English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Bir de

Bir de tradutor Português

894,505 parallel translation
Bu hikayenin başka bir sonu daha olmalı.
A história tem de acabar de outra maneira.
Sevgiyle dolu bir kalbin hazinelerin en kıymetlisi olduğunu gösterdin...
Mostraste-me que um coração cheio de amor é o tesouro mais importante. E um que não quero perder.
# Yüzleşsek de bitmek bilmeyen bir geceyle # # Savaşırız birlikte tutarsan elimden #
A seguir às nuvens, encontras as estrelas
Eğer melezleri durduracak bir yol bulmazsak... tüm dünya Portland gibi olacak.
Se não encontrarmos uma forma de travar os "híbridos", o mundo inteiro vai acabar por ficar como Portland.
23 ayrı suçtan aranıyor, bir federal ajan kimliği kullanmaktan... silahlar ile büyük tahribat vermeye kadar...
Procurada por 23 acusações, por se fazer passar por uma agente federal e utilizar armas de destruição maciça. Duas vezes. Conseguiram localizar aquela chamada telefónica que ela me fez?
Çünkü bir şeye vurmam gerek.
Porque preciso de bater nalguma coisa.
Yani bir takım yok, sadece... bize karşı gittikçe büyüyen kötü bir melez ordusu var... ve bariyer tarafından da tam olarak dışarıda tutulamıyorlar, öyle mi?
Então, não há equipa, apenas nós contra uma horda de pérfidos híbridos de crescimento rápido que mal conseguem ser contidos por uma barreira?
Pangea'dan ayrılırken... ve ben çatalkuyruklar tarafından boynuzlanırken... Abe sana bir şey söylemiş olabilir mi?
Quando estavas de saída de Pangea, e eu estava a ser dilacerado por porcos selvagens, o Abe, por acaso, enviou-te uma mensagem?
Büyükbaba onun 14. doğum günü partisine geldi. Ve sonraki gün de bir mahkeme emriyle yardım ettim.
Bem, o avô veio ao aniversário dos 14 anos dela, e no dia seguinte, recebi uma intimação.
Karımla yatan adamdan nasıl bir yardım isteyeyim?
Que tipo de ajuda é que eu poderia querer do homem que dormiu com a minha mulher? !
Şu an konuşabiliyorum, ama çok hızlı hareket etmeliyiz, beynim bir pinball makinesi gibi çalışıyor.
Ainda consigo falar, mas, temos que ser rápidos, porque o cérebro funciona como uma máquina de "pinball".
Bir melez avlamamız gerek.
Então, precisamos de caçar um híbrido.
Eğer onu çıkarırsak... nasıl bir beyin hasarı geçireceğini bilmiyoruz.
Não sabemos que tipo de danos cerebrais poderá causar se o retirarmos.
Araba aküsü, biraz bant, biraz lolipop ve bir domuz.
Uma bateria de um automóvel, velcro comercial, alguns chupa-chupas e um porco.
Burada bir IADG... gözetleme uydum var.
Tenho um satélite de vigilância do IADG aqui.
Bir Shepherd sunucuna erişimim olması gerek.
Preciso de acesso a um servidor "Shepherd".
Bir şey oluyor... ve Abigail bu işin merkezinde.
Algo se passa, e a Abigail está no centro de tudo.
Eğer bir uyarı sinyali gönderirsen ne olacağını biliyorsun.
Se enviar um sinal de alerta, já sabe o que é que acontecerá.
Onu umut dolu bir dünyada... bıraktığını düşünerek öldün... ama öyle olmadı.
Morreste a pensar que a estavas a deixar num mundo cheio de esperança, mas... não foi isso que aconteceu.
Korku ve bulanıklıklarla dolu bir yerde büyüdü. Ve sen onun... ilk birasına mı takıldın?
Ela cresceu rodeada de medo e escuridão, e tu ficaste aborrecido porque ela bebeu a sua primeira cerveja?
İçine taktıkları şeyle ilgili bir fikrim yok.
Não faço a mínima ideia como é que essa coisa foi parar dentro de si.
Biz Isaac'i almak için başka bir yol bulacağız.
Arranjaremos outra forma de resgatar o Isaac.
Sana söylemem gereken bir şey var.
Há uma coisa que preciso de te dizer.
Bir arkadaşımın her arama motoruna yolladığı bir virüs.
