English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Ben ödeyeceğim

Ben ödeyeceğim tradutor Português

244 parallel translation
Parasını ben ödeyeceğim. Pekâlâ, Hattie hala.
Não tens o direito de estar tão bonita.
Ve işler yolunda giderse sanırım ben ödeyeceğim.
E se tudo sai como deve... provavelmente pagará.
Sakıncası yoksa yemeğin parasını ben ödeyeceğim.
Se te parecer bem, pagarei o jantar.
Yeterli değil, gerisini ben ödeyeceğim.
Não chega mas eu pagarei a diferença.
İstiyorum. Ama ben ödeyeceğim.
Por que não haveria de estar bem?
Borsa düşerse ben ödeyeceğim, eğer yükselirse de sen alacaksın ha?
se o mercado estiver abaixo do que pago? Se aumentar você ganha?
Kutlamak için, içecekleri ben ödeyeceğim.
Para festejar, eu pago o líquido.
- Benzinle doldurulmuş konyak şişesi. - Zararı kim ödeyecek? - Zararı ben ödeyeceğim.
Säo uns sacanas valentes e näo devemos deixar de comemorar os seus actos herόicos.
Ben ödeyeceğim, baylar. Ama, son ödeyen, iyi öder.
- Pois eu vou pagar, meus senhores, mas paga melhor quem pagar por último.
- Amerikalı beyin sigaralarının parasını ben ödeyeceğim.
- Eu pago pelos cigarros do senhor americano.
Hey, onu ben ödeyeceğim. um...
Tenho de pagar isto.
- Bunu ben ödeyeceğim, değil mi?
- Quero uma garrafa boa. - Mas quem paga sou eu, não é?
Parayı ben ödeyeceğim.
Eu pago desta vez.
Hesabı ben ödeyeceğim, lütfen reddetmeyin Şimdi öderim
Vou pagar a conta, não me impeça. Eu pago a conta.
Ben ödeyeceğim.
Eu pago.
Ben ödeyeceğim.
Eu próprio lhes pago.
- Ben ödeyeceğim.
- Eu pago.
Hayır, ben ödeyeceğim.
Não, eu pago.
Hayır, ben ödeyeceğim, tamam mı?
Não, eu pago, OK?
Evi ben tutacağım, mobilyaları da alacağım. Hizmetçilerin maaşlarını ben ödeyeceğim, kısacası orayı ben işleteceğim.
Eu arranjo a casa, mobilo-a, pago aos empregados, e dirijo toda a operação.
İki dakika içinde onunla buradan ayrılmazsam, yemek parasını ben ödeyeceğim.
Aposto que, dentro de dois minutos, saio daqui com ela e pagas o jantar.
Ben ödeyeceğim.
Eu pago isso, barman.
Aniden gelinlik için 2000 $, içkili resepsiyon için 400 $ gerekti. Ve Bora Bora'da balayı faturasını da ben ödeyeceğim.
De repente, eram dois mil dólares... para o vestido, recepção com bebidas para quatrocentos... e vou pagar a conta de uma lua-de-mel em Bora Bora.
Ben ödeyeceğim.
Eu pago o teu.
- Ben ödeyeceğim. lsrar ediyorum.
- Eu pago. Faço questão.
Ücreti ben ödeyeceğim.
Eu pago por vocês todos!
- Borcunu ben ödeyeceğim.
Pago-lhe a dívida.
Havyarı karttan çek, gerisini ben ödeyeceğim.
Paga só o caviar com o cartão, eu pago o resto.
Bütün faturaları ben ödeyeceğim.
Vou pagar as contas.
Ama ben hak yemeyen biriyim. Gemide kaldığın sürece sana ayda 3 dolar ücret ödeyeceğim.
Mas sou um homem justo... e, enquanto estiveres a bordo, pago-te um ordenado. $ 3 ao mês.
Ben içkimi kendim dolduracağım parasını da kendim ödeyeceğim.
Eu me servirei a mim mesmo e pagarei as minhas bebidas.
Ben de ona ödeyeceğim.
Eu pagar-lhe-ia, digamos, 300 dólares por semana.
Elbette, bir para ödeyeceğim, ama ben seni satın almıyorum.
Claro, vou pagar algum dinheiro, mas não te compro.
Hayatımın çoğunu, ben faturaları nasıl ödeyeceğim diye ter dökerken diğer insanların Florida'ya gitmelerini izleyerek köhne mekanlarda bir grup suçluyla onların birasını içip yediklerini yiyerek geçirdim.
Passei a maior parte da minha dia entre sítios miseráveis... com um bando de idiotas, a beber a sua cerveja, a comer cachorros... e a ver as outras pessoas a ir para a Flórida... enquanto eu suo as estopinhas para saber como vou pagar ao canalizador.
Biletleri ben hallederim... - Parasını nasıl ödeyeceğim?
Pois eu encarrego-me do bilhete...
Ben sana ödeyeceğim,
Eu pago-te.
Gidip, oturacağız. Ben hesabı ödeyeceğim. Ve sessizce çıkacağız.
Vamos sentar-nos, vou passar-te o cheque e vamos sair sem alarido.
Ben nasıl 111 doları ödeyeceğim?
Como vou pagar cento e onze dólares?
- Ben hesabı ödeyeceğim.
- Eu vou pagar o cheque. -
Bayan Ruth, ben ve hanım size, dün akşam o çorbayı... gönderdiğiniz için teşekkür etmek istedik. - İlk fırsatta ücretini ödeyeceğim.
A patroa e eu agradecemos muito ter-nos mandado ontem a sopa, eu pago-lha assim que puder.
Sıra bana geldiğinde.. .. Çünkü ben başkasının sırasını almak istemem, Sıra bana geldiği zaman 5.000 liret ödeyeceğim. Bu aldığım muz için.
Quando fôr a minha vez, dou 5.000 liras, e pago a banana que tirei.
Ödeyeceğim! Ben onu 1. perdenin sonunda halledecektim. ama bana güvenmiyorsanız..
Queria pagá-la no fim do primeiro acto, mas não confiam em mim... pago-a imediatamente.
Ben ödeyeceğim evlat.
- Eu pago, filho.
Ben olacağım. Paralarını ürünle ödeyeceğim- - kap kacakla.
Seria meu e eu pagar-lhes-ia em produtos... tachos e panelas.
Ben de bir kamu hizmeti yapacağım çünkü Ellis DeWald'a olan tüm borçlarımızı faiziyle geri ödeyeceğim!
Vou prestar um serviço à comunidade porque vou pagar a Ellis DeWald tudo o que lhe devemos, com juros!
- Faturayi bir yiI ben ödeyecegim.
- Pagarei a conta por um ano.
- Ben Amerikan Doları olarak ödeyeceğim tamam.
Não, prefiro os americanos. Sim.
- Ben mi ödeyeceğim?
- Esperas que pague?
Üstelik ben bu araba için 19.500 ödeyeceğim.
E eu vou pagar 19,5 dólares por este veículo. Está bem.
- Hayır, hayır, yani ben size ana parayı geri ödeyeceğim.
Não. Eu devolvia o montante do empréstimo, com juros.
Ben nakit ödeyeceğim.
Não quero que o seguro pague.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]