Arturo tradutor Português
273 parallel translation
Arturo!
Arturo!
İşte karşınızda Arturo çocukları eğlendiren oyuncak.
São 100 liras. Um brinquedo para os seus filhos.
Düşünsene, Arturo Sanchez dişçiye erken geliyor.
Imagine, Arturo Sanchez, a chegar cedo ao dentista.
Çok teşekkür ederim Arturo.
Obrigada, Arturo.
Arturo Morales!
Arturo Morales!
Hiç kimse Arturo'yu unutamaz.
Ninguém consegue esquecer o Arturo, sabes?
Bir çok kişi beni unutmaya çalıştı, fakat Arturo'yu unutmayı başaramadılar.
Muitos tentam esquecer-me mas não se esquecem do Arturo.
Geçen hafta kendi kendime dedim ki ; " Arturo, sen bir salaksın.
Na semana passada, disse a mim mesmo : "Arturo, és um tolo."
Caruso, Met'te Pagliacci'yi söylerken Arturo Toscanini orkestrayı yönetiyordu.
Caruso cantava "I Pagliacci" na Met, e Toscanini dirigia a orquestra.
- Arturo Wainright. GVÇKBB'denim.
- Arturo Wainright, da D.M.C.A.G.V.
"Arturo Wainwright, traktör satıcısı." "Herbert Digby, mezarcı."
Arturo Wainwright, vendedor de tractores. Herbert Digby, vendedor de caixões.
Git, Arthur. Zamanı geldi.
Vamos, Arturo, chegou o momento,
- Altı kişilik masa, lütfen, Arturo.
Mesa para seis, Arturo. Seis? Sim, senhor.
- Yedi kişilik masa, lütfen, Arturo.
Mesa para sete, por favor, Arturo.
- Yedi, Arturo.
São sete, Arturo.
Yok bir şey, Arturo. Biz gitmek üzereyiz.
- Não é nada, Arturo, estamos indo.
Bu Arturo efsanesinden. Portekizli bir balıkçı.
É a lenda do Arturo, que era um pescador português.
Ve Arturo'ya gitmesini söyler. O da gider ama önce Catarina'ya geleceğini söylemesi gerekmektedir. Ve geldiği zaman üç uzun düdükle sinyal verecektir.
E então disse ao Arturo que tinha de zarpar, e ele foi, mas disse à Catarina que a viria buscar... e quando voltasse, havia de fazer soar a sirene três vezes... para ela mergulhar das rochas e nadar até ao barco, e iam-se embora.
Arturo paniğe kapılır ve Catarina diye bağırır.
O Arturo entrou em pânico e pôs-se a gritar "Catarina!".
Catarina cevap verir.
E a Catarina gritou "Arturo."
Arturo! Ve o da tekneden suya atlar ve...
Ouviu-a e saltou do barco para a água gelada e eles...
- Arturo!
- Arturo!
Bekle Arturo, az sonra geliyorum.
Espera, Arturo, já saio.
Hey Arturo. Ne yapıyorsun?
Que estás a fazer?
- Demek Arturo'nun makalesini okudun.
- Leste os trabalhos do Arturo?
Arturo'yu evine götürebilir misin?
Podes levar o Arturo a casa?
Arturo, neden Bayan Orozco'yu arabasına götürmüyorsun?
Porque não levas a Menina Orozco até ao carro dela?
Şefi kovamaz, Arturo.
Não vai despedir o chefe.
Arturo onu almaya gelir.
Arturo vai vir buscar isso.
Sadece onun bakışlarını beğenmiyorsun, Arturo.
Não gostas dele, é tudo.
İyi geceler, Arturo.
Boa noite, Arturo.
Arturo ver o zarfı bana.
Dá-me o envelope.
Arturo'ya seni aramasını ben söyledim.
Disse ao Arturo que te chamasse.
Devam et.
Procura o Arturo.
Arturo Duran.
Arturo Duran.
Santa Clara'nın girişinde Arturo'nun ailesinin çok güzel bir kır evi var. Santa Clara'nın bu kesiminde.
Antes de Santa Clara, a família de Arturo tem uma finca... uma casa de campo... perto de Santa Clara, por vezes usada pelos rebeldes.
Arturo ile tanıştım.
Conheci o Arturo.
Arturo Duran ailesi.
Da família do Arturo Duran.
Arturo'nun ailesinin kaldığı yer.
A casa da família do Arturo.
- Arturo.
- Arturo.
Olabilir. Bunu yapar mısın?
Queres saber... se sinto a falta do Arturo?
Arturo Duran'la ilgili olmasın?
O Arturo Duran está vivo?
- Arturo Duran. Bunu neden...
- Por que razão havia eu de...
Arturo Duran'ı canlı istiyorlar.
Querem o Arturo Duran vivo.
Arturo...
O Arturo está vivo.
arın çok memnun olacak, Arturo.
A sua esposa ficará maravilhada, Arturo.
Belki de sıra bendedir! Bende seninle ilgili böyle düşünüyordum, Arturo.
Talvez... eu também!
Günün menüsünü menü tahtasına yazıyorum. Ve ölü çiçekleri vazodan çıkarıp atıyorum. Bazen Arturo kurabiyelerin üzerine çikolata tanecikleri koymama izin veriyor.
Escrevo os pratos do dia nos quadros, tiro as flores mortas dos vasos... e às vezes, o Artur deixa-me pôr pedaços de chocolate nos biscoitos...
Adı Arturro Marquez'miş, Arjantinli bir sıradan kaçakçı.
Chamava-se Arturo Marquez. Um contrabandista argentino.
Arturro hapishaneye dönmeye şiddetle karşı koymuş.
Arturo opunha-se a regressar à prisão.
Arturo... işte başIıyoruz.
Arturo, aqui vamos nós.