Bangkok tradutor Português
454 parallel translation
Bangkok burası işte.
Essa aí é Bangcoc.
Bak, Bangkok.
Olhe, lá está Bangcoc.
Bangkok'ta arkadaşınız var mı?
Tem algum amigo em Bangcoc?
Bangkok'ta tanıdığım hiç kimse yok.
Não conheço absolutamente ninguém em Bangcoc.
Bangkok'ta oturan tüm mevki sahibi Avrupalılar için... -... davetiye listesi yapacaksın.
Fará uma lista dos europeus eminentes residindo em Bangcoc para mandar convites.
Bangkok'a, sırf gambotta uyumayı sevdiğim için ya da Sör John'un sakalını tarayışını seyretmek için gelmedim.
Não vim para Bangcoc só porque gosto de dormir numa canhoneira ou de ver Sir John pentear a barba.
Bu kampın, yani yakında Bangkok'u Rangoon'a bağlayacak olan büyük tren yolundaki 16. kampın kumandanıyım.
Sou o comandante deste campo que é o Campo 16 ao longo do grande caminho-de-ferro que em breve ligará Banguecoque a Rangum.
Malaya Bangkok, Rangoon.
Malásia Banguecoque, Rangum.
Japonlar, Bangkok-Rangoon hattını Mayıs ortalarında açmayı istiyorlar.
Os japoneses querem abrir a secção Banguecoque-Rangum a meio de Maio.
İki, düşman Bangkok'dan Rangoon'a askeri birlikler ve önemli kişiler taşıyacak bir tren ile tren hattını açmayı planlıyor.
Dois : inimigo abre caminho-de-ferro com passagem de comboio especial de Banguecoque a Rangum com militares e VIP.
Bir 50 lik koklamak için Bangkok'da bir rahatlama seansı verirdim.
O que eu não faria por uma 50.
Her sabah 7 : 50'de Ken'in koçu Bangkok'dan 20, 000 km. Koşup Ken'i kaldırmaya gelir.
Às 7 h50, todas as manhãs, o treinador do Ken corre os 21 mil quilómetros desde o seu T2 em Banguecoque e acorda-o.
Kimse size ne yapacağınızı söyleyemez. Bangkok'a gitmiş olabilirler.
Eles podem ter ido até Banguecoque.
Londra Bangkok gibi mi, Bay Bradley?
Londres é como Bangkok, Sr. Bradley?
- Paris-Bangkok yaklaşık 17 saat sürüyor.
São 17 horas desde Paris.
Bangkok'da böyle fırsatlar nadirdir.
Ocasiões como esta são muito raras em Bangkok.
Bangkok'ta arkadaşlarımın yaptığını yaptım.
Tal como todas as minhas amigas de Bangkok.
Yves Bangkok'u bilmiyor. Birlikte keşfedersiniz diye düşünmüştüm.
Pensei que podiam descobrir Bangkok juntos.
İmkânsız, yarın akşam Bangkok'tan ayrılıyorum.
Impossível, deixo Bangkok amanhã à noite.
Evet, Bangkok'ta tanıştığım tüm kadınlardan farklısınız.
Diferente? - De todas as mulheres de Bangkok.
Bangkok'ta sıkılıyor musunuz?
Aborrece-se em Bangkok?
Bangkok'a nasıl geldiğimi eve nasıl gittiğimi bilmiyorum.
Nem sei como cheguei a Bangkok.
Bangkok'ta bir görüşme daha istedi.
Sugeriu outro encontro em Banguecoque.
- Neden Bangkok?
- Porquê Banguecoque?
Bangkok'ta akrabalarım var.
Tenho familiares em Banguecoque.
Bond Bangkok'ta olduğunu bilmiyor.
O Bond ignora que está em Banguecoque.
- Scaramanga Bangkok'ta.
- O Scaramanga está em Banguecoque.
Bangkok'un trafiği Piccadilly'den kötü.
O trânsito em Banguecoque é pior do que em Piccadilly.
Uçak-arabayı Bangkok'un 300 km. batısında terk edilmiş olarak bulduk.
