Atom tradutor Português
1,325 parallel translation
Atom bombası olmasaydı şimdi kim bilir ne haldeydik?
Onde é que estaríamos sem a bomba atómica?
Mikroskobik, atom boyutunda makineler mı?
Máquinas microscópicas, do tamanho de átomos.
Atom kümesindeki ağırlıklık gösteriyor ki, kütlede, ekstra-boyutlu izotopik bir bir madde var.
A avaliação da massa atómica em relação ao peso quanto... sugere a presença de matéria isotópica extra-dimensional.
Size kalsa, tüm dünyayı atom bombalarıyla yok ederdiniz.
Se fosse por vossa causa, nesta altura estaríamos destruídos.
Bana öyle geliyor ki modern ressam bu çağı ; uçağı, atom bombasını, radyoyu Rönesans ya da başka geçmiş bir kültürün eski biçimleriyle ifade edemez.
Parece-me que o artista moderno não pode exprimir esta época, o avião, a bomba atómica, a telefonia, à maneira da Renascença ou qual - quer outra das culturas passadas.
Patlama, hücrelerin atom yapısındaki bütün düzeylere sıçrar.
A ruptura espalhar-se-ia a todos os niveis da estrutura atomica das células.
Ya da atom bombası.
Ou uma bomba atomica.
Bunun dandik olduğunu anlamak için atom fizikçisi olmaya gerek yok. Kime yaptırdıysan kazık yemişsin.
Não é preciso ser-se um cientista para topar um colar ranhoso destes!
Atom bombaları ve kimyasal savaşın korkunç araştırmaları altında bitmiştir.
Bombas atómicas e a perspectiva horrível de guerra química.
Atom bombasının inanılmaz gücü ile belki de 10 adamın çalıştırabileceği bir füze ile bir kaç saniyede,
Através da bomba atómica será possível matar 1 milhão de pessoas em Nova Iorque numa questão de segundos...
Senatör, atom bombasını kontrol edebildikten sonra... neden Runyon'un silahından korkalım ki?
Senadora, porquê preocuparmo-nos com as armas de Sheldon Runyon quando eu controlo a bomba atómica?
Atom bombasından beri savaşlar eskisi gibi değil.
A ideia de guerra mudou desde a invenção da bomba.
Ama işlevleri aynı Blackie. İster mızrak kullan, ister atom bombası.
A função da guerra permanece a mesma, Blackie, quer se trate de uma lança atirada ou de uma bomba largada.
Kesin olan, atom bombasının savaşı bir anda bitirdiği ve ölüm sayısını 40 milyonun hemen üstünde durdurduğu.
Mas uma coisa que sabemos de certeza é que a bomba atómica trouxe um final abrupto à Guerra e, finalmente, pôs um fim a toda a matança, em cerca de 40 milhões.
Amacım dünyaya, atom bombasının bir ulusa ve insanlara ne yaptığının göstermeye çalışmaktı.
O meu objectivo era... mostrar ao mundo o que a bomba atómica tinha feito a uma nação. O que tinha feito a seres humanos.
Atom enerjisini açığa çıkaracak olursak, insanlığa hayırdan ziyade bir felaketin kapılarını açabiliriz.
Libertar a energia dos átomos pode não ser uma benção mas sim um desastre para a Humanidade.
Bu fikir aklıma ilk geldiğinde bende büyük bir şok etkisi yaratmıştı. Şu sözde atom enerjisini açığa çıkarmakla ilgisi olmadığını belirtmeme de izin verin.
Quando a idéia me apareceu, foi um enorme choque e deixem que diga, não tem nada a ver com libertar a tal energia atômica.
6 Ağustos 1945'te, Japonya'nın Hiroshima kentinde ilk atom bombası patlatılmıştı.
A 6 de Agosto de 1945, explodiu a primeira bomba atômica em Hiroshima, Japão.
Tesla'nın ışın silahı koruma kalkanı fikri atom silahlarının yıkıcı tehditlerine karşı mücadelede kullanılması suretiyle, ABD tarafından nihayet ciddiye alınmıştı.
O conceito de Tesla para uma arma defensiva foi finalmente considerado pelos Estados Unidos para combater a ameaça destrutiva das armas atômicas.
"Gamma Işınlı Atom Silahım sayesinde."
Graças à minha rama de raios gamma
Diğer 27'siyle bir problemim yok ama, atom bombasından bahsediyoruz burada! - Harold!
Eu não teria problemas com os outros vinte e sete, mas estamos a falar da bomba atómica!
