Bebek tradutor Português
25,111 parallel translation
- Bebek mi bekliyorsunuz?
- Vai ser pai?
Ve bu bebek açlıktan öldü. Çift de bir oyuna bağımlı olduğu için hapse girdi. İşin ironik yanı, oynadıkları oyunda ufak bir kız çocuğuyla ilgileniyor ve ona bakıyorlardı.
E o bebé acabou por morrer à fome, e eles foram para a prisão, mas foi por serem viciados num jogo, e, ironicamente, era um jogo em que cuidavam e criavam uma menina, no jogo.
Özür dilerim, tam manasıyla bebek gürültüsü içindeyim..
Desculpa, estou numa redoma de sons de bebés.
Bebek gelince böyle şakalar yapamazsın.
Não podes dizer piadas dessas quando o bebé nascer.
Ya bebek iki kafalı olursa?
E se o bebé tiver duas cabeças?
Ya bebek düşerse?
E se o bebé não sobreviver.
- Bebek monitörü.
- Um monitorizador de bebé.
Bebek doğana kadar bekleyelim, sonra boyayıp boyamayacağımıza karar verelim.
Podemos esperar até o bebé nascer e depois decidimos se mudamos as paredes ou não?
- Bu sahte bir bebek!
- Isto é um bebé falso.
- Bu sahte bir bebek.
- É um bebé falso.
- Sahte bebek o!
- É um bebé falso!
- O sahte bir bebek!
- É um bebé falso!
- Sahte bebek!
- É um bebé falso!
- Kahrolası sahte bebek.
- Merda de bebé falso.
- Ta kendisi, bebek.
- Em carne e osso, querida.
Ama aptal bir köpek için bebek gibi ağladın.
Não, tu não te preocupas com a tua própria vida, mas choraste por causa de uma cadela estúpida.
Bebek nasıl?
Como está o bebé?
Bebek de.
E o bebé também.
Bebek de ölecek.
O bebé também vai morrer.
Bebek nefes almıyor, yardım edin!
O bebé não está a respirar! Ajudem-me!
Yemek, yeni ev ya da bebek içindir ama bu turta, tatlı için.
Leva-se comida para casas novas e bebés, mas isto é tarte, que é sobremesa.
Bebek bakıcısı ve striptizci.
Ela é uma ama-seca e uma stripper.
- Bebek konuşması gibi. - Korece.
- É coreano.
- Merhaba, bebek.
- Olá, querido.
Beşir gelmesinin akıl alır gibi olmadığını söyledi o zaman kucağında bir bebek olduğunu fark ettik.
O Bashir disse que o que ela dizia não fazia sentido nenhum, e foi quando descobrimos que ela tinha o bebé escondido.
Yani sürekli istiyor anasını satayım. Üstelik içeride bir bebek var.
Ela quer isso constantemente e há um bebé ali dentro.
Yeni doğan bebek kokusuna bayılıyorum.
Adoro o cheiro dos bebés.
Hayatımda hiç bebek bezi değiştirmedim.
Eu nunca mudei uma fralda na minha vida.
Bebek seni sevdi, gördün mü?
A bebé gosta de ti. Estás a ver?
Bebek ağlayıp duruyor ve mama formülünü de sevmedi.
A bebé continua a chorar e não gosta do leite em pó.
- Burada bebek falan doğurmam.
- Não vou ter o bebé aqui. - Por favor.
Bebek konusunda yardıma ihtiyacım var.
Preciso de ajuda com a bebé.
- Bebek gibisin resmen, bak.
Pareces um bebé. Olha.
Ama sonra bebek doğdu. Banyo yapmamaya başladı. Bileklerini tekrar kesmekten bahseder oldu.
Mas veio a bebé, ela não se queria lavar, e começou a falar em cortar os pulsos outra vez.
Bebek oğluna ulaşıp ona musallat olmanın tek yolu bu demek istiyorsun yani.
Queres antes dizer que é o teu único meio de assombrares o teu filho.
Şişe su, yeni battaniye ve bir sürü bebek bezi.
Água engarrafada, um cobertor novo e imensas toalhitas de bebé.
- Bebek iyi mi? - Evet.
- A bebé está bem?
Karımla ben bebek bekliyoruz.
Eu e a minha mulher vamos ser pais.
Staci Altman, 19 yaşında bebek bakıcısı. Dün gece Hudson, Ohio'da öldürülmüş.
Staci Altman, babysitter de 19 anos de Hudson, Ohio, foi assassinada na última noite.
Bebek nerede?
Onde está a bebé?
Çünkü benden bebek bakıcıIığı yapmamı istiyorsun anlaşıIan.
Porque parece que estão pedir-me para ser babysitter.
Bunu bir kadına çok nadir söylerim ama bebek yerleştir içime.
Eu sei, quase nunca digo isto a uma mulher, mas... Faz-me um filho.
Lütfen ruhlar, bebek yerleştirin içime!
Oh, por favor espíritos, façam-me um filho!
İçine bebek yerleştiremem.
Não posso pôr um bebé em ti.
Ne zaman bebek yapabilirmişiz?
Quando vamos ter um bebé aí dentro?
Ben lisedeyken ablam güzel bir bebek mavisi bir T-bird kullanırdı.
Quando eu estava no liceu, a minha irmã, conduzia um bonito T-bird azul pequeno.
Bebek için aynı şeyi söyleyemem ama evet, Johnny ve Jenny sana çok kızgın.
Bem, não posso falar pela bebé, mas sim, o Johnny e a Jenny estou chateados contigo.
Aslında ben de seni arayıp, ben uzakteyken babama bebek konusunda yardım ettiğin için teşekkür etmek niyetindeydim.
Na verdade tenho querido ligar-te para te agradecer por ajudares o meu pai com a bebé enquanto estive fora.
O yazıdaki bebek sensin, değil mi?
És a bebé do artigo, certo?
Hayır! Bebek nefes almıyor! Yardım edin!
Não!
- O bebek sensin, değil mi?
És a bebé, não és?
bebek geliyor 31
bebeklerim 28
bebekler 60
bebek mi 61
bebek gibi 18
bebek nerede 56
bebek nasıl 31
bebek yüz 17
bebek adımları 21
bebeklerim 28
bebekler 60
bebek mi 61
bebek gibi 18
bebek nerede 56
bebek nasıl 31
bebek yüz 17
bebek adımları 21