Brantley tradutor Português
67 parallel translation
Bu güzel, toprağın ayaklarımızın altından kaymadığı ve yağmur olasılığı çok az olan kış gününde, yarışmacılar sahaya çıkarken, aramıza hoş geldiniz.
Boa tarde, e bem-vindos a Brantley Park... exactamente quando os competidores correm para o relvado... nesta magnífica tarde de inverno, com um tempo estável... e muito poucos sinais de chuva.
Merhaba, ben, Kansas'tan Brantley Foster.
Olá, sou o Brantley Foster do Kansas.
Seni seviyorum, Brantley ".
Gosto muito de ti.
- Brantley Foster.
- Brantley Foster.
- Brantley Foster sizi görmek istiyor.
- Brantley Foster para lhe falar.
Brantley Foster diye birini tanımıyorum.
Não conheço nenhum Brantley Foster.
Bizim için ne yapabilirsin, Brantley?
O que é que podes fazer aqui, Brantley?
Brantley, ha?
Brantley?
Adı