Atladı tradutor Português
3,588 parallel translation
Sırtına atladım!
Já tô em cima!
Ama atladığın bir nokta var, Regan.
Há um facto que não estás a ver, Regan.
Kadın 3 bin metreden aşağı atladı ve paraşütü açılmadı.
Ela caiu 3 mil metros e o pára-quedas não abriu.
Bir şeyi atladın.
Esqueceu-se de uma coisa.
Senin söylediğin gibi birden atladığını mı?
Ele simplesmente saltou? Como tu disseste?
Bununla beraber bir seviye atladın ama senden daha ateşli hatunlarla çıktım.
Tu é que te meteste nisto. Já andei com brasas maiores do que tu.
- Lanet olsun telden atladılar!
- Eles saltaram o arame!
Bir kısmı atladın.
Saltaste uma parte.
Atladığımız şey... bir...
Saltamos num... era um...
30 metreden atladı!
Uau! Ele acabou de saltar 30 metros!
Sonra birden üzerimize atladı.
Então, atacou-nos.
Dolayısıyla arabama atladım ve doğruca...
Carreguei o carro e dirigi-me a...
Valentine'dan kaçmak için geçide atladım.
Saltei pelo portal para fugir do Valentine.
- Bir sınıf mı atladın?
- Pulou uma série?
- Atladığım bir şey mi var?
- Esqueci-me de algo?
O uçurumdan atladı diye, siz de atlamayacaksınız ya?
Só porque ela saltou do penhasco, vocês também vão saltar?
Sonra bisikletime atladım ve ağır aheste mahallemde gezmeye başladım.
Eu peguei na bicicleta e andei devagar pelo bairro.
Duvardan atladığını biliyorum
Eu sei que eu pulei o muro.
Hayır, başta öyle değillerdi. Amadeu iki sınıf atladı.
Não a princípio, mas o Amadeu saltou dois anos.
Vietnam'da paraşütle atladın.
Não saltaram no Vietname?
Ona bir teklif yaptık ve o da bunun üstüne atladı.
Quando fiz-lhe uma oferta ele aceitou.
Onun yerine hareket halindeki trenden dışarı atladılar.
Em vez disso, saltaram do comboio em movimento.
- Bir kaç kız üzerimize atladı da.
Caímos na armadilha de umas miúdas.
- Öylece atladın yani arabadan?
- E saltaste do carro?
Suya mı atladın?
- Tu mergulhaste?
Onu da öldürürdü ama üç Rus onun üstüne atladı.
Tinha o matado, também, Se não fosse, três Russos saltarem sobre nele.
Onu da öldürürdü ama üç Rus onun üstüne atladı.
Podiam ter o matado, também, Se não fosse, três Russos saltarem sobre ele.
Hepsi senin kafandaydı ve ben de sazan gibi atladım.
Isso está tudo na tua cabeça! E eu simplesmente pulei como uma completa idiota.
Mark Davis Gazeteci ve Sinemacı Ama Norveç'te konuştuğunu duyunca uçağa atladım.
Mas soube que ele ia discursar na Noruega e meti-me num avião.
... öldürdüğünden şüphelendin. Bir tur botuna atladın bataklığa geri döndün. Üzerinde sadece bir tabanca vardı.
Então corres para o barco de turismo, pelo pântano, um turismo proibido, e vais até ao pântano com nada mais que uma pistola.
12. kat balkonundan atladı.
Minha namorada saltou Da varanda do 12º andar.
12. kattan mı atladı?
Ela saltou da varanda Do 12º andar?
Sanırım atladığımız bir şey yok.
Penso que não falta nada.
Göle atladı.
Ela saltou para o lago.
- Evet, Euston'da siyah bir taksiye atladım.
Sim, meti-me num táxi em Euston.
Onu köşeye sıkıştırdık ve atladı!
Tínhamo-lo encurralado, e ele saltou!
Atladı fare pat. Saat geldi... 10'dan 11'e de dalga var.
O cão ladrou para o relógio.
Bir hastanenin ikinci katındaki pencereden atladım apandis ameliyatı olmam için götürmüşlerdi.
Feri-me quando saltei pela janela do 2º andar do hospital, para onde me levaram para me operar ao apêndice.
Chambers, apandis ameliyatı için getirildiği bu hastanenin ikinci katından atladı ve polislerin dediğine göre, "öylece atladı."
Chambers recuperava duma apendicite no 2º andar deste hospital quando, segundo a polícia, saltou pela janela.
Onu kontrole gittim ve sonraki bildiğim tek şey pencereden atladığıydı.
Fui ver como ele estava, e ele tinha saltado pela janela.
Hayır, hayır direk bodoslama atladım.
Com vara? Não, sem vara. É de uma só vez, um único salto.
Gördün mü Murch? Bak böyle atladı!
Viste isto, Murch?
Pencereden atlamadı mı? Pencereden atladığını düşünmüyor musunuz?
Será que ele pulou pela janela?
Tamam, önüme bir adam atladı.
Houve um homem que me atacou.
Söz konusu kişi ilişkisi olduğu Hemşire Craven'dı Fakat sen Norton'un tuzağına balıklama atladın ve cinayet işlemeye karar verdin.
Era com a enfermeira Craven que ele tinha um caso, mas caiu direitinho na armadilha do Norton e decidiu-se a matar.
Eric "O" yu atladığını fark etti.
O Eric sabia que tinha deixado de fora o "H".
- Biri tellerden atladı demin.
- Um caiu na cerca.
İyi haber, Lamonsoff sonunda gerçekten atladı.
As boas notícias são que o Lamonsoff finalmente deu o salto.
- Şu anda uçurumdan atladın.
- Bateste fundo, agora.
Atladığım bir şey var mı, Julia?
Perdi alguma coisa, Julia?
Atladım.
Salto.