Açıkça söylemek gerekirse tradutor Português
54 parallel translation
- Açıkça söylemek gerekirse :...
- Vulgarmente falando...
Açıkça söylemek gerekirse, şu sizin teğmenin, adı neydi...
E para ser franco, duvido que o seu tenente... Como se chama?
"Açıkça söylemek gerekirse, sahneye çıkması poposuna bağlıdır."
Mas depende, para ser curto e grosso, do rabo.
Açıkça söylemek gerekirse, bu sinir bozucu.
E para ser franco, é preocupante.
Açıkça söylemek gerekirse, Albay Taylor'ın komutasında olan.
Esta era comandada pelo Cor. Taylor, precisamente.
Açıkça söylemek gerekirse, kesin bir şey söyleyecek kadar...
Sinceramente, não posso basear-me em nada...
Açıkça söylemek gerekirse, hiçbir şeyleri yoktu.
Para ser claro. Não havia mais nada na aldeia, nada de nada.
Ama, açıkça söylemek gerekirse,.. ... bir daha asla hamile kalamaz.
Mas, falando francamente ela nunca mais pode voltar a engravidar.
Açıkça söylemek gerekirse, bilmiyorum.
Não sei se poderei falar com franqueza.
Aslında çok açıkça söylemek gerekirse Tommy'nin başı gerçekten belada.
Francamente o Tommy está com problemas.
Yıldız Filosu komuta zinciri sever ve açıkça söylemek gerekirse ben de severim.
A Frota Estelar gosta de hierarquia e francamente, eu também gosto.
Açıkça söylemek gerekirse, buna nasıl dayanıyorsunuz bilemiyorum.
Francamente, não sei como aguentam.
Açıkça söylemek gerekirse, sen şu anda bir çeşit tanık koruma programındasın.
Vais entrar num programa de protecção de testemunhas, será o melhor.
Demek istediğim, açıkça söylemek gerekirse, ölü bir domuz kadar kişisel hijyenine özen gösteriyor.
Quero dizer... Ele tem uma higiene pessoal como a de um porco morto.
Açıkça söylemek gerekirse, bu günlerde taşra Piccadilly'den daha tehlikeli hale geldi.
Francamente, hoje em dia, o campo é mais perigoso do que Piccadilly.
Açıkça söylemek gerekirse müfrezemi kaybettim efendim.
Para lhe dizer a verdade, perdi o meu pelotão.
Açıkça söylemek gerekirse kimsenin kazanamadığı bir durum.
É preso por ter cão e preso por não ter.
Birkaç gün önce bana, istediğim bir rapor sunuldu. Açıkça söylemek gerekirse, ekonomik durumumuz hakkında ayrıntılı bir inceleme.
Há poucos dias, deram-me um relatório que eu tinha pedido uma auditoria completa, se quiserem, sobre a nossa situação económica.
Açıkça söylemek gerekirse, sizler onunla takılmak için biraz büyük değil misiniz?
Vocês parecem muito crescidinhos para andarem com ele.
Bak, açıkça söylemek gerekirse, biraz şaşırdık buna.
Para te dizer a verdade, estamos um pouco surpreendidos.
Ve açıkça söylemek gerekirse, halk sigaranın zehirli olduğuna ikna oldu.
Uma escolha hábil de palavras, considerando que o público está convencido que cigarros são venenosos.
Açıkça söylemek gerekirse dengesiz hayran olmaktan da bıktım.
Muito francamente, estou farto de ser o "fã demente".
Açıkça söylemek gerekirse lezbiyenlik politik bir kimlik.
Acho que ser lésbica é uma identidade política, para ser franca. Não é nada.
Açıkça söylemek gerekirse Wilson bekleyebilir miyim, bilmiyorum.
Para dizer a verdade, não sei se posso esperar.
Açıkça söylemek gerekirse : Saplanıp kalmışsın!
Para o dizer francamente, estás encalhado!
Şey açıkça söylemek gerekirse... 2008!
Bem, para ser honesto com você... 2008!
Pekala, açıkça söylemek gerekirse sen en büyük başarımızsın.
Tudo bem, para ser directo, és o nosso maior feito.
Açıkça söylemek gerekirse, bilmiyorum.
