Baskın tradutor Português
5,453 parallel translation
FBI'a baskın mı yapalım?
Arrasar o FBI?
Bu baskının hedefi olacağı kesin.
É certo que será um alvo desta incursão.
Ama efendim, bu son baskının sanıkların ihanetini doğruladığını görmüyor musunuz?
Mas, senhor, não vê? Esta incursão confirma a traição dos acusados.
Polis bir protestoya baskın yapıyor.
Começaram um protesto.
Dent'in o Özel Suçlar Birimi'ni kullanma özgürlüğü var ve temiz bir baskın yaptılar.
O Dent tem livre transito com aquela unidade especial e fizeram uma prisão limpa.
Bir gazeteye baskın yapmak daha önce görülmemiş bir şey olmalı.
Tenho que dizer, fazer uma busca numa redacção tem que ser uma maldita acção sem precedentes.
- Baskın bu.
- Nós fomos invadidos.
Adamlarınla birlikte bir Amerikan haber stüdyosuna yaptığınız hükümet baskınına devam edin.
Tu e os teus homens continuem o vosso raide a uma sala de redacção Americana.
Şu anda sizleri FBI'ın yaptığı etkileyici baskına götürüyoruz..
Vamos agora para o local onde agentes do FBI, fizeram uma incursão dramática num armazém...
Birim baskın yedi, bir zarf bile bulamadım.
A unidade foi invadida, nem um envelope pude encontrar.
Ev baskınıyla ilgili bir şey biliyor musunuz?
Sabe alguma coisa sobre uma violação de domicílio?
Kamuoyuna yaptığınız sayısız açıklamalarınızda söylediğiniz gibi S.H.I.E.L.D. baskınlarında yakalanan mahkûmları ve teknolojileri sakladığınız bir tesisiniz var, değil mi?
Disse nos seus vários comunicados que tem umas instalações onde guarda a tecnologia e os presos capturados nas rusgas à SHIELD.
Keşke gelebilseydim efendim ama çok ciddi bir su baskınıolayının ortasındayız.
Quem me dera, senhora, mas estamos no meio de uma situação de inundação muito séria.
Baskın gecesi oradaydın.
Estavas lá na noite do ataque! Sim, estava lá.
Aman Tanrım, polis baskını.
Meu Deus, é uma invasão policial.
Annem Yokohama baskınında öldürüldü.
A minha mãe foi assassinada durante um ataque a Yokohama.
Getireceğim. Kariyerindeki en büyük baskın olabilir.
Eu farei, entrego-te numa bandeja de prata, quando apanharmos os Panteras.
Üst üste baskın yapıp izin verilmeyen yerlerde kamp yapanları topluyor, esrar içen adamlarımıza yaklaşıyorlardı.
Avançavam por lá adentro e expulsavam os campistas. Apanhavam a malta a fumar erva.
Yusuf, Latin'in raporunu tasdik etmesi için gece baskını çetesinden birini yolla.
Yusuf, enviem um cavaleiro noturno para verificar o relatório do Latino.
Baskın düzenleyip, ülkeye geri dönen toplayıcılarıma saldırıyorlar.
Eles dirigem incursões e atacam os meus coletores que cavalgam pelo reino.
Federaller "bizden size sağlık" a baskın düzenledi.
Os Federais recentemente invadiram a "Para o nosso bem-estar."
Federallerin baskınını kastediyorsun?
Está a referir-se à apreensão dos Federais?
Komşuların göremeyeceği şey ise böyle birinin kimse yokken nasıl davrandığı. Agresif ve baskın olmak için çabalıyor.
Mas o que nenhum vizinho perceberia é que um tipo como ele, expiasse quando ninguém está vendo, é louco para ser agressivo, dominante.
William kuleye baskın yaparsak, Frost korkup suyu serbest bırakabilir. Tek seçeneğimiz ona istediği şeyi vermek.
William, invadir a torre vai assustar o Frost e vai fazê-lo libertar a água.
Kariyerimin en büyük baskınlarını yapmaya başladım.
Comecei a fazer as maiores prisões da minha carreira.
- Parayı Solano'ya götür, Solano ÇGK'ya ödesin ve Mike mor noktaların olduğu tomarlarlayken baskın yapsın.
- Sim, levamos o dinheiro ao Solano, ele paga à equipa de intervenção, e o Mike prende todos com o dinheiro marcado.
Binlerce barbar topluluğu baskın yapacak.
Chegarão milhares da horda bárbara.
Prince George ilçesindeki biftek baskınını hatırlıyor musun?
Lembras-te daquele assalto ao rancho em S. George?
Anladığım kadarıyla sadece duygusal baskı altında iken zamanı durdurabiliyorsun. - Bilerek yaptığın oldu mu hiç?
- Ora, tanto quanto sei paraste o tempo apenas em momentos de coacção emotiva, nunca intencionalmente.
Bu tarz bir işte bir adama baskı yapmak için onun zayıflıklarını bilmeniz gerekir. O adamın zayıflıklarını çok yakından biliyorum.
