Açıyorum tradutor Português
5,448 parallel translation
Ayrıca tüm mevcut kaynakları Ark'ın hayatta kalan vatandaşlarına açıyorum.
Entretanto, liberto todos os recursos disponíveis para os cidadãos sobreviventes da Arca.
Şimdi yıllık İlişki Durumu Zirvesi'nin son maddesini açıyorum.
O que nos leva ao item final na nossa Cimeira do Estado da Relação anual.
Tamam, açıyorum.
Está bem, vou ligar.
- Dur biraz Dewey, hoparlörü açıyorum.
Espera, Dewey. Vou pôr-te em alta-voz.
Sayın hakim, karşı tarafın avukatının sunduğu deliller ve Bay Morris'in ifadesi ile birlikte AYZ şirketine patent ihlali suçundan bir karşı dava açıyorum.
Meritíssimo, com base em provas entregues pelo advogado adversário, e no depoimento do Sr. Morris, quero entrar com uma reconvenção contra a A.Y.Z., por violação de patente.
Açıyorum.
Eu trato disso.
Alec, hoparlörü açıyorum.
Alec, vou colocar-te em alta voz. O que é que conseguiste?
Dürüst olmak gerekirse, burada ne olduğunu açıklayamıyorum.
Francamente, não posso explicar o que vemos aqui.
- Duyamıyorum, su açık ya!
Não consigo ouvir! A água está a correr!
Seni seviyorum ve bunu şimdiye dek anlayamadıysan aynı zamanda da acıyorum.
Amo-te, e se ainda não sabes disso, é uma pena.
Bir taraftan amacına ulaşmak için acımasızca davranmanı sempatiyle karşılıyorum.
Por um lado, simpatizo com a tua devoção implacável
Dişçine acıyorum.
- Tenho pena do seu dentista.
Sean, neler hissettiğini tahmin edemiyorum ama inanıyorum ki senin olağanüstü yeteneklerin inanılmaz acıların üstesinden gelecektir.
Sean, não posso imaginar como te sentes, mas acredito que os teus extraordinários dons vão prevenir dor ainda por revelar, por todo o globo.
Açık kalplilikle tüm dünyayı selamlıyorum.
Saúda o mundo de coração aberto.
Denedim ama... Kendime bile açıklayamıyorum.
Tentei, mas nem consigo explicar isso a mim mesmo.
Başına gelecek her şeyi hak etsen bile sana acıyorum, tamam mı?
Apesar de mereceres tudo o que te irá acontecer, tenho pena de ti, está bem?
Görüş açısına alçalıyorum efendim.
A fazer isso agora, senhor.
Acıya benzer bir yönü olduğuna inanıyorum, evet.
Estou familiarizado com a aflição.
Yapabileceğimizin en iyisi bu ve açıkçası başka bir PC üreticisinden daha iyi bir teklif alabileceğinizi de sanmıyorum.
É o melhor que posso fazer e, sinceramente, acho que não terão uma proposta melhor de outro fabricante de PCs.
Yıllar boyunca bir yığın erkek arkadaşım öldü ama ilklerin ne kadar acı verdiğini hatırlıyorum.
Tive uns 500 namorados que morreram, ao longo dos anos, mas lembro-me como que com os primeiros foi doloroso.
- Dönem arası notlarına bakıyorum ama daha açıklamadılar. - Ne yapıyorsun?
O que estás a fazer?
Muıhtemelen böyle söylememem lazım ama ona acıyorum. Az önce ödümü patlatmış olsa bile.
Talvez não devesse dizer isto, mas tenho pena dela, apesar de ela me ter pregado um susto de morte.
Açıkçası dürüst olmak gerekirse o kadar da mutlu olduğunu sanmıyorum.
Bom, para ser sincero, não creio que ela esteja nada feliz.
Açıkçası, çok iyi uyuyamıyorum zaten.
Para dizer a verdade, nunca durmo muito bem.
Seni acı çekerken görmekten zevk almıyorum Şef.
Capitão, não tenho prazer em vê-lo sofrer.
Acıkmaya başlıyorum ve daha yapacak çok işimiz var.
Tenho fome. Temos muito para fazer.
Yutkunamıyorum. Ve kemiklerim acıyor.
Não consigo engolir e doem-me os ossos.
Açıklayamıyorum ama bir şeylerin başladığını hissediyorum.
Não consigo explicar, mas alguma coisa foi iniciada.
Kontrol sende. Ayrıca, şu an çektiği acıdan daha fazla acı çekmesini istediğini sanmıyorum.
Estás no comando, além disso, não acho que queiras vê-lo sofrer mais do que ele já está.
Seçimlerinin pek çoğu hakkında açıklayıcı olacağına inanıyorum.
Acredito que explica muitas das escolhas dele.
Açıklayamıyorum o sabahı beni bıraktığı büyülenmiş halde.
Mas não consigo explicar Porque de manhã ela saiu Encantada
Belki de açıklamaların gerçekten samimiydi. Ama hiç sanmıyorum.
Talvez as suas explicações tenham sido sinceras, mas não parece.
Ben işe başka açıdan bakıyorum siz de tam bu işin adamısınız.
Bem, eu estou a trabalhar noutra perspectiva e acho que é a pessoa certa para me ajudar.
Sırlarımızdan birini açığa çıkarmaya geldiğini sanıyorum.
É um dos segredos que estou esperançado que ela revele.
Birçok şey çöktü ve bunu açıklayamıyorum.
Alguma se passa aqui que não consigo explicar.
Açıkçası, ben de onu suçlamıyorum.
E, sinceramente, não o culpo.
İzninizle oradan daha iyi bir görüş açısı bulacağımı sanıyorum.
Se me der licença, acredito que verei melhor dali.
Acısını hafifletebileceğime inanıyorum.
Acredito que posso diminuir-lhe a dor.
Pek net hatırlamıyorum açıkçası.
Não me lembro muito bem.
Acıyorum.
Sim.
Gerçekten acıyorum.
Tenho mesmo.
- Canını acıtmayı bırakamıyorum.
Arde! Não consigo parar de te aleijar.
Karnım çok acıktı Sabırsızlanıyorum Seni silip süpürmek için.
E eu estou tão faminta. Mal posso esperar... Para te devorar.
En muhtemel açıklamanın bu olduğunu anlıyorum, Conrad.
Eu entendo que esta é a explicação mais provável, Conrad.
Ama artık ruhlar alemine açılmıyorum.
Mas já não abro o portal para o mundo espiritual.
Kongre Üyesi'ni öldürmemizi söylediğinde bunu açıkça belirttiğimi sanıyorum.
Achei ter deixado isso claro quando nos mandou, matar o Congressista.
Açıkça belirttiğimi sanıyorum.
Acho que deixei isso bem claro.
Yarı çıplak olduğumu anlıyorum ama bunun mantıklı bir açıklaması var.
Eu compreendo que estou meio nu, mas há uma explicação razoável.
Açıkçası bu iş için neden beni seçtiğini de anlamıyorum.
E, honestamente, não sei porque sou a pessoa certa para a tarefa.
Baksana şuna. Hermosillo'daki ekibimize Caza kartelinden ateş açılmış ve ben bunun üstüne eleştiri alıyorum, çünkü Warren kahrolası otobüslerle ilgili bir şey bulamadı.
A nossa equipa em Hermosillo trocou tiros com o cartel Caza, e estou a lidar com isso.
Ve ben, açıkçası, onu görmek için sabırsızlanıyorum.
E eu, francamente, mal posso esperar para ver.