorum. Ciddi bir şekilde kuşku duyuyorum.
Se os editores do The Argus publicam os disparates de uma mente desequilibrada, talvez publiquem esta carta, mas duvido, e também duvido que lhe dessem emprego na Amazing Tales, uma revista mensal que eu li durante muitos anos.
Elbette ki hikayeyi engellemeye çalıştık, ama Argus işbirliği yapmıyor
Tentámos parar a história, mas o The Argus não aceitou.
Benim adım, John Feaaet.
John Ferret, do "Argus" de Bradford.
John Feaaet, Baadfoad Argus dergisinden.
- John Ferret, do "Argus" de Bradford.
John Feaaet, Baadfoad Argus dergisinden.
John Ferret, do "Argus" de Bradford.
- Seni öldüreceğim! - Argus!
Mato-te!
Argus dedim...
Argus, eu...
Kedin ölmedi, Argus.
Ela não está morta, Argus.
- Onu iyileştireceğiz, Argus.
- Poderemos curá-la.
Argus
"Arcon".
Argus, ustan nerede?
Argus, onde está o seu dono?
- Argus. Mitolojik bekçi.
Argus, o cão-de-guarda mitológico.
Argus mükemmel bir bekçidir, çünkü 100 tane gözü vardır.
Bem, Argus era o cão-de-guarda perfeito pois tinha 100 olhos.
Zeus, ilişkisine devam etmek istediği için Argus'u öldürtür.
Zeus mandou matar Argus porque ele queria continuar com o caso amoroso.
Hera Argus'un öldüğünü öğrenince, gözlerini en sevdiği kuşun, tavus kuşunun tüylerine yerleştirir.
Quando Hera descobriu sobre a morte de Argus, colocou os olhos dele nas penas do seu pássaro favorito... o pavão.
Aberdeen Argus okuyucuları bunu okumak isteyecekler.
Os leitores do "Alberdeen Argus" vão querer saber sobre isso.
Bir kamera almaya geldik. Argus marka.
Viemos buscar uma câmara.
A2b 35mm.
É uma Argus. Uma A2B de 35 mm.
Biricik evcil tavus kuşum Argus'u.
"O meu querido pavão de estimação, Argus"
Bu Argus.
Este é o Argus.
Hayır, Don Argus'a NBC'yi almadan çok daha önce sahipti.
Não. O Don já tinha o Argus muito antes de ter comprado a NBC.
Don beni ilk kez kanatlarının altına aldığında, onunla Connecticut'taki evinin verandasın oturup işle, politikayla ve bir yığın paranın üstünde sevişirken nasıl kağıt kesiklerinden kaçınacağımız hakkında konuşurduk ve dostumuz Argus bahçede asil bir şekilde kurula kurula dolaşırdı.
Quando o Don me tomou sob a sua guarda ele e eu sentávamo-nos no alpendre na casa dele no Connecticut e falávamos sobre negócios, política, como evitar cortes de papel quando fazemos amor em cima de um monte de dinheiro. E o nosso amigo Argus passeava-se orgulhosamente pelo jardim.
İyi şanslar Argus.
Boa sorte, Argus.
Argus'un muhtemelen yaşayacak çok fazla ömrü kalmamış.
O Argus provavelmente não tem muito tempo de vida.
Kenneth dedi ki Argus için bir lapa yapmak için biraz sumak kabuğu ve zerdeçal çalısına ihtiyacı varmış.
O Kenneth diz que precisa de casca de sumagra e de raiz amarela de arbusto para fazer cataplasma para o Argus.
Yani, sence belki de Argus konusunda bu kadar telaş yapmanın nedeni Don için hiç üzülememiş olman olabilir mi?
Não achas que talvez estejas tão preocupado com o Argus porque nunca fizeste o luto pelo Don?
Efendim, haberiniz olsun Argus uyuyor.
Sr., só queria que soubesse, que o Argus está a dormir.
Bayan Argus.
Sra. Argus.
Bilmiyorum Argus.
Não sei, Argus.
Dedektiflerin amiri tüm güvenlik kameralarının görüntülerini Argus sistemlerinden alıp as takıma yolladı.
O chefe de investigações reuniu as imagens do sistema de vigilância e as enviou para o Major Case.
Git burdan, yaşlı dostum.
Argus? Vai-te embora, velhote.
Zeus'un karısı Hera Argus'tan Zeus aleyhine casusluk etmesini ister.
Bem, a história é esta :
Zeus'un onu aldattığından şüphelenmektedir.
Hera, a mulher de Zeus, chamou Argus para espiar Zeus, de quem suspeitava que a estava a trair.
Sezon 4 Bölüm 19 "Argus"
30 Rock 4x19 Argus Tradução e Sincronização :