Baktım tradutor Português
11,496 parallel translation
Lauren Cole'un dairesine baktım.
Verifiquei o apartamento da Lauren Cole.
Olaya eski kocam da dahil departmandaki hemen hemen herkesten farklı baktım.
Meu ponto de vista era diferente de todos.
Çatıya ve komşu binalara baktım.
Vasculhei o telhado e os edifícios adjacentes.
Kafamı bir kaldırdım baktım yoktu.
De repente, olhei para cima, e ele, simplesmente, tinha desaparecido.
Sonra evlat edinme kayıtlarına baktım.
Verifiquei os registos de adopção.
- Seattle'daki tüm kostüm dükkanlarına baktım.
Liguei para todas as lojas de Seattle. Até agora, ninguém o tem.
Köpek savaşının galibine baktım önerdiğin gibi.
Verifiquei a tal vencedora da Luta de Cães, como sugeriste.
Rossi'ye baktım ve gördüm ki eskisinden daha çok çalışıyor.
Analisei o Rossi e ele está a esforçar-se mais do que nunca.
Yarım tur boyunca ona baktım. Ve onu geçmek için uygun zamanı kolladım.
Tentei estudá-lo durante meia volta e vi a oportunidade de ultrapassá-lo no momento da travagem.
Çalışmalarına gizlice göz gezdirdim ve notlarına baktım söyleyecek bir şeyler bulmalıydım.
Fui a vosso escritório e vi vossas notas para saber o que dizer.
Ben paraya baktım mı anlarım ne kadar olduğunu.
Sei só de olhar para ele.
Baktım duygusal ortam vardı, hiç bölmeyeyim dedim be abi.
Não quis interromper o momento comovente.
İki maktulün de telefon kayıtlarına baktım, sadece bir numara ikisinde de var.
Vi os telemóveis e só aparece um número no registo de chamadas.
Citadel dosyana baktım, Talia.
Verifiquei o seu arquivo de cima a baixo, Talia.
Sonra biraz araştırma yapıp yardım edip edemeyeceğime baktım.
E decidi dar uma vista de olhos, para tentar ajudar.
FBI'ın rakamlarına baktım.
Olha. Tenho estatísticas do FBI.
ve havlumun altına baktım, ne bulduğuma asla inanamazsın, kumun içinde kaybolmuş.
Olho por baixo da minha toalha, e não vais acreditar o que achei na areia.
Hesaplarına baktım...
Eu vi as contas dele.
- Harper'ın seyahat kayıtlarına baktım.
Verifiquei os registos de viagem do Harper.
Garson bardağımı doldururken ona baktım ve "bunu halledebilirim" diye düşündüm.
O empregado encheu o copo, olhei para ele e pensei : "Acho que consigo lidar."
Arama geçmişine baktım ve bir adres aldığını gördüm.
Vi no teu histórico de pesquisa que obtiveste uma morada.
Haberleri okuyordum sonra bir baktım korkulu rüyan bana bakıyor.
Estava a ler as notícias e de repente, o teu assustador pai está ali a olhar para mim.
Bu şeyi çalışıp çalışmadığına baktım.
Só queria ver se esta coisa para apertar funcionava.
Jake, babamın gözlerinin içine baktım ve daha önce hiç görmediğim bir şeyi gördüm.
Jake, olhei nos olhos do meu pai, e vi algo que nunca tinha visto.
Davanın esaslarına baktım.
Precisei de analisar os factos.
Kalıntılar kabilyonca kez tekrar tekrar baktım ama yeni bir şey göremedim.
Já examinei estes restos um bilião de vezes, e não vejo nada de novo.
99 yılından bu yana ki resmi yazışmalara baktım.
Vasculhei os artigos de incorporação em 99.
Bilirsin işte, küçük bir dava dosyasına baktım, biraz ilerleme kaydettim ve beraat kanıtı ile ortaya çıktım.
Tu sabes, um caso pequeno aqui, um pequeno processo acolá, E acabei, apresentando algumas provas de defesa.
Hava Kuvvetleri'nin personel kaydına baktık. "I.M" nin başka bir İHA pilotu olduğunu düşünüyoruz.
Procurámos nos registos de emprego da Força Aérea, e pensamos que "I.M." é outro piloto de drones...
Dosyaya baktın mı?
Viste o processo?
Doktor sana baktı mı?
O médico já deu-te alta?
- Saatine baktın mı?
Viu o relógio dele?
Benim buz pateni yaptığım senin de parmaklıkların orada durup hipotermi belirtilerine İnternetten baktığın gece mi?
Quer dizer a noite em que eu fui patinar, e ficaste parado na grade, a pesquisar os sintomas da hipotermia?
İnsanların sana bakışını gözardı etmek kolaydır demiyorum. Ama umarım, ben sana baktığımda biraz teselli bulursun.
Não digo que seja fácil ignorar a forma como olham para nós mas espero que encontres algum consolo no facto de que, quando eu olho para ti...
Sana baktığım zaman, gördüğüm şey o.
Quando olho para ti, é isso que vejo.
Gözlerine baktım, sadece bunu diyebilirim.
Isso é tudo o que se pode dizer.
Bıyığım var mı diye baktı.
Estava a ver se sentia pelos.
Baktık, bastı gidiyorlar, hiç bulaşmayalım dedik.
Quando se piraram, decidimos parar.
Şimdi, bu emri verebilecek tek kişiye baktığımı biliyorum.
A única pessoa que sei que pode dar essa ordem é a que está à minha frente.
- Sabıkasına baktınız mı?
Verificaste os antecedentes dele?
Baskın bacağımın ilevi baktığına dikkatinizi çekevim.
Reparem na minha perna dominante à frente.
Bana mı baktın?
Estás a olhar para mim?
Ona onların baktığından daha iyi bakacağım.
E vou tomar melhor conta dele do que eles alguma vez tomaram.
- İcabına baktın mı?
- Trataste disso?
Söylemeliyim duruma baktığımızda oldukça sakinsin.
Tenho que dizer que... estás extraordináriamente calmo nbsp dadas as circunstâncias.
Trafik kameralarına baktın mı?
Tens as câmaras de trânsito?
- Geçmişe baktınız mı?
- Roubaste a ficha dele? - Sim.
Biz de depoya girip cesedi orada mı diye baktık ama nakit para bulduk.
Então abrimos para ver se o cadáver dela estava lá dentro, mas... só encontramos dinheiro.
Ben hepsinin icabına baktım.
Já tratei de tudo.
Bakt, tatlım, emin olmak istediğim tek şey dört gözünün de açık olması.
Cher, só quero ter a certeza que estás com os dois olhos abertos.
Bones sadece neye baktığımı söyle tamam mı?
Bones, apenas diz-me o que procurar.