Birine tradutor Português
20,852 parallel translation
- Transformatörlerden birine yıldırım çarpmış.
- Que raio aconteceu? - Um relâmpago atingiu um transformador.
Operatörden beni fabrikanın yanındaki ortak hatlardan birine vermesini istedim.
Pedi à operadora para me deixar entrar no sistema telefónico perto da fábrica.
Aradığınız isimde birine ait bir adres bulduklarını söylediler.
Disse que encontraram uma morada para o nome que procura.
Daha önce hiç birine hediye vermemiştim.
Nunca fiz isto antes.
Senin daha anlayışlı birine ihtiyacın var.
Só tem de encontrar alguém mais compreensivo.
Ayrıca kürklerinizi satın alacak birine ihtiyacınız var.
E precisam de um comprador, alguém que receba as vossas peles.
Birine yaklaşmasını istemişler.
Pediram-lhe que se tornasse intima de alguém.
Ben sadece kamu hizmetine yeni başlamış olan genç bir kadınım. Ve benden bu kadar büyük olan ve bu ülkeye büyük katkıları olan birine bir şeyler öğreteceğimi düşünemem.
Bem sei que sou apenas uma jovem no começo de um serviço público e jamais me passou pela cabeça vir a dar a um homem tão mais velho, e que tanto contribuiu para o país, um sermão.
- Rahip Tim birine söyledi de, başımız dertte sanıyor.
Acha que estamos com problemas por o Pastor Tim ter contado a alguém.
Onun durumundaki birine yardım etmek kolay mı sanıyorsun? Kız vatan haini.
Ela é uma traidora.
Gizli bir projede çalışan birine yaklaşmasını istemişler.
Pediram-lhe que se tornasse intima de alguém a trabalhar num projecto secreto.
Bu kadar küçük birine yapılmasını asla tavsiye etmem.
Nunca sugeriria essa prática com uma pessoa tão jovem.
Birine dikkat etmeniz gerektiğini bilmiyordun.
Não sabia que devia procurar.
Kafasına file takacak birine benziyor muyum sence?
Parece-te que sou do tipo que usa uma rede para o cabelo?
Birine daha zarar vermeden onu yakalayalım.
Vamos prendê-lo antes que ele magoe alguém.
Annemin evinden çekip gitmeni istiyor olmazdım. Akıllı birine benziyorsun Kamekona.
Em vez de lhe estar a pedir para sair imediatamente da casa da minha mãe.
Ben öldükten sonra Steve'in bilge birine ihtiyacı olacak.
Depois de eu morrer, o Steve precisará de alguém com sabedoria na vida dele.
- Başka birine gideriz.
- Com outra pessoa.
Onu taciz ediyordu. Kız da onu, birine söylemekle tehdit etmiş olmalı.
Ele molestava-a e ela deve ter ameaçado contar a alguém e...
Orayı kontrol edecek birine ihtiyacımız var.
Vamos precisar de alguém para verificar.
Dadı ile büyüyen birine göre kötü hissetmenin zor olduğunu biliyorum ama umarım burada kimse Mary Poppins'i yargılamıyordur.
Olha, eu sei que é difícil sentir pena por alguém que cresceu com uma ama, mas espero que nenhum esteja a imaginar a Mary Poppins.
O uçaklardan birine binecek olursa bekleyen bir adamımız olmalı.
Devemos conseguir ter alguém à espera dele caso ele consiga entrar num destes voos.
Şimdi, burayı birine göstereceklerinde bana haber vermeleri gerekiyordu.
Agora, é suposto avisarem-me se o mostrarem.
Bütün paramızı yine geçici birine mi vereceksin?
Vais acabar por dar todo o nosso dinheiro a algum fugitivo.
Daha sonradan kurbanlardan birine ait olduğunu öğrendiğin bir köpek.
Um cão que mais tarde soube pertencer a uma das vítimas.
Bağırsak hareketlerinin son durumu çatıya düşen yağmur tanesi sesi gibi olan birine göre fena sayılmaz.
Nada mal para o tipo cujo último movimento intestinal parecia chuva no telhado.
Belki de Lobos'un cinayetini kurgulayıp bütün bunları onun üzerine yıkabileceğini düşündün. Böylece senin kariyerini mahvetmesinin ve başka birine aşık olmasının öcünü alacaktın.
Talvez tenha combinado o homicídio do Lobos pensando que podia incriminá-la, vingar-se por tramar-lhe a carreira, por se ter apaixonado por outro.
Ve eğer bir şeye çarpacaksa birine çarpmaktansa bir şeye çarpmayı seçecektir ama asıl yapmak istediği hiçbir şeye çarpmamak.
