Bakıyorum tradutor Português
11,658 parallel translation
Bir dava da adına rastladık, güvertede uyuştucu ile bağlantılı birşeye bulamışmı ona bakıyorum.
O nome dela surgiu num caso e estou a tentar descobrir se ela se envolveu com alguém a bordo ligado a drogas.
- Soğukkanlılıkla gerçeklere bakıyorum.
Bem, estou só a olhar para os factos desapaixonadamente.
Bunun dışında kal. Ben icabına bakıyorum.
Fica fora disso, estou a resolver.
Bakıyorum keyfin yerinde.
- Estás de bom humor.
Neye bakıyorum tam olarak?
O que estou a ver aqui exactamente?
Cal onu 2005'teki cinayetler için sorgulamış ama o kayıplara karışmış. Bakıyorum.
O Cal acha que é responsável pelas mortes de 2005, mas depois desapareceu.
Hemen bakıyorum.
Deixe ver...
Evet. Şimdi o işe bakıyorum.
Estou a trabalhar nisso agora mesmo.
Tamam, bakıyorum.
Sim, vou já.
- Hayır, suyun yansımasından makyajıma bakıyorum.
Deixa-me ajudar-te. Não.
Bakıyorum aniden ilgini çekti.
- Já estás interessada.
Violet'in beni sevdiği zamanlarda ki resimlere bakıyorum.
Fotos minhas e da Violet. De quando ela me amava.
Ya evde değilim ya da aramalarıma bakıyorum.
Ou não estou, ou não quero atender.
31 EKim tarihine ait telefon faturası dökümlerine bakıyorum.
Estou a ver a conta de telefone do dia 31 de outubro.
Bakıyorum da beş kişi olmuşsunuz.
Vejo que agora são cinco.
- Evet evet bakıyorum.
- Sim, sim, estou.
Biliyorum, hayalimdeki işi bulabilmek için dikkatimi çekecek şeylere bakıyorum.
Eu sei. Só preciso de algo para me sustentar até encontrar o emprego de sonho.
Gerçekten ne yaptığını anlamıyorum, okulda hep çok enerjiktin senden bu yüzden çok hoşlanmıştım, ama şimdi bakıyorum da hiçbir şey yapmıyor, fırsatları kaçırıyorsun.
Will, não sei o que se passa contigo. Na escola tinhas sempre um milhão de coisas a acontecer, a tua energia era contagiante, é o que eu gosto em ti. E agora, parece que te arrastas, que vais fazendo.
Şimdi bakıyorum.
O desconforto começa... agora!
Yani ona orada bir bakıyorum da, aman Tanrım.
Olha para ele ali, minha nossa.
- Maçlara bakıyorum biraz.
Estou só a ver uns combates.
Şu an ona bakıyorum.
Estou a olhar para isso mesmo.
- Bakıyorum.
- A examinar.
Bakıyorum, görüşlerini dört gözle bekliyorum.
Eu anseio... por sua opinião.
Güneşli gökyüzüne bakıyorum, parlak ve mavi ;
Olhando aquele céu ensolarado Tão brilhante e azul
Şimdi o adama bakıyorum.
Estou a olhar para esse homem agora.
Baştan sona yalan olduğuna oldukça iyimser bakıyorum. Sen kaşındın Nate.
Somos totalmente optimistas em relação às aldrabices dele.
Aptal herif, sana bakıyorum. Yaptığını gördüm!
Idiota, estou a olhar para ti.
- Merhaba. Bakıyorum güzel giyinmişiz.
Sabes arranjar-te bem!
- Bakıyorum.
- Contacto.
- Bakıyorum zaten.
Estou a ver.
Kaba örneklerin içine bir bakıyorum ve o da ne?
De volta, eu obtenho minha segunda amostra e acontece que extraio digamos...
Kupang Şehri'ndeyim Sondaj cihazlarına bakıyorum
Estou na cidade de Kupang à procura dos equipamentos de extração.
Evet evet Şu anda ona bakıyorum
Sim, sim, sim. Estou a ver agora.
Borsa uygunluklarına bakıyorum.
Trabalho com a Comissão de Títulos e Câmbios...
Bak, nasıl kaçıyorum yumruktan. Kaç.
Vê como é que eu me esquivo aos golpes.
Sözümü tutacağıma inanmıyor musun? İşlerini sürdürme yöntemine bakıyorum.
- Não acreditais que irei cumpri-lo?
Bak, anlıyorum seni.
Ouve-me, eu entendo. Eu entendo.
Yüzüne nasıl bakıyor anlamıyorum.
Nem sequer sei como é que ela olha para ela.
Cash sana güvenmiyor buna şaşırıyorum. Bebek bakıcılığından daha önemli işleri olmalı.
O Cash tem razões para não te confiar nada mais importante do que seres baby-sitter.
Bak, bunu bir amaç için yapıyorum kızım.
Olha, faço isto pela causa, mana.
Noah, bak, jürinin kemiklerimi hangi yolla ezeceğini hissedebilecek kadar.. .. uzun zamandır yapıyorum bu işi.
Noah, eu faço isto há muito tempo, e normalmente sinto nos ossos para que lado o júri se vira.
Bak dostum, seni gücendirdiysem laflarımı geri alıyorum.
Sabe, amigo, se o ofendi de alguma forma, retiro o que disse.
Bak, kusura bakma. Ben bir şey mi kaçırıyorum?
Desculpe, está a escapar-me algo?
Bak, biliyorum bi nişanlı uydurdum ama, yalnızken daha iyi çalışıyorum.
Olha, eu sei que inventei uma noiva, mas trabalho melhor sozinho.
Bridget, kızıyorum bak.
Bridget, estou tão bêbada!
Bak, bu adamı ortadan kaldırıyorum, tamam mı?
Vou tirar este tipo de cena, está bem?
Birkaç haftalık düzgün bakımın büyük fayda sağlayacağına inanıyorum... Kariyerine.
Acho que algumas semanas de cuidado trarão benefícios... para sua carreira.
Ve peşini bırakmıyorum, kralın ağzının açılışına bak
- E eu não desisto...
Bak, sosis, senin beni yakalamak için tam gaz buraya gelmiş olman gerçeğinin keyfini çıkarıyorum.
Ouve, salsicha, eu aprecio que te tenha vindo a mostarda ao nariz e me queiras vir ao ketchup.
Borç yükünüz dayanılmaz Anlıyorum, ama şuna bakın, altyapı yok, değiştirilebilir varlıklar yok.. yani..
O peso da dívida é insustentável, e nos traz um terreno subdesenvolvido, sem infraestrutura sem ativos intercambiáveis.