Brandt tradutor Português
533 parallel translation
- İyi akşamlar bay Brandt.
Boa tarde, Sr Brandt.
Bir dolar koyuyorum, Brandt yine kazanır.
Um dólar diz que Brandt ganha de novo.
Kelime neydi bay Brandt?
Qual era a palavra, Mr Brand?
Afedersiniz. Bay Brandt?
Desculpe-me, Mr Brand.
Burada biraz bekler misiniz lütfen bay Brandt?
Agora, podia esperar aqui, Mr Brandt?
Oliver Brandt mi, efendim?
Oliver Brandt, senhor?
Brandt ve Hastings.
Brandt e Hastings.
Bana şunu mu söylüyorsunuz bay Brandt bu çok zeki insanlar hâlâ trenlerle oynamaktan mı hoşlanıyor.
Quer dizer-me Mr Brandt, que estas pessoas tão inteligentes ainda brincam com comboios?
Sorduğunuz bilmeceyi düşüneceğim bay Brandt.
Vou pensar sobre esse puzzle, Mr Brandt.
Bay Brandt'in ofisini nerede bulabileceğimi söyleyebilir misiniz acaba?
Gostava que me dissesse onde posso encontrar o escritório de Mr Brandt.
Bay Brandt'in sekreteri size yardımcı olacaktır.
A secretária dele ensina-lhe.
Afedersiniz, bay Brandt'in sekreterini arıyordum.
Desculpe-me, estou procurando o secretário de Mr Brandt.
Sadece bay Brandt'i bekliyordum.
Procuro mesmo Mr Brandt.
Bay Brandt'in sekreterini bekliyordum.
Estou à espera do secretário de Mr Brandy.
Bugün itibariyle, bay Brandt'in sekreteri benim.
Como sempre, sou o secretário de Mr Brandt.
Ben bay Brandt'i arıyordum.
Estou procurando, Mr Brandt.
Bay Brandt yemeğe erken çıktı.
Mr Brandt comeu cedo o almoço.
Az önce içeride karşılaştığım şu adam, George bay Brandt için çalışıyormuş.
Este amigo, George, o único que encontrei lá, costumava trabalhar para Mr Brandt.
"Yeğenime, bay Brandt'ten daha iyi kim nasihat verebilir ki?"
"Quem me pode dar melhor conselho para o meu sobrinho do que Mr Brandt?"
Bay Brandt, çok teşekkür ederim.
Mr Brandt, obrigadíssimo.
Bay Brandt.
Mr Brandt.
Çok geç oluyor efendim.
Oh. Está-se fazendo tarde, Mrs Brandt.
Size yardımı dokunacaksa efendim bay Brandt'in hisse senetleri yüzünden çok para kaybettiğini biliyorum.
Se é de alguma ajuda para si, sei que Mr Brandt perdeu grandes quantias em algumas transações.
Yani bay Brandt'in paraya ihtiyacı vardı.
Logo Mr Brandt precisava dinheiro.
Bayan Brandt'le karşılaştınız mı hiç?
Encontrou Mrs Brandt?
Brandt'in ofisinde bazı dosyaları yerine yerleştiriyordu.
Lá estava ele substituindo alguns ficheiros no escritório de Brandt.
Brandt'in şahsen ilgilendiği gizli hesaplar.
Contas confidenciais que Brandt manejava pessoalmente.
Bu olduğu sırada siz bay Brandt'in sekreteriydiniz, değil mi?
Isso foi quando você era ainda secretário de Mr Brandt, certo?
Ancak Brandt bazı şahsi hesaplarla kendisi ilgilenmekten hoşlanırdı.
Mas Brandt gosta de manobrar sòzinho algumas das suas contas.
Brandt, müşterilerinin hesaplarından para sızdırıyordu.
Brandt tem estado desviando fundos das contas dos seus clientes.
Günaydın bay Brandt.
Bom dia, Mr Brandt.
- Bay Brandt.
Mr Brandt.
Oliver Brandt.
Oliver Brandt. +
Bay Brandt, ben çavuş Kline.
Mr Brandt, é o sargento Kline.
Siz misiniz bay Brandt?
É o Mr Brandt?
Yukarı gelin bay Brandt.
Venha cá, Mr Brandt.
Bay Brandt, şimdi benim size bir bilmecem var.
Mr Brandt, agora tenho eu um puzzle para si.
Evet bayan Brandt.
Sim, Mr Brandt.
Beni eve bıraktığın için teşekkürler.
Obrigada por me trazeres a casa. - Agora isto é realmente enfadonho, Brandt.
Biraz meyveli turta alabilirdim, Brandt, henüz buradayken... iki saat
Linda, tipicamente francesa e muito... Bem, não seria mau, Brandt, mas estamos aqui vai para duas horas.
- Brandt. - Christian, seni yeniden görmek ne güzel!
- Christian, como é maravilhoso vê-lo novamente.
Seni gördüğüme sevindim, Brandt.
É bom vê-lo, Brandt. - Oh não.
Dinle, bak - neyin var senin, Brandt ile ne kadar yakındınız?
O que está a fazer tão próximo da frente, Brandt? O que... hum? Você conhece-me.
Bu çok hoş olurdu, Brandt, ama sanırım rapor yazmalıyım.
Isso seria muito agradável, Brandt, mas penso que tenho que me apresentar. Apresente-se de manhã.
Geciktik, Brandt.
Estamos atrasados, Brandt.
- Şimdi bu gerçekten sıkıcı, Brandt. - Böyle sabırsız olma, Christian.
- Não sejas tão impaciente, Christian.
Christian!
- Brandt.
Bu yüzden iki gündür burada bekliyorum.
- Escute, o que vai fazer você em Paris, Brandt?
- Dinle, Paris'te ne yapıyorsun Brandt?
- O meu quartel-general é lá.
- Brandt, Françoise'yi hiç görüyor musun?
- É claro.
- Bir aydan daha fazladır birlikteler. Brandt, Françoise ve benimle akşam yemeğe ne dersin?
Brandt, você gostaria de jantar com a Françoise e comigo hoje à noite?