Bahar tradutor Português
2,560 parallel translation
Üniversitede hiç bahar tatiline gitmedik.
Nós nunca fomos a uma semana académica no colégio.
Buradaki on sekizinci bahar tatilim.
Este é a minha décima oitava semana académica.
Yaşasın bahar tatili!
Semana académica para sempre.
Bahar tatili insanları ayırıyor.
A semana académica separa as pessoas.
İkincisi, senin bahar tatilinde ne işin var?
Segundo, o que é que fazes na semana académica afinal?
Her bahar bu yer uçuk gibi nüksediyor.
Todas as primaveras, este sitio, rebenta com herpes.
Long Island buzlu çayları, striptiz şovu ve bar kavgasının ardından potansiyel başkan yardımcısı adayı Senatör Kay Bee Hartmann'ın kızı... Ashley Hartmann, Güney Padre Adası'ndaki bahar tatilinden sonra tutuklandı.
Depois de ice teas de Long Island, um show de strip e um desacato num bar Ashley Hartmann, filha do senador Kay Bee Hartmann potencial vice-presidente, foi presa depois da festa académica na ilha de Padre Sul.
Bahar tatiliniz bitti, kızlar.
A vossa semana academica acabou, meninas.
Evet, k... ımızı yiyin, bahar tatilcileri.
Simm, manda vir, semana académica.
Çünkü bugün Koç Cotton'la konuştum, Michael'ın notlarının yükseldiğini ve Mart'ta bahar sezonunda top oynayabileceğini söyledi.
Falei com o treinador Cotton, ele disse que as notas do Michael melhoraram muito e que pode jogar futebol em março, na temporada da Primavera.
Daha bahar yeni geldi. Çocuk bir idmana bile katılmadı.
Ainda estamos na Primavera e ele não fez sequer o seu primeiro treino.
Cocoa Sahili'ndeki bahar tatili için sabırsızlanıyorum herkesin ödünü patlatacağım.
Mal posso esperar para voltar às colónias de férias em Miami Beach para... pôr toda a gente histérica.
Baharın tazeliğini hissetmiyor musun?
Não se sentindo com frescor primaveril?
Bahar gelip de daha fazla pazar payı oluşması için bekliyorum.
Espero poder ir na próxima Primavera conduzir a uma quantidade de livros.
Yalancı, bütün zamanı casusluk yaparak... beni bahar festivaline götürmen için uğraşmıştım
Minþi, eu coçar a cabeça dele todos os tempo para isso... - Porque eu não tenha ido a essa parte. - Sim, você é.
İşte senin video sunumun. "EMMA'NIN BAHAR TATİLİ"
Aqui está a tua montagem de vídeo.
Bahar tatili!
Férias de Primavera!
Bahar tatilini seviyorum!
Adoro as férias de Primavera!
Bahar ve yaz, sonbahar ve kış.
Primavera e verão. Outono e inverno.
Sayende son zamanlarda sağlığım ikinci baharını yaşıyor.
Há anos que não estava tão calmo, graças a si.
Burada diyor ki : "Ben yaşayan baharım,.. ... çünkü yaratılan her şey benim bir gölgemdir."
Aqui diz : "Assim, eu sou a fonte viva, porque tudo o que foi criado era como uma sombra dentro de mim."
Baharı beklemelisiniz.
Esperem até à primavera.
Karımı 1952 baharında öldürdüm.
E eu matei a minha esposa na Primavera de 52.
Geçen bahar o köprüyü tekrar kullanmaya başladılar.
A ponte mudou. Começaram a usá-la de novo na Primavera passada.
Bahar mı?
Primavera?
Fakat önümüzdeki bahar itibariyle o eğitimli bir Alpha sürünün gelecekteki lideri olacak.
Mas na próxima Primavera, ela vai ser uma Alfa treinada, a futura líder da alcateia.
Bahar.
A Primavera.
Bahar ve yaz Sevgi ve kahkaha Işık perileri gökkuşaklarını yapar.
Primavera e verão, Amor e riso.
Bahar ve yaz Sevgi ve kahkaha
Primavera e verão, Amor e riso
Bahar ve yaz Sevgi ve kahkaha
Primavera e verão, Amor e riso,
- Milan'da bir baharı kim sevmez ki?
Quem não gosta de Milão na primavera?
Dünyanın öbür ucunda bir kuru çiçek dükkanında yüzlerce yıllık geleneğin altında bu yılın bahar koleksiyonu vardı.
E ali, numa loja de flores secas do outro lado do mundo, sob centenas de anos de tradição, estava a colecção de Primavera deste ano.
Eduardo, bahar tatilinde Bay Zuckerberg'le New York gezisine çıkmışsın.
Eduardo, nas férias da Páscoa fez uma viagem a Nova Iorque com o Sr. Zuckerberg.
Yazın mıydı, yoksa bahar da mı?
Talvez este Verão ou na Primavera...
Bir sabah bahar tatilindeyken, onu telefonda konuşurken duydum kulağımın garipliğiyle dalga geçiyordu.
Uma manhã, durante as férias de primavera, Eu ouvi-o ao telefone, gozando-me... a falar sobre a minha orelha couve-flor...
Yaklaşık bir yıl önce, bahar tatilinde... Bu çocuk Daniel ve kız arkadaşı Jennifer Mirage Gölü'nde kamp yapıyorlarmış.
Há cerca de um ano, durante as férias de primavera... este rapaz, Daniel, e sua namorada, Jennifer... estavam acampar no Lago Mirage.
Bahar.
A primavera.
Bu sıcak bahar aylarında eski kaloriferlerini kontrol edemiyorlar.
Não conseguem desligar os radiadores e na primavera está muito calor.
Manhattan'ın doğu yakası, herkes bahar tatiline çıkıyor.
Zona Este de Manhattan. Início das férias escolares.
- Bahar tatili, iş zamanı.
Estamos nas férias, Hunter.
Karların ve gölgelerin arasında silinir, boğulup gidersin. Ve bahar gelince karlar eridiğinde, nerede donup gömülü kaldığını kimse hatırlamayacaktır.
És arrastado e enterrado na neve e nas sombras e quando na primavera a neve derrete, ninguém se lembra onde ficaste enterrado e congelado.
Çarşafları yıkamıştım bilirsin, bahar temizliği falan.
Lavei os lençóis... Fiz uma limpeza geral ou sei lá...
Özellikle bahar vakti.
Principalmente na primavera.
Bahar koleksiyonunun sonbaharda tanıtıldığını biliyorsun. Ve en iyi tasarımcılar bir ay öncesinden neyin çok satacağını bilirler. Evet.
- Bem... sabes quando a coleção de primavera está para ser lançada e os melhores estilistas sabem que ela vai ser bem vendida?
Benim selefimse sadece hayatta değil, hayatının baharında.
O meu antecessor não só está vivo, como está muito vivo.
Vocal Adrenaline'den arkadaşları ile bahar tatili için San Diego'ya gitti.
Ele está a de férias em San Diego com os amigos dos Adrenalina Vocal.
Bahar tatilin nasıldı?
Como foram as tuas férias da Páscoa?
Hobart'da güzel bir bahar günü daha.
Outro belo dia de primavera.
- Dondurucu mu? Bahar ayındayız!
Temperaturas congelantes em plena primavera?
- Bahar başına.
No início da Primavera.
- Almanya Sınırı 1945 Baharı "
Permaneçam abaixados.