Avatar tradutor Português
1,575 parallel translation
Görmek istediğim tek manzara, Avatar'ın zincire vurulmuş hali.
A única vista que me interessa ver é o Avatar acorrentado.
Avatar'ın yüz yıldır görünmediğini sen de biliyorsun.
Sabes que o Avatar não é visto há 100 anos.
Onurumu geri kazanmamın tek yolu Avatar'ı bulmamdan geçiyor.
A única forma de recuperar a minha honra é encontrando o Avatar.
Avatar olduğuna göre, sen de bunun bir parçası olmalısın.
E uma vez que és o Avatar, deves fazer parte disto.
Sanırım grubunuza katılmamın vakti geldi. Avatar'a ateş bükmesini öğretebilirim.
Acho que está na altura de me juntar ao vosso grupo e ensinar ao Avatar o domínio do fogo.
Dinle, Avatar.
Ouve, Avatar.
Artık Avatar'ı kovalamanı istemiyorum.
Não quero que continues a perseguir o Avatar.
Mecbur kalırsam, hayatımın geri kalan her gününü Avatar'ı yakalamak için harcarım. Onu yakalamanın kaderim olduğunu biliyorum.
Se for preciso, passo todos os dias do resto da minha vida a perseguir o Avatar, sei que é o meu destino capturá-lo.
Yalnızca, dört elementte de ustalaşmış olan avatar onları durdurabilirdi.
Só o Avatar, mestre dos quatro elementos, os podia parar.
Yüz yıl sonra kardeşim ve ben yeni avatarı bulduk.
Passaram-se 100 anos e o meu irmão e eu descobrimos o novo Avatar.
KHaRSas Avatar'ın önceki bölümlerinden...
Nos episódios anteriores de Avatar...
Avatarı öldürdün.
Mataste o Avatar.
Avatar yaşıyor.
O Avatar está vivo.
Sadece Avatar, Tüm dört elementin ustası, Onları durdurabilirdi.
Só o Avatar, mestre dos quatro elementos, os podia parar.
Aradan yüz yıl geçti, Ve ağabeyim ile ben yeni Avatar'ı keşfettik.
Passaram-se 100 anos e o meu irmão e eu descobrimos o novo Avatar.
Avatar'ın önceki bölümlerinde...
Nos episódios anteriores de Avatar...
Avatar yaşıyor.
O Avatar está vivo!
Katara, sana şahsen Avatar sözü veriyorum, Bu oyunu oynamayı, alışkanlık haline getirmeyeceğiz.
Katara, faço-te pessoalmente uma promessa de Avatar que não faremos disto um hábito.
Şahincik, Avatar takımına hoşgeldin.
Hawky, bem-vindo à equipa Avatar.
Yalnızca, dört elementte de ustalaşmış olan avatar onları durdurabilirdi.
Só o Avatar, mestre de todos os quatro elementos, os podia deter.
Yüz yıl sonra kardeşim ve ben yeni avatarı bulduk.
Passaram cem anos e eu e o meu irmão descobrimos o novo Avatar.
AVATAR Son Hava Bükücü Çeviri :
Avatar O Último Aerodomador
Avatar'ın önceki bölümlerinden...
Anteriormente em Avatar...
Sanırım avatarla dövüşmek için biraz yaşlıyım.
Acho que já estou um bocado velho para andar a lutar com o Avatar.
Yüz yıl sonra kardeşim ve ben yeni avatarı bulduk. Aang adında bir hava bükücü.
Passaram-se 100 anos e o meu irmão e eu descobrimos o novo Avatar.
Avatar'ın önceki bölümlerinden... Peki ya saldırı?
Em episódios anteriores de Avatar...
Merhaba Avatar.
Bem, olá, Avatar.
Ve sonra sen çabucak bu gizemi avatar stiliyle halledersin.
Depois podes desvendar este mistério a alta velocidade, estilo Avatar.
Böylelikle kendi avatarınızı yaratırsınız.
Então cria o teu próprio avatar.
Çeviri : KHaRSas Avatarın önceki bölümlerinden...
Em episódios anteriores de Avatar...
Neden babama avatarı öldürenin ben olduğumu söyledin?
Porque disseste ao pai que tinha sido eu a matar o Avatar?
Tabi eğer avatar bir şekilde hala hayattaysa.
A não ser que, de alguma forma, o Avatar estivesse vivo?
Avatar'ın hala hayatta olduğunu düşünüyorum.
Acho que o Avatar está vivo.
KHaRSas Avatar'ın önceki bölümlerinden...
Em episódios anteriores de Avatar...
Ama avatarı ele geçiremedim.
Mas não tenho o Avatar.
Ba Sing Se'de kardeşi Zuko'yu buldu ve beraber avatarla yüzleştiler.
Lá, encontrou o seu irmão, Zuko, e juntos enfrentaram o Avatar.
Ve avatar düştü, ve Toprak Krallığı düştü.
E o Avatar e o Reino da Terra caíram.
Yani, avatarı yakalayamadım.
Eu não capturei o Avatar.
Neden babama avatarı öldürenin ben olduğumu söyledin?
Porque disseste ao pai que fui eu quem matou o Avatar?
Avatarı yakalayamadığın için babamın sana nasıl davranacağı konusunda. çok endişeli görünüyordun.
Parecias tão preocupado em relação à maneira como o pai te ia tratar, por não teres capturado o Avatar.
Avatarı yenme zaferini sana bırakmakla ne gibi bir kazanç elde edebilirim ki?
O que ganharia eu em deixar-te ficar com todos os louros?
Tabi eğer avatar bir şekilde hala hayattaysa.
A não ser que, de alguma forma, o Avatar estivesse vivo.
Bence, grubunuza katılıp Avatara ateş bükmeyi öğretmemin vakti geldi.
Acho que chegou a altura de me juntar a vocês e ensinar o domínio do fogo ao Avatar.
Ya ateşbükmenin yeni bir yolunu bulurum ya da Avatar kendine yeni bir öğretmen bulmak zorunda kalır.
Ou arranjo outra maneira de dominar o fogo, ou o Avatar terá de arranjar outro professor.
Lütfen, genelde bu kartı pek oynamam ama, ben Avatar'ım.
Por favor, não sei se já usei este trunfo, mas... Eu sou o Avatar!
Biz de Ateş Prensi ve Avatar'ız.
Nós somos o Príncipe do Fogo e o Avatar.
Ben Avatarım.
Sou o Avatar.
Avatar geri döndü.
O Avatar está de volta.
Avatar öldü.
O Avatar está morto.
Avatar'ın önceki bölümlerinden...
Nos episódios anteriores de Avatar...
Ama ya benim avatar olduğumu öğrendiklerinde?
Mas assim que descobrirem que sou o Avatar...