Um amigo meu criou um vírus que afectou todos os motores de busca.
Oraya koydukları bir şey hafıza kaybına sebep oluyor.
Aqueles que eles retiraram... causaram perda total de memória.
Yüksek zeka sahibi bir şey çaldı. Ve onu geri almam gerek.
Roubou propriedade intelectual e quero-a de volta.
Sana söz veriyorum, bundan çıkmanın bir yolunu bulacağız.
Prometo-te... iremos arranjar uma forma de resolver isto.
Belki bir gün biz de yaparız.
Talvez possamos ter uma um dia destes.
Takımımız hayvanları tedavi etmişti, ama bunun korkunç bir bedeli de vardı.
A nossa equipa conseguiu curar os animais... mas... a um custo terrível.
Delil odasında bir sürücü olduğunu biliyoruz.
Sabemos que foi um disco rígido no interior da Sala de Provas.
Uzun bir süreden sonra, seni bulma umudumu neredeyse yitirmiştim. Ama işte buradasın.
Ao fim de tanto tempo, praticamente tinha desistido de te tentar encontrar, mas... aqui estás tu.
IADG araştırma ekibinin, terkedilmiş bir yerdeki kapsül içinde bir adam bulduğunu söyledi.
Ele disse-me que uma equipa de reconhecimento do IADG encontrou um homem num tanque de estase, no interior de um complexo abandonado.
Ama yaklaşan bir fırtına var. Ve o gelmeden biz burdan tüyeceğiz.
Mas, vem aí uma tempestade, e não tenho qualquer intenção de aqui estar quando ela chegar.
Oradan birine ihtiyacımız var, bir bağlantıya.
Precisamos de alguém lá, precisamos de um contacto.
Orada bir yardım grubu var.
Não há nenhum grupo de auxílio por lá.
Bir tür parazit olmalı.
Algum tipo de interferência.
Bu yeni gelişen bir dokuyken, saatler içinde bir embriyoya dönüştü.
Este novo "híbrido" cresceu a partir de uma amostra tecidular e transformou-se num embrião totalmente desenvolvido numa questão de horas.
Üzerinde çalışıp, bir şekilde hormonları izole edersek, bu embriyo TX gazının etkisini tersine çevirmeye de yarayabilir.
Se o conseguir estudar, e, de alguma forma, isolar as hormonas responsáveis, este embrião poderá abrir caminho à reversão dos efeitos do gás TX.
Bir sürü canavar sokaklarda kol geziyor.
Grupos de monstros a vaguear pelas ruas.
Senin bir şeyi daha hatırlamana ihtiyaçları var.
Eles também precisam que te recordes de uma coisa.
Bir çeşit program hakkında bazı cevapları arıyorlar.
Andam à procura de respostas acerca de um programa qualquer.
Bir şeyler var mı?
Já se recorda de alguma coisa?
Heyecanlıyım. İnanıyoruz ki Raiden Global, sizin de yardımınızla büyük bir adım daha attı ve artık kısırlık salgınına son vereceğiz.
Agora, estou entusiasmada... porque a "Reiden Global" fez uma descoberta que, acreditamos, com a vossa ajuda, irá colocar um ponto final na pandemia de esterilidade.
Tanıdık bir yüze ihtiyaçları vardı.
Precisavam de um rosto familiar.
Sevdiğin insana yalan söylemek konusunda bir iki şey bilen biri için, ne kadar erken öğrenirse o kadar iyi.
Mas, como alguém que sabe de algumas coisas sobre mentir à pessoa que amamos, quanto mais cedo lhe disseres a verdade, melhor.
- O bir şey bilmiyor.
Ele não sabe de nada acerca...
Ama aptalı oynamak istiyorsan bir gün hiç
Mas, se continuar a fazer-se de parvo, irá desejar...
Konuşmayı kesin. İkiniz de bir susun!
Parem de falar, ambas, parem de falar.
İlk çıkan sonuçlara bakınca, bir şekilde onu kirlettiğinizi düşündüm.
Quando recebi os resultados preliminares, apenas assumi que devias ter, de alguma forma, contaminado a amostra.
İkinci bir seçenek arıyorsan, ben de bakabilirim.
Bem, se procuras uma segunda opinião, posso dar uma vista d'olhos.
Üç ülkelik bir alanda acil hükümet protokolü başlatıldı.
Um protocolo governamental de emergência foi iniciado na área dos três condados.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]