Balto tradutor Português
64 parallel translation
Ben her zaman Balto'dayım.
Podes sempre me encontrar no Baita.
Balto, salyalı ağzını benden uzak tut!
Balto, solta-me. Estás a babar-me todo!
Balto, senin için yapamayacağım bazı şeyler var.
Balto, há coisas que não posso fazer por ti.
Benim adım Balto.
- O meu nome é Balto.
Afedersin Balto.
Perdão.
Oh Balto, annen için bir mesajım var.
Balto, tenho um recado para a tua mãe...
Balto, bunu benim için tercüme et...
- Balto, traduz-me isto...
Balto dur!
Balto, pára!
Balto'nun arkadaşının tüylerini kabarttığını sanıyorum!
O amigo do Balto ficou com as penas em pé!
Sizin ve Balto arasında, Dostoyevski romanı gibisiniz.
Vocês três parecem personagens do Dostoevski.
Balto. Marhaba
- Balto.
Balto, onun neyi var?
Balto, que tem ela?
Balto, onlar şişe kırıkları.
- Balto, isso são garrafas partidas.
- Oh, Balto... ve... kuzeye...
O Sol. E, mais a Norte...
Oh, Balto, haklısın.
Balto, tens razão.
Hayır Balto.
Não, Balto.
Balto senin et dolabını bulmuş gibi görünüyor.
O Balto assaltou-te a despensa.
Çünkü Jenna Balto'yla çıkıyor.
Isso é porque ela tem andado com o Balto.
Bir önceki gece Balto'yla kazan dairesinde görülmüş.
Foi vista na casa da caldeira, com o Balto.
Balto!
Balto!
Balto?
Balto?
- Ne yaptığını sanıyor?
- Balto? - Que está ele a fazer?
Oh, Balto, hadi hadi!
Balto, anda, anda!
Balto, koş!
Vai, Balto!
Koş Balto koş!
Vai, Balto, vai!
Koş Balto!
Vai, Balto!
Balto nereye gidiyorsun?
Balto, por onde vais?
Balto, yarışa dön!
Balto, volta à pista!
- Balto, üzgünüm...
- Balto, lamento...
- Balto bekle.
- Balto, espera.
Balto lütfen.
Balto, escuta.
Balto adında kaskatı donmuş bir heykel olduğunda, sakın bana gelme!
Quando te transformares numa estátua de gelo chamada Balto, não venhas ter comigo!
Balto, çok korktum, tüylerim diken diken oldu.
Balto, tive tanto receio que fiquei com "pele de pessoa".
Evet tabii ki Balto geri dönecek.
Sim, claro que o Balto volta.
O Balto, değil mi?
Ele é o Balto, não é?
Balto, seni yalnız bırakmaktan hoşlanmıyorum.
Balto, não gosto nada de te deixar aqui sozinho.
Sana birşey dememe izin ver, Balto. Bir köpek bu geziye yalnız çıkamaz.
Deixa-me dizer-te algo : um cão nunca faria esta viagem sozinho.
- Bu Balto mu?
- Aquele é o Balto?
Balto'nun tek istediği yardım etmek.
O Balto só quer ajudar.
Hangi yön Balto, hangi yön?
Por onde vamos, Balto, por onde?
Balto, yavaşla!
Balto, abranda!
Balto nasıl Steele ve takımını bulmayı ümit edebilir ki?
Como tencionava ele achar a equipa do Steele?
Şey uh, ben... ben devam ettim, tek başıma ilaçları taşımaya... hepsini tek başıma... ve... ve o sırada aniden... o kurt köpeği belirdi, Balto.
Eu continuei sempre, arrastando o remédio sozinho... completamente sozinho... e de súbito... aquele mestiço apareceu. O Balto.
Steele yalan söylüyor. Balto hayatta. ve eve dönecek.
O Balto está vivo e vai regressar.
Sana birşey söylememe izin ver, Balto.
Deixa-me dizer-te uma coisa :
- Balto?
- É o Balto?
Hadi Balto.
Força, Balto.
- Hadi Balto.
- Anda, Balto.
Balto yarı melez.
Balto, o mestiço.
Çok güzel, Balto!
Boa, Balto!
İyi yakalama Balto!
Belo salto, Balto!