English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ A ] / Arı

Arı tradutor Português

85,932 parallel translation
Bay Rhoades Adalet Bakanlığı'na yakın bar arıyorsanız söyleyeyim.
Se andas à procura de um bom bar em D.C., tenho um.
Eller yukarı!
Mãos no ar!
Ya şu isyan bastırıcıları bulup, ellerimiz havada usluca yaklaşıp yardıma ihtiyacı var desek?
E que tal irmos à procura dos guardas antimotim, aproximarmo-nos calmamente de mãos no ar e pedirmos ajuda?
Sadece hakkını arıyordum...
Estava só a tentar fazer justiça pela...
Her ne cehennemdeysek, buna mantıklı sebep arıyorsan orada değildir bence.
Se procuras uma explicação lógica para este sítio, não vais encontrá-la aí.
Uyarıcı arıyorum.
Ando à procura de estimulantes.
Bize lazım olan şeyleri arıyordum, bak.
Fui arranjar coisas de que precisamos, vê.
Elimizdeki herkes Emmett Hallstead'i arıyor.
Todos os olhos que temos, estão à procura do Sr. Emmett Hallstead.
Ama şimdi çocuğu arıyorlar.
- Mas agora andam à procura do rapaz.
İşgal elemenlarından birini arıyor.
A Ocupação anda à procura de uma das suas toupeiras.
Dünyevi endişelerimizden arınma ve Büyük Gün'ün bizi kucaklamasına...
Chegou o tempo de fazer os preparativos, deixar de lado as preocupações terrenas e desistirmos...
İşgal seni arıyor, Ve fazla zamanımız yok.
A Ocupação anda à tua procura, e não temos tempo.
Her zaman birilerini iş yerinde arıyoruz Ekipmanımızı korumak için.
No nosso trabalho andamos sempre à procura de alguém para fazer a manutenção do nosso equipamento.
Eşin öldürüldü, Ve tüm meslek seni arıyor, Ama ben ve arkadaşlarım ekibinizdedir.
O teu parceiro foi morto, e toda a Ocupação anda à tua procura, mas eu e os meus amigos estamos do teu lado.
Pilot arıyorum Los Angeles'a kim kurtuldu.
Estou à procura do piloto que saltou em Los Angeles.
Tanrı'yı arıyorsak, başlamak için iyi bir yer gibi.
Se procuramos Deus, parece um bom lugar para começar.
Biz Tanrı'yı arıyoruz.
Estamos à procura de Deus.
Şimdi de Doug'u arıyor.
E agora está a chamar o Doug.
Bay Burns, bu ölüm çukurunda ne arıyorsunuz?
Burns, o que faz neste buraco da morte?
Burada ne arıyorsun evlat?
O que fazes aqui, rapaz?
Kızımı arıyorum.
Estou à procura da minha filha.
Kızım Mei'yi arıyorum, burada mı?
Mi procura fo mi dowta Mei, está aqui?
Hiç kimsenin çizmeleri altında yaşamak istemiyoruz Fred Johnson asilik towchu! Korkarım dostane yaklaşan biri dahi itaat etmediğimiz takdirde havamızı kesmiş, suyumuzu karneye bağlamış, uzaya salmış ya da hayvan misali kullanılmak üzere odalara sürmüş olacaktır.
Não queremos viver debaixo das botas de ninguém, asilik towchu, nem mesmo de alguém amigável, com medo, se desobedecermos, que nos cortem o ar, nos racionem a água, nos lancem ao Espaço, ou nos conduzam a salas para sermos usados como animais.
Hiç kimsenin çizmeleri altında yaşamak istemiyoruz Fred Johnson, asilik towchu! Korkarım dostane yaklaşan biri dahi itaat etmediğimiz takdirde havamızı kesmiş, suyumuzu karneye bağlamış, uzaya salmış ya da hayvan misali kullanılmak üzere odalara sürmüş olacaktır.
Não queremos viver debaixo das botas de ninguém, asilik towchu, nem mesmo de alguém amigável, com medo, se desobedecermos, que nos cortem o ar, nos racionem a água, nos lancem ao Espaço, ou nos conduzam a salas para sermos usados como animais.
Taramalarım krater üzerindeki havada bulunan bileşiklerde biyolojik varlığa işaret ediyor.
As análises indicam a presença de compostos biológicos no ar acima da cratera.
Belki de katil kendi izlerini örtmek için o mektubu arıyordu.
Talvez o assassino procurasse a carta, para cobrir os seus rastos.
Beş yıl önce kaybolan Dr Matthew Laxman'a ait bir arabanın.. .. izini arıyorduk.
Tinha sido avistado um carro, desaparecido há cinco anos, que pertencia ao Dr. Matthew Laxman.
Bütün bu polisler batalıkta onu mu arıyorlar?
É isso que a polícia anda a fazer à volta do lago? À procura dele? Sim.
Abby, burada ne arıyorsun?
Abby, o que fazes aqui?
Arıyorum onu.
Vou ligar-lhe.
Arıyorum onu şimdi.
Estou a ligar-lhe.
Renard arıyor.
É o Renard. - Olá, Capitão.
Senin için 911'i arıyorum. Çünkü gerçekten kötü görünüyorsun.
Vou ligar para as emergências, pois pareces muito mal.
O zaman bu herif sonraki yiyecek stokunu arıyor olmalı.
Este rapaz pode estar à procura do próximo stock dele.
Monroe görüntülü arıyor.
O Monroe está a ligar.
Bu yüzden görüntülü arıyorm. Sana göstermemiz gerek.
Estou a ligar para te mostrar.
Buranın havası ağırdır.
O ar é rarefeito.
Ellerini kaldırıp koridorun sonuna yürü.
Vais caminhar pelo corredor com as mãos no ar.
Kaldır ellerini.
- Mãos no ar.
Eller havaya mahkûm.
Mãos no ar, reclusa.
Üç hafta boyunca bayat hava kanlı amerikan fasulye konservesi.
Três semanas de... ar pesado... e de malditos feijões enlatados Americanos.
Ellerini kaldır.
- Mãos, mãos no ar!
Bir devriye bizi görmeden havaya uçmalıyız.
Temos que estar no ar antes que uma patrulha nos veja.
Pilot arıyorum
Alô.
Eller havaya! Seni seviyorum.
- Mãos no ar!
Amos, Naomi az önce hava kalite sensörlerini atlatarak karbondioksit temizleyicilerini maksimuma çıkardı.
Amos, a Naomi fez um bypass aos sensores de qualidade do ar e colocou os filtros de CO2 no máximo.
Havayla mı uğraşıyorsunuz?
Estão a mexer no ar?
- Merkezden arıyorlar. - Tamam.
Está bem.
Hemşire Mills'i arıyorduk.
Procuramos a Enfermeira Mills.
Bir daha asla özgürce nefes alamayabilir.
Bem ela nunca mais vai respirar o ar livre. Nem deveria.
Temiz hava almam lazım.
Preciso de ar fresco.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]