Atlantis tradutor Português
1,284 parallel translation
Bir sonraki saat içinde, Atlantis'te 10 kişiden az insan olacak, bir çoğu da sadece bilimadamları.
Dentro de uma hora, vão estar menos de dez pessoas em Atlantis, na sua maioria cientistas.
Böyle çalışır. Ve Atlantis Yıldızgeçidinin kalkanı kapanır mı?
E o escudo do Stargate de Atlantis é baixado?
Kalkan jeneratörlerine Atlantis'in koridorlarından yönlendirerek.
- Desviando-a pelos corredores até aos geradores do escudo.
Şu andan itibaren... Atlantis'in kontrolü elimizde.
A partir de agora, somos nós que comandamos Atlantis.
İçinden uçarak geçebiliriz... ama Atlantis'e erişmemiz şüpheli... ve üç tane genç yolcumuz var.
Podemos tentar atravessá-lo, mas é não é certo conseguirmos. E três passageiros são jovens.
Bu Atlantis olağanüstü...
Esta Atlantis é extraordinária.
Demek istediğim, Atlantis'te.
Quis dizer em Atlantis.
Mahkumların güvenlice serbest bırakıldığını ve Atlantis geçidinden çıkarıldığını öğrenirsem bulmanıza yardım edeceğim.
Quando me garantirem que os prisioneiros foram libertados em segurança e lhes foi permitida a ligação para fora de Atlantis, eu ajudo a procurá-lo.
Atlantis ya bizim olur ya da okyanusun...
Atlantis será nossa ou será levada pelo mar.
Kimse Atlantis'i ele geçiremez.
Ninguém fica com Atlantis.
Onu Atlantis'e getirmenin riskini biliyor musunuz?
Estão a par do risco que é trazer isso para Atlantis?
Henüz Atlantis'e gelmedik gibi geliyor.
Algo me diz que ainda não chegámos a Atlantis.
- Jumper Bir, burası Atlantis.
Tome. - Salta Um, aqui Atlantis.
Atlantis üssünden bu kadar.
Base de Atlantis terminado.
Sorumlu bir sivil ve Dünya ile bağlantımız kesik... bu da Atlantis'i bir çeşit koloni yapıyor değil mi?
É um civil que está a comandar e nós estamos desligados da Terra, o que faz de Atlantis uma espécie de colónia, não é?
Atlantis'te dünyanın en büyük deniz habitatına sahibiz.
Aqui na Atlântida, nós encontrámos o maior habitat marinho de todo o mundo.
birincil örnek, Atlantis'te olanlar. Eskiler, genç büyüyü yetiştirmeleri gerektiğini biliyorlardı.
Sabendo como a magia aleatória e sem regras pode levar ao desastre, aquela em Atlantis sendo o principal exemplo, os Anciãos sabiam que precisavam de cultivar a magia jovem.
Sana gelince Atlantis, göğüslerini biraz daha göstermelisin.
No seu caso, Atlantis, mostre um pouco mais os seios.
Pekala, Atlantis'in ve tüm insanlığın kaderi senin ellerinde.
O destino da Atlântida e da Humanidade está nas tuas mãos.
Atlantis bu yüzden dünya meclisinden çekildi bile.
Atlantis está sendo seriamente afetada por tudo isto.
Baloyu gözümde canlandırıyorum da, ben yalnız başıma bir köşede dikilirken ikisi yerlerde kız gibi güreşiyorlar.
Imagina-me no baile de finalista : Aqui estou eu sozinha, enquanto eles lutam no chão como duas raparigas num ringue de lama. Summer, estou a construir a cidade perdida de Atlantis com fita adesiva e papel.
Evet, bu yüzden Atlantis'e, "Eskiler'in Şehri" ne gidiyorum.
Sim, por isso é que vou para Atlantis, a "Cidade dos Anciãos".
Aradığımız Atlantis'in Kayp Şehir'i değil, biliyorum ama her neyse bulmamıza değebilir.
Sei que não é a Cidade Perdida de Atlântida que procuramos, mas o que quer que seja, pode valer a pena encontrar.
Bu Atlantis keşif ekibinin birkaç hafta önce getirdiği veri bankasının bir kısmı.
Isto é uma parte da base de dados da expedição a Atlantis trazida há umas semanas.
Tableti yazan, Atlantis'ten Dünya'ya dönen Eskiler'den biri.
O Ancião que fez a tábua é um dos que voltou à Terra, vindo de Atlantis?
- Atlantis'ten gönderilen veri bankasına göre Eskiler'in genetik yapılarını inceledik.
