Bolivya tradutor Português
307 parallel translation
Az önce beni Bolivya büyükelçisi ilan etti.
Nomeou-me embaixador para a Bolívia!
Ekvator, Peru, Bolivya...
Equador, Peru, Bolívia...
Bolivya'daki kalay madenleri nasıl olur?
E que tal as minas na Bolívia?
- Bolivya'daki madenlerimiz gayet uygun. - Tabii.
- As minas da Bolívia parecem ideais.
Bolivya'da bir kalay madeninde çalışıyor.
Está a trabalhar na Bolívia, em minas de estanho.
Proje iptal oldu ve Bolivya'da adama ihtiyacım vardı.
O projecto não vingou e eu tinha uma vaga.
O çocuğu Bolivya'dan geri getireceğim.
Eu mando vir o rapaz da Bolívia.
- Bolivya.
- Bolívia.
- Bolivya nedir?
- O que é a Bolívia?
- Bolivya bir ülkedir, salak.
- Bolívia. É um país, estúpido.
Öyleyse Bolivya dediğimde, Kaliforniya'yı düşün.
Então, se eu disser Bolívia, imagina que é Califórnia.
Kid, bir dahaki sefere, Bolivya gibi bir yere gidelim dediğimde, gidelim.
Kid, da próxima vez que eu disser vamos para a Bolívia, vamos mesmo.
Bolivya denen yer her neredeyse, oraya gideceğiz.
Onde quer que seja a Bolívia, é para lá que nós vamos.
Bolivya'da paranın karşılığını daha iyi alıyorsun.
Na Bolívia o dinheiro rende mais. Eu averiguei isso.
Bütün Bolivya böyle olamaz.
A Bolívia não pode ser toda assim.
Belki burası, Bolivya'nın Atlantic City'sidir.
Pode ser a Atlantic City, New Jersey, de toda a Bolívia.
Bolivya hakkında, senin Atlantic City hakkında bildiklerinden daha çok biliyorum.
Sei mais da Bolívia do que tu sabes sobre Atlantic City, posso assegurar-te disso.
Bolivya'ymış.
Bolívia.
Bolivya'da, çalışmak için daha berbat bir yer seçemezdiniz.
Não podiam ter escolhido um sítio mais remoto em toda a Bolívia, asseguro-vos.
Bazıları onlara Bolivya haydutu diyorlar...
Uns dizem que são os bandidos bolivianos e...
Bolivya kurallarına alışın.
Têm de se habituar aos modos bolivianos.
On sene Bolivya'da yaşayınca böyle oluyor.
É o que acontece quando se vive dez anos sozinho na Bolívia.
Savaşan Bolivya'dan, Ronald Rodgers kavanoz raporu verecek.
Da conflituosa Bolívia, Ronald Rodgers fala-nos dos frascos deles.
Burası La Paz, Bolivya.
Estamos em La Paz, na Bolívia.
Sonra Bolivya'dan kavanozları anlatan bir adam gördük sonra yine çizgi film vardı sonra bir adam şimdiye kadar programda olanları anlattı ve bir çekiç gelip başına vurdu.
Depois, veio um homem falar-nos de frascos de conserva da Bolívia, vieram mais desenhos animados e apareceu um homem contando o que já acontecera no programa e levou uma martelada gigante na cabeça.
Anne-babaya ihtiyacı olan, çıplak ayaklı, Bolivya'lı çocuklara benziyorsun.
Pareces um daqueles miúdos bolivianos à procura de uma família de acolhimento.
Muhtemelen Bolivya'ya.
Provavelmente para a Bolívia.
- Bolivya çok güzel. Seveceksiniz.
- A Bolívia é linda, irá gostar.
Bana söylesene Bolivya'da o kadar donanma mühendisi ne yapıyor?
Sherlock, diga-me uma coisa. O que faz um engenheiro naval na Bolívia, um dos dois países sem litoral na América Latina?
Bolivya. Evet, Babcock bir dahaki sefer oraya gideceğini söylemişti.
Bolívia, é para lá que Babock disse que ia, não é?
Bolivya'daki hükümetin uyuşturucu sanayimden... para desteği aldığını duydum.
Ouvi falar do apoio financeiro que o seu governo recebe... da indústria da droga na Bolívia.
Kendisi, ülkem Bolivya'da Savunma Bakanıdır.
É o Ministro da Defesa da Bolívia, o meu país.
Eğer Cucombre güya Bolivya Savunma Bakanlysa... İsviçre'de ne işi var?
Se é, supostamente, o Ministro da Defesa boliviano, porque está a viver na Suíça?
Peki Bolivya'daki şu esrarengiz durum neymiş?
Qual é o grande mistério da situação boliviana?
Farklı şirketler altında, kahve çekirdeğinin fiyatı kontrolümde. Venezüella, Brezilya, Bolivya, Jamaika ve Gabon'da.
Sob nomes de empresas diferentes, controlo o preço dos grãos de café na Venezuela, Brasil, Bolívia, Jamaica e na República do Gabão.
Bütün Bolivya ordusu, küçük kulübenin önünde dizilmiş gibidir.
E têm o Exército Boliviano inteiro à frente duma cabaninha.
Yaklaşık 600 Paund Bolivya Malı Miami Metro Dade polis mülkiyet deposundaki takastastan Aldığımız
E que tal 270 quilos de pó nasal boliviano, uma cortesia do armazém da polícia metropolitana de Miami?
Bolivya'ya gidecek olsak bile seninle gezmeyi seviyorum.
Queria viajar com você. Pode ser até pra Bolívia.
İsmim El Ciclón Bolivya'lıyım.
Sou "O Ciclone", da Bolívia.
- Bolivya, orada!
- Na Bolívia.
- Bolivya mı?
- Na Bolívia?
Peki Bolivya'da olduğuna nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
O que o leva a pensar isso?
Biraz İngiliz parası vardı, bana borcunu oradan ödedi,... ama paranın geri kalanının Bolivya parası olduğu gözümden kaçmadı.
Tinha algumas notas inglesas, com as quais me pagou, mas reparei que a maioria das outras notas era boliviana.
Bolivya parası olduğunu nereden biliyordunuz?
Como é que sabe que eram bolivianas?
Üstlerinde Bolivya yazıyordu, değil mi?
Todas elas tinham a palavra Bolívia.
Bugün Bolivya'ya giden gemi yok.
- Não há nada para a Bolívia hoje.
Bolivya'nın çevresinde deniz yoktur, Hastings.
- A Bolívia é um país sem mar.
Evet ama Karakas, Bolivya'da değil, değil mi?
Sim, mas Caracas não é na Bolívia, pois não?
Memurun paranın üstünde gördüğü Bolivya değildi.
O que o funcionário da estação viu na nota não era Bolívia.
Bir daha Bolivya gibi bir yere gidelim dersem, Bolivya gibi bir yere gidelim!
Da próxima que eu disser que vamos para a Bolívia, é para lá que vamos!
COCHABAMBA, BOLİVYA
COCHABAMBA, bolivia COCHABAMBA, bolivia