Beaky tradutor Português
43 parallel translation
- Ben Beaky Thwaite.
- Sou Beaky Thwaite.
Oh, evet sen Beaky'sin.
Beaky... Oh, você é Beaky!
- Beaky.
- Beaky.
- İşte al, yakala.
- Aqui tens, Beaky, apanha.
Beaky'e aldırma, Sadece şaka yapıyor.
Não ligues ao Beaky, ele sá está a brincar.
Beaky, işte sana küçük bir hediye.
Beaky, há uma prendinha para ti.
Sağ ol, Beaky.
E... Oh! Obrigado, Beaky.
Emin ol ki, Beaky her zaman doğru zamanda, doğru şeyi söyler.
Pode-se confiar sempre no Beaky para dizer a coisa certa no momento certo.
- Se ne doldurdun, brendi mi?
- Que tens aí, Beaky, brandy?
Beaky, bu yerin planı.
Vês Beaky, este é o terreno como está.
- Onlar kulübeler, Beaky.
- Cabanas, Beaky.
Fikir benim, ama para Beaky'nin.
Bem, a idéia é minha, mas o dinheiro do Beaky.
Ve şirketin, Beaky Paris'teki tahvillerine karşılık borç alıyor.
E a Companhia, e o empréstimo a Beaky é afiançado por aqueles títulos que tem em Paris.
- Beaky anlıyor mu?
- Beaky compreende isso? - Oh!
- İzninle, Beaky.
- Desculpa, Beaky.
Büyümenin zamanı gelmedi mi artık?
Beaky, não é altura de ter juízo?
- Johnnie'ye karşı dürüst değilsin.
- Beaky, não está a ser justo com o Johnnie.
Sevgilim, Beaky birkaç gün bizde kalacak.
Querida, Beaky está connosco por alguns dias.
Ben sadece Beaky'e herşeyi senin üzerine bırakmamasını söylüyordum... çünkü eğer birşey yanlış giderse, onun da azıcık bir sorumluluğu olmalı.
Estava só a tentar dizer a Beaky que não devia deixar tudo para ti... porque se alguma coisa correr mal, ele deve ter alguma responsabilidade, também.
Beaky'nin seni ciddiye aldığını mı zannediyordun?
Supõe que Beaky te tivesse levado a sério.
- Beaky'in haberi var mı?
- Beaky sabe disso?
Veya Beaky'nin parasını riske atma fikri pek hoşuma gitmedi.
Ou talvez não me agrade a idéia de arriscar o dinheiro do Beaky,
Sana iyi olmadığını ıspatlamadan projeyi iptal edersem...
Beaky, eu não serei responsável por desistir do projecto...
- Bak, Beaky.
- Agora, Beaky.
Kapa çeneni, Beaky.
Cala-te, Beaky.
- Hayır, Beaky, devam et.
- Não, Beaky, continua.
Konuşmaya bile değmez.
Continua Beaky.
Ne yapabileceğimizi sana anlatayım.
Eu digo-te o que posso fazer Beaky.
Beaky'e olanları duydun, değil mi?
Leste sobre o Beaky, foi?
Beaky'i o kadar severdim ki.
Eu gostava imenso do Beaky.
Beaky'nin ortaklığı bozmayı planladığını anlattım.
Disse-lhes que Beaky estava a planear dissolvê-la.
Beaky'le gittiğimde parayı toplamak için son hamlemi yaptım.
Fiz uma última tentativa para arranjar dinheiro quando acompanhei o Beaky.
Beaky öldürüldüğünde sen Liverpool'daydın...
Tu estavas em Liverpool quando Beaky...
Beyinsizin tekinin zavallı Beaky'e brendi içirmesine izin vereceğimi mi sanıyordun?
Pensas que eu ia deixar um idiota qualquer dar ao pobre do Beaky aquele brandy se lá estivesse?
Gel Şahgaga.
Vá lá, Beaky.
Dave Dee, Dozy, Beaky, Mick Tich.
É o Dave Dee, Dozy, Beaky, Mick e Tich.
Dave Dee, Dozy, Beaky, Mick Tich.
Dave Dee, Dozy, Beaky, Mick e Tich.
Bilgin olsun diye söylüyorum. Pete Townshend The Who grubundan ayrılıp bu gruba katılcaktı ki bu da grubun adını Dave Dee, Dozy, Beaky, Mick, Tich ve Pete yapacaktı.
Para tua informação, Pete Townshend, a um dado momento, quase deixou os'The Who', e se o tivesse feito, teria acabado neste grupo, o qual se iria chamar Dave Dee, Dozy, Beaky, Mick, Tich e Pete.