Analisámos as características genéticas dos Anciãos a partir da base de dados enviada da Atlantis.
Uluslararası Komite bütçe önerilerinize baktı. Yıldız Geçidi Komutanlığı'nın günlük işlerini nasıl etkileyeceğini söylemenize rağmen tüm desteklerini Atlantis görevine vermeye karar verdiler.
A Comissão Internacional reviu o orçamento e, apesar dos seus avisos em como afecta as operações normais do Comando Stargate, eles decidiram atribuir todo o financiamento à missão Atlantis.
Atlantis bir sivil çalışma.
A Atlantis é uma operação civil.
Atlantis seyahatine mal olan senin antik hazine merakın.
É a tua curiosidade pelo tesouro dos Anciãos que te vai levar à Atlantis.
SNM'yi çalıştırdığımız zaman bir çeşit otomatik alt-uzay sinyali gönderdik gemileri Atlantis'e geri çağırmak için.
Quando reactivámos o MPZ, a cidade deve ter enviado um sinal automático - que chama as naves para Atlantis.
Atlantis gelen sinyal onu uyandırıp bizim gibi Wraithlere de görünür hâle getirmiş.
O sinal de Atlantis despertou-a, tornando-a visível para os wraith e para nós.
Atlantis'te bulduğumuz kapsüle benzer.
- Encontrámos uma assim em Atlantis.
Evet, muhtemelen Atlantis'ten gelen sinyal alındığı zaman arayüz tekrar çalışmış.
A consola foi reactivada ao receber o sinal de Atlantis.
Biz Atlantis'ten geliyoruz. Yalnız sizin hatırladığınız Atlantis'ten değil.
Viemos de Atlantis, só que não é a Atlantis que conheceu.
Atlantis'e çabucak dönebilmek için itici gücümüzü modifiye etmeye çalışıyoruz.
Estamos a tentar modificar a propulsão para apressarmos o regresso a Atlantis.
Bildiğiniz Atlantis artık yok.
A Atlantis que conhecem já não existe.
- Haklısın. Atlantis görev kaydında bir keşif görevinde olduğunuz yazıyordu.
Os registos em Atlantis diziam que era uma expedição.
Kayıtlara göre, Aurora Atlantis uzay bölgesini kuşatma esnasında terk etmiş.
Segundo os diários de bordo a Aurora deixou o espaço Lanteano durante o cerco.
Kaptan Atlantis'e götürmek için bir bildiri taşıyordu.
O Comandante tinha um comunicado para Atlantis.
Atlantis'e daha hızlı gidip onu götürebilmek için hiper sürücüleri modifiye etmeye çalışıyor.
Ele quer modificar a hipervelocidade para entregar o comunicado.
- Atlantis'ten geldiğini söyledin. - Evet.
- Diz que é de Atlantis.
Yine de Atlantis'in tahliye edildiğini söyledin.
- Sim. E, no entanto, também afirma que Atlantis foi evacuada.
Atlantis'e ne kadar çabuk giderse, hepimiz için o kadar iyi olur.
Quanto mais rápido chegar a Atlantis, melhor será para todos nós.
Sürücü modifikasyonları olmadan, Atlantis'e dönmek aylar alacaktır.
Sem as alterações, levará meses a chegar a Atlantis.
Ve ben de sadece bu gemideki insanların hayatlarından bahsetmiyorum... Wraithler yok edilmediğini öğrendiği zaman Atlantis'teki herkesin hayatında da bahsediyorum.
- E eu estou a falar das vidas de todos em Atlantis quando os wraith descobrirem que não foi destruída.
Böylece Atlantis'e daha çabuk varabilirler.
- Para chegarem mais rápido a Atlantis.
Atlantis veritabanına göre, iki farklı çeşit Kadim hipersürücüsü var.
- Segundo a base de dados, existem dois tipos diferentes de hipervelocidade dos antigos.
Çok düşüncelisin, ama şimdi Atlantis hakkında her şeyi biliyor.
Mas ela agora sabe de Atlantis.
Atlantis'e dönmeyi çok uzun zamandır bekliyorduk. Eve ve zafere kadeh kaldırmayı.
Nada mais esperávamos senão regressar a Atlantis e fazer um brinde ao lar e à vitória.
Atlantis Üssü, ben Ford.
Base Atlantis, aqui Ford.
Bant ve şeritlerden Kayıp Şehir Atlantis'i inşaa ediyorum ; en azından gelip görmelisin.
Tens que pelo menos aparecer.