E, se tiver de bater em algo, preferiria bater em algo a bater em alguém, mas o que realmente quer fazer é não bater em nada nem em ninguém.
Korkutucu dövmesi olacak birine benzemiyordu.
Ele não parecia ser o tipo de homem que tivesse uma tatuagem assustadora.
Wow, sen- - kalp krizi geçirmiş birine göre çok yakışıklı duruyorsun?
Estás... Bonito demais para quem teve um enfarte?
Birine söylemeye çok utandım. Benden yaşca oldukça büyüktü ve çok çok tecrübeli.
Tive vergonha de contar, porque ela era bem mais velha que eu e muito, muito mais experiente.
Jane, Muskegon'ın ana sporlarından birine ilgi duyuyor. Karma dövüş sanatları.
Jane ganhou gosto por um dos principais desportos de Muskegon, artes marciais mistas.
İhanet etmesi için onlardan birine para verdiğinizden şüpheleniyoruz.
Suspeitamos que tenha pagado a um dos colegas deles para os trair.
Yani bu insanların herhangi birine benziyor olabilir.
Então pode parecer-se com algum deles?
Ryan Larson ya da Borns Tech'teki başka herhangi birine misket bombası tasarlama görevi vermiş olabilir mi?
Alguma vez ele autorizou o Ryan Larson ou qualquer outra pessoa da Borns Tech a desenhar ou fazer bombas de fragmentação?
Bayan Gold, Bay McBride size bu davayla ilgili herhangi birine şantaj yapmanızı söyledi mi?
Miss Gold, o Sr. McBride pediu-lhe para chantagear alguém envolvido neste caso?
Askerlerimi toplayacağım. Başka birine zarar vermeden önce bu devi avlayacağız.
Vou reunir os meus soldados e vamos caçar esse Ogre antes que faça mal a mais alguém.
Bassett anlaşmasının sonlanmasıyla, genişlemeye ihtiyaç duyuldu genişlemeyle birlikte işleri günlük idare edecek birine ihtiyaç vardı.
Fechado o acordo com os Bassett, houve a necessidade de expansão. E a expansão trouxe a necessidade de alguém que gerisse o dia a dia.
Neyse ki bizden birine değil de sadece kendine zarar verdi.
Felizmente, só se matou a ela própria sem levar nenhum de nós com ela.
Sen her neysen... birine söylemenin başka yolları var mı?
Há outra forma de... Sabermos se alguém é... o que tu és?
Askerliğini Kandahar'da yapmış birine göre hiç fena değil.
Nada mau para um gajo que fez as excursões em Kandahar.
Herkesin birine ihtiyacı vardır.
Toda a gente precisa de alguém.
Birine daha sahip olmalarına izin veremem.
Não vou deixar que tenham outro.
Birine daha sahip olmalarına izin veremem.
Não permitirei que tenham outro.
Her birine polis göndersek şansımız yaver gidebilir ve ikinci motorunu seçerken Bay Farris'i yakalayabiliriz.
Se pusermos agentes em todas, podemos ter sorte e apanhar Mr. Farris quando for buscar a segunda moto.
Bu yollardan herhangi birine sapmış olabilirler.
Eles podem ter utilizado qualquer uma destas estradas.
Süvari pantolonuna daha rahat uyan birine.
Alguém que fosse mais adequado.
Başka birine sor.
Pergunte a outro.
Güçlü birine benziyorsun. - Adın ne?
Tens fibra.
Ryan Larson ya da Borns Tech'te çalışan başka birine misket bombası dizayn ya da test etmesi tavsiyesinde bulundunuz ya da talimatını verdiniz mi?
- Isso não foi o que ele disse na reprodução no circuito fechado de televisão que eu vi, mas se ele disse mesmo isso em algum outro local, eu diria que ele estava enganado. Você aconselhou ou instruiu o Ryan Larson ou qualquer outra pessoa da Borns Tech a desenhar ou testar bombas de fragmentação?
bunlardan birine sahip olcağımı bilseydim kendimi daha önceden kötürüm bırakırdım anladım ait olduğun yerde seni tekrar görmek güzel kurbanınz zengin olmasından bahsediyodun yalnızca araba tamircisindeki sekreterin tanıklığına bakarak bu sonuca varmakta emdişeliyim sahici?
Se soubesse que ia ter direito a uma, já me tinha aleijado há meses atrás. Eu... entendo. É muito bom vê-lo de volta ao lugar onde pertence.
birini 32
birinci gün 16
birinci 55
birinci katta 19
birincisi 390
birinci kat 30
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
birini arıyorum 33
birini bekliyorum 30
birinci gün 16
birinci 55
birinci katta 19
birincisi 390
birinci kat 30
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
birini arıyorum 33
birini bekliyorum 30