Adamız atom bombası denemelerinden beri hiç bu kadar zarar görmemişti.
A nossa ilha nunca esteve assim tão mal desde os teste da bomba atómica.
Atom silahlı siviller.
Civis com armas de partículas.
Solucan deliğinin quantum ( atom altı ) parçacıklarından oluşmuş bir ufuk çizgisi.
Um horizonte, feito de partículas de quantum que formam um wormhole.
Oppenheimer Alamogordo, New Mexico'da ilk atom bombasını test etti.
Foi quando o Oppenheimer testou a primeira bomba atómica... Em Alamogordo, no Novo México.
Bu arada Vilette Meydanı'ndaki bir bankta Felix Lerby insan beynindeki hücrelerin bütün evrendeki atom sayısından fazla olduğunu keşfetti.
"No mesmo instante," "num banco da Praça Vilette..." "Félix Lerb descobre que o número" "de conexões possíveis no cérebro..." "é superior ao número" "de átomos no universo."
Kokain, Amerikan kültürü üzerinde bir atom bombası gibi patladı.
A cocaína explodiu na cultura americana como uma bomba H.
Küçük bir atom bombası "bum" diye patlar.
Terias uma pequena bomba atómica a fazer "búm".
Burada Rusların bir Atom Bombası patlattığı ve bizim bu konuda... yapabileceğimiz hiçbir şey olmadığı yazıyor.
Diz aqui que os Russos explodiram uma bomba atómica, que não podemos fazer nada acerca do assunto.
O bir atom bombası.
É uma bomba atômica.
Atom bombası yüzünden.
Foge aos buracos, por causa da bomba atômica.
Bir harekette bu yuvarlak başlı çekiç Atom bombasını tetikler ve bütün şehir, hatta belki ülkenin yarısı havaya uçar.
Basta uma batida para este martelo fazer explodir esta bomba atômica e lá vai metade da cidade ou talvez até metade do país.
Atom bombasıyla oradasın.
Lá estão vocês com a bomba atómica.
Evet. Ama bu arada, o atom bombası değilmiş.
Sim, mas, a propósito, não era uma bomba atômica.
7 0 yaşında kalp cerrahları, 60 yaşında atom fizikçiler var ama bu yaşımda ben artık metin yazamazmışım.
Há cirurgiões cardíacos com 70 anos... físicos atômicos com 60... mas... na minha idade só ouço... que já não sirvo para este trabalho.
Komünizm, çocukça seks ve de atom bombası.
O comunismo, a sexualidade infantil, e a bomba atómica.
Neden atom bombası kullanmıyorsunuz?
Porque não uma bomba nuclear?
Atom bombası fikri nasıl?
E as bombas nucleares?
Kimse eyaletime atom bombası atamaz.
Ninguém lançará uma bomba-H no meu estado.
Matematikçiler, Japonların şifrelerini çözüp... atom bombasını yaptı.
Os matemáticos decifraram os códigos japoneses... e construíram a bomba atómica.
Adım Bender. Atom fizikçisiyim.
Chamo-me Bender, da Física Atómica.
Nazi mühendisler, taşınabilir bir atom bombası üretmeye çalışıyorlardı.
Os engenheiros nazis tentavam construir uma bomba atómica portátil.
Bir gün sonra ejderler şehir üzerine atom bombası attı.
No dia seguinte, os Dragos deitaram uma ogiva nuclear na cidade.
Geleceğimiz bu işte. Atom parçalamak.
O teu futuro é aquele, dividir átomos.
Buna en yakın tercümenin atom-altı enerji parçacıkları olduğuna inanıyorum.
A tradução mais fiel seria : partículas de energia sub-atómica.
Atom bombalarını yapanlar dürüstçe barışın sağlanmasında kullanılacağını düşünüyorlardı.
Muitos dos criadores da primeira bomba atómica acreditavam que seria usada apenas para manter a paz.
Peki ya sana terörist bir atom bombası yapmaya yetecek kadar uranyum olduğunu söyleseydim?
E se eu dissesse que era urânio suficiente para um míssil nuclear?
- Bir çeşit atom altı zehirlenme.
Uma especie de envenenamento sub-atómico.
Yani, atom ağırlığı diyelim ki 200'den daha fazla.
Alguma coisa com um peso atómico mais elevado do que 200.
Bu gece Atom Bar'ın açılışına iki bilet!
Aquele paspalho espirrou-me em cima! Qual paspalho?
Karen, biz Atom Bar'dayız.
Tens a certeza, querido?