Francamente, eu não sei.
Açıkça söylemek gerekirse, bu kadar erken bir iyilik isteyeceğini düşünmemiştim.
Sinceramente, não esperava que me pedisses o favor tão cedo.
Sadece kendi saçımı yaparım. Ama açıkça söylemek gerekirse, annem çevredeki herkesin saçını yapardı.
Eu tenho o meu próprio penteado, mas obviamente, a minha mãe penteia toda a gente.
Açıkça söylemek gerekirse izlemesi de oldukça keyifli.
Sinceramente, é uma coisa muito bela.
Düşüncelerinizi kestiğim için özürlerimi kabul buyurun, matmazel, ancak, açıkça söylemek gerekirse, karada yürüyen sürüngenlere "dinozor" denir.
As minhas desculpas por invadir-lhe o pensamento, menina, mas só os répteis que andavam em terra são chamados dinossauros.
Ve açıkça söylemek gerekirse pek de göze hoş gelen bir kişiliği yok.
Pra ser honesta, ele tem algumas personalidades bem desagradáveis.
Açıkça söylemek gerekirse, siz talep müdürüsünüz tıp mütehassısı değil.
- Para ser justa, é uma gerente de reclamações e não uma profissional em medicina?
Açıkça söylemek gerekirse, kendimi daha iyi hissetmemi sağlayan ne biliyor musun?
Sabes o que me faz sentir melhor, já que estou a ser sincera?
Kulüp iki gün kapanır ve açıkça söylemek gerekirse ben de payımı kaybedebilirim.
O clube iria fechar dois dias e, além disso, perderia imensas comissões.
Açıkça söylemek gerekirse bu, ona daha fazla yakınlık duymamı sağladı.
Para falar a verdade, isso faz-me sentir mais próximo dele.
Adli tetkik laboratuarında çalışıyorum ve buna karışmak istemediğinden eminim ancak açıkça söylemek gerekirse bu gece bir adam öldürüldü ve kameran belki failin bulunmasında önemli olabilir.
Estou com o laboratório de crime, e tenho a certeza que não quer ter nada a ver com isto, mas com toda honestidade, um homem foi morto esta noite, e a sua câmara pode ser a chave para descobrir quem fez isto.
Çok uğraşırsınız ve moraliniz altüst olur...,... açıkça söylemek gerekirse, evinize gitmek istersiniz.
Vais acabar frustada, e desmoralizada, e com toda a franqueza, estarias melhor em casa.
Açıkça söylemek gerekirse, kıyafetten nefret ettin.
É óbvio que odeias o vestido.
Açıkça söylemek gerekirse bana uyar.
Por assim dizer, não me importava.
Açıkça söylemek gerekirse seni burada gördüğüme biraz şaşırdım.
Na verdade, até estou surpreendida por te ver aqui.
Açıkça söylemek gerekirse sana asla katılmam.
Para dizer a verdade...
Ama açıkça söylemek gerekirse sürekli bunlarla uğraştığım için sanırım hiç çocuk sahibi olamadım.
Honestamente... Penso que nunca tive filhos porque estive sempre ocupado a construir edifícios.
Hepimiz bu deneyin bir parçası olduk,... sevsek de, sevmesek de,... açıkça söylemek gerekirse,... bunun adına artık deney diyebileceğimizi sanmıyorum.
Tornámo-nos parte desta experiência, quer gostemos, quer não. Francamente, já nem podemos chamar-lhe experiência.
- Açıkça söylemek gerekirse Alicia Florrick ile çoktan konuşup anlaştık.
- Bem, transparência total : Já me reuni com a Alicia Florrick.
Açıkça söylemek gerekirse, evet.
- Por outras palavras, sim.
Açıkça söylemek gerekirse, bir yalancı.
Para ser franco, ele é um mentiroso.
Üstüne açıkca söylemek gerekirse... ailen de beni burada istemiyor.
Também se tornou claro... que a tua família não me quer aqui.
Açıkça söylemek gerekirse ilişkimiz entelektüel bir arkadaşlığın ötesindeydi.
Digamos.
Açıkça söylemek gerekirse, bu durumdan çok rahatsız oluyorum.
Honestamente, isso irrita-me e muito.