Bitmiş tradutor Português
3,392 parallel translation
- Bayan Crawley aradı. Bitmiş.
Era Mrs. Crawley.
Pili bitmiş olsa gerek.
- As baterias devem estar gastas.
Bu durumda alışverişimiz bitmiş oluyor Dr. Goran.
Então, acho que a nossa transacção acabou, Dr. Goran.
Hayalet kupaları bitmiş.
Ficaram sem canecas fantasma.
Bu taraftan yürürken burada saldırıya uğramış, bu tarafa sürüklenmiş... -... ve işi bitmiş. - Katilin üstü başı kan olmuştur.
Deve ter vindo por aqui, foi atacado aqui, arrastado para aqui, e acabaram com ele aqui.
İşim 5'ten çok önce bitmiş olacak.
- Vou acabar antes de 17h.
Dedemin motoru bitmiş sanıyordum.
O avô ainda consegue?
Bir hademeden duydum naneleri bitmiş.
Ouvi um empregado dizer que acabou a hortelã.
Biri daha bitmiş oldu. Ne yapıyorsun sen?
Mas depois de passar o dia a tentar vestir 40 crianças, posso assegurar-lhe que uma secção de roupa de criança pronta a vestir seria divinal para os seus cuidadores e uma mina de ouro para si.
Hesaplarıma göre, Reno'ya kadar yakıtı bitmiş olacak.
Pelos meus cálculos, ficarão sem combustível em Reno.
Ölen kocanızdan kalan sigorta parası bitmiş.
O dinheiro do seguro do seu último marido, acabou há tempos.
Kutup Ayısı'nın ilk yazı bitmiş olabilir.. .. ama bu karada sıkışıp kalmış durumda.
O primeiro verão sozinho do Urso do Gelo devia ter acabado, mas ele está preso em terra, num limbo.
İşi bitmiş "Takılmak" istiyor.
Saiu do trabalho e quer "ver-me".
Gece Mürekkebi bitmiş.
Eles estão sem Tinta da Meia-Noite.
Ama daha her şey bitmiş değil.
Ainda assim, nem tudo está perdido.
Bu ne zaman bitmiş olur?
Quando é que isso está pronto?
Mahkeme onu suçlu bulsa dahi yine her şey bitmiş sayılmaz.
Quando o tribunal o dá como culpado, não é o fim de tudo.
Cevizin bitmiş.
- Não há nozes.
- Benzinleri mi bitmiş?
- O que se passa?
Dinle bunun sadece bitmiş bir pil olduğuna inanmak için her türlü nedenimiz var.
Sim, senhor. Acreditamos de verdade que é a bateria.
Olamaz, suyumuz bitmiş.
Não, acabou-se a água.
Bu olay sana bitmiş gibi mi geliyor?
Isto parece o fim de alguma coisa para ti?
Kaplumbağa bitmiş.
Não havia.
Tam olarak bitmiş değil. Safkan atların her satışta kayıtlarını almak önemlidir. Değerleri ve önceki sahipleri gibi.
Registos de raça contém todas as informações, como preços e antigos donos.
İş bitmiş, para yok.
Boom. Acabou o emprego, sem dinheiro.
Görünüşe göre ikiniz uzun ve bitmiş aşkınızın nostaljisini yaşamışsınız.
Parece que vocês sentem falta de amores perdidos.
Şükran Günü bitmiş olabilir, ama en sevdiğimiz Yukarı Doğu Yakalıların hala bir şeyler pişirdiğini duydum.
O Dia de Acção de Graças pode ter acabado, mas soube que os nossos favoritos do Upper East Side ainda estão a cozinhar alguma coisa.
Bitmiş değil.
Não vai.
Bana dediler ki ; heyecanım bitmiş.
Disseram-me que estava fora da competição.
Bu konuşma bitmiş değil.
Esta conversa ainda não acabou.
Sonra işim bitmiş olacak.
E então, terei terminado.
İşsizlik sigortası geçen ay bitmiş. Kirasını da iki aydır ödemiyormuş.
O seguro de desemprego acabou no mês passado, o carro dele foi retomado, tem dois meses atrasados de aluguer.
- Serumunuz beklediğimden erken bitmiş.
- O seu soro já está vazio.
Rüya evim bitmiş.
A casa dos meus sonhos está pronta!
10.000 metre oksijen fiili olarak bitmiş, sıcaklık - 34.
A 9.144 metros, quase sem oxigénio, a temperatura é quase 34 graus abaixo de zero.
Masamın üzerindeki yarısı bitmiş müsvedde ile boğuştum.
Debatendo-me com o meu livro inacabado.
Savaş da bitmiş olur.
E a guerra está acabada.
Diyelim savaş bitmiş, ve ben de artık savaş güçlerimi kullanarak mahkeme kararlarını hiçe sayamıyorum. Doğrusu kimi zaman içimden geçmiştir.
Digamos que é depois da guerra, e eu já não posso mais usar os meus poderes de guerra para ignorar as decisões dos tribunais, como eu por vezes achava que tinha que fazer.
- Ben ona tam bitmiş derim! Onlar tetikçiye bakıyorlar hedefe değil.
Eles estão à procura do atirador não do alvo.
Fıstığınız bitmiş diye duydum.
Ouvi dizer que não tinham isto.
Günbatımı ya da bitmiş olacak daha önce dağlara çıkmalı gel.
Vamos, temos de chegar à montanha antes do pôr-do-sol do dia de Durin.
Sen orada olduğunda ben, sana söylüyorum bitmiş olsun Sen söyledin.
Só que eu imagino que existam várias iguais. Não existe nenhuma igual à Arkenstone.
- Galiba Oklahoma'da adam asacak ipleri bitmiş.
Devem ter esgotado as cordas de enforcar no Oklahoma.
Görünüşe göre şans tılsımlarınız bitmiş.
Parece que tua sorte acabou.
Şeker bitmiş.
Não tenho açúcar.
Maç bitmiş gibi görünüyordu.
Parece que o jogo está decidido.
Dansla sonları kötü bitmiş.
Teve uma paragem forçada, para o bom atleta que era.
Bir insan 60 yaşına gelince bir anda hayatı bitmiş oluyor... işinden kovuluyor.
Um homem faz 60 anos e de repente já não presta e é despedido.
Sen yaşlı bir insansın. Senin işin bitmiş.
És um velho, estás acabado.
Dövüş burada bitmiş olabilir!
O combate pode ter acabado!
Hmm... Heparin'in bitmiş.
Não tens heparina.