Encontrámos o carro-voador abandonado a 360 km a oeste de Banguecoque.
Bangkok'daki genç ve bekar bir kadının maceraları.
As aventuras de uma rapariga solteira em Bankok.
Yok, Bangkok'tan aldım.
- Não. Conseguí-o em Bangkok.
Kaosun hüküm sürdüğü başkentin tahliyesi için Bangkok'un savunması kaldırıldı, bir hava köprüsü tesis edildi.
A defesa de Bangcok levantou-se e uma ponte aérea para a evacuação da capital, onde reina o caos.
Hatta Bangkok'un merkezinde beş katlı bir genelevi bile var.
Possui hotéis, possui mesmo até... um bordel com cinco andares no coração de Banguecoque.
Bunu benden duymadınız ancak Bangkok'da, Laos'da savaş esiri gördüğünü söyleyenler var.
Não fui eu que lhe disse isto, mas há homens em Banguecoque que alegam ter visto detidos no Laos.
Bir çek ve Bangkok için biraz cep harçlığı.
Um cheque e dinheiro para gastos em Banguecoque.
Bana sizi bir Bangkok hapishanesine attırmam emredildi.
Tenho ordens para os prender, e numa prisão de Banguecoque.
- Bangkok'da silah bulabilir miyiz?
- Arranjam-se armas em Banguecoque?
Bangkok'da silahlarımızı kaybettik, anlıyor musunuz?
Perdemos as nossas em Banguecoque, percebe?
Bu sabah, herkesin kontrolü dışında gerçekleşen nedenlerle Bangkok'ta, bir kemer tokasına bakarak iki saat geçirdim.
Esta manhã, ninguém sabe porquê, passei 2 horas em Banguecoque sentado no avião.
Pekala, Pran bu savaşı, Bangkok'ta bir masanın başında, örtbas etmeye çalışmaktan, kendimi salak gibi hissediyorum.
Bem... Vou sentir-me muito estúpido se fizer a cobertura num escritório.
Bangkok'taki UNlCEF temsilcisi ise, durumun çok belirsiz olduğunu söyledi.
Segundo o representante da Unicef, a situação é precária.
Jim, neden Bangkok?
Jim, porquê Banguecoque?
Bu insanlara Bangkok'da zarar vermemeliydin.
Não devia ter magoado aquela gente em Banguecoque.
Ama biz CIA olarak sana dedik ki, "Lao Li'nin afyonuna karışma." Çünkü onun uyuşturucusunu Bangkok'daki Politikacılar finanse ediyordu. Çünkü oradaki o palyaçoları mutsuz etmememiz gerekiyordu.
Mas dissemos-vos para não apreenderem o ópio do Lao Li, porque a droga dele era financiada por políticos em Banguecoque, porque precisávamos de manter os palhaços felizes.
Bangkok'lu bir adam var, diyor ki...
Um tipo em Bangkok está a dizer algo sobre...
Anladığım kadarıyla haftaya Bangkok'a uçacakmış. Biletini sahte isimle almış.
O criminoso está a dizer que vai voar para Bangkok, a semana que vem - sob um nome diferente.
Bangkok polisini ara. O pisliği adım adım izleyecek birileri olmalı.
Liga à polícia de Bangkok, faz o que for preciso para vigiar este porra.
200 kilosunu haftaya Bangkok'ta değişebiliriz. Ne derseniz, acaba?
Compro 200 quilos, a entregar em Bangkok no início da semana que vem.
Bay Tai, Bangkok'tan yeni döndüğünüzü haber aldık.
As minhas fontes dizem que regressou de Bangkok.
Peki Bangkok'un 500 mil uzağında bir ormanda, eroin kralı Ban Sung'la buluştuğunuz doğru mu, efendim?
Esse negócio leva-o a meter-se na selva 800 kms para norte de Bangkok, para se encontrar com um conhecido barão da droga chamado Ban Sung?
Onu Bangkok'a son götürme girişimimden sonra hiçbir şey yapamıyordum. Umutsuzdum.
Eu estava desesperado.