Para aplicar pressão num homem para este tipo de trabalho, temos que conhecer as suas fraquezas e eu conheço as fraquezas deste homem... intimamente.
İşin kötüsü bankacının dediğine göre, Julien ona bu konuda baskı yapıp durmuş,
E, pior ainda, o banqueiro disse que o Julião andava a pedir - lho.
Vincent'ın yüzünün haberlerde çıkmaması için kanallara baskı yapması için Federallerle konuş.
Falar com os polícias, para obrigarem os noticiários a tirarem a cara dele das capas. Ou...
Sonu olmayan bir tarih bu, bir baskı tarihi, çılğın bir hikaye.
É uma história interminável, uma história de repressão, uma história de loucura.
Orda çalıştıktan sonra, Tutsi yetkilileri baskı manzaralarını ve çeşitli yerleri ziyaret etmemi önerdiler.
Depois de trabalhar aqui, as autoridades tutsi convidaram-me a visitar alguns dos locais onde tinham ocorrido as atrocidades.
Baskısını slogan seslendirmesine dayalı yapmamız gerektiğini düşünüyoruz.
Temos de fazer um cartaz com base no slogan :
Çünkü bu adamın işi yetiştirmesi gerek ve baskı olarak kullanabileceğimiz bir haber hakkında bilgi vermek istemiştim.
Porque este tipo já está no prazo limite de entrega e eu queria dar-lhe apoio numa história que irá espero bem colocar pressão no...
Tüm bunları yaptım çünkü her ne kadar Neal'a kaynağını açıklaması için baskı yapsanız da o söylemez ve sizin o inanılmaz hükümet hilelerinizin bir TV yıldızını mahkemeye itaatsizlikten hapse attıramayacağını biliyorum.
E eu fiz isso porque não tenho nenhuma dúvida que você iria abanar o Neal para cima e para baixo até ele lhe entregar a fonte, o que nunca iria acontecer. Os objectivos do seu todo poderoso governo, simplesmente não se estendem a por uma estrela da TV na prisão por desrespeito.
Birbirlerinin popolarına baskı uygulayarak beni yapmadan önce Lois ve şişman adamı ayırmanın zamanı.
Muito bem, Rupert, está na hora de separar a Lois e o gorducho antes quem me possam conceber ao apertarem os rabos um do outro.
Peki "Örümcek Adam Doktor Ahtapot'a Karşı" nın yepyeni gibi olan ilk baskısının 3. sayısına ne dersiniz?
E que tal a primeira edição do número três de "Homem-Aranha vs Doctor Octupus" em perfeitas condições?
Kafamın içinde, sanki bir hidrojen bombası patlayacakmışçasına bir baskı var.
Tenho esta pressão na minha cabeça como se tivesse uma bomba de hidrogéneo que fosse explodir.
Zaten yeterince baskı altındasın.
Já estavas sob muita pressão.
Yani 6 yaşındayken metroda babanın ilk baskı "Dune" romanını unuttuğundan beri.
Não desde que tinha seis anos e deixaste a 1ª edição de "Dune" do teu pai no metro.
Yani, hemen hemen herşeyi çalabilirler ama bürokratik baskıyla yandaş kazanmak onların işi değil.
Quero dizer, conseguem roubar praticamente tudo, mas... mas contornar a burocracia não é a especialidade deles.
Nüfus baskısına işaret etmek için Park Hizmetleri, ziyaret süresini yılda en fazla yedi kamp günüyle sınırlandıran bir politika benimsedi.
Para lidar com a pressão da população, a administração adotou uma nova política que limita cada visitante a sete dias de acampamento por ano.
Öte yandan Başkan Behrman son zamanlardaki baskılar yüzünden tarzını kusursuz tutmak zorunda.
Mas o Presidente Burman tem um estilo impecável, principalmente sob pressão.
- Tanığınızın baskı altına olmasıyla başlayalım. Kanıtınız da tamamen uydurmaydı.
Vamos começar pelo facto da tua testemunha ter sido coagida, e tuas provas completamente fabricadas.
İnsanları 20 sene boyunca baskı altında tutup sonra da her hapisten çıkışlarında Nelson Mandela gibi olmalarını bekleyemezsin.
Não me parece que possas subjulgar um povo durante 20 anos, e esperar que o Nelson Mandela saia da prisão todas as vezes.
Bizim gibi Bay Bob Eubanks'ın tabiriyle alem yapacak genç bir çiftin üzerinde de epey büyük bir baskı var.
E há muito pressão em casais jovens como nós para se envolverem no que Sr. Bob Eubanks chamou de "fazer o upe".
Elton John'ın ilk baskısında yayınlamak için kullandığı kağıt ile aynı. Altın yapraklı kabartma ve Almanların seçkin mürekkebiyle birleştirildi.
O mesmo papel que o Elton John usa para publicar as suas primeiras edições combinado com o sua tinta exclusiva alemã de 25 anos em relevo em folha de ouro.
Baskın için hazırlanın. 5 dakikaya çıkıyoruz.
Preparem-se para agir.
Babanın baskı yaptığının farkındayım, tamam mı?
Eu sei que o teu pai te está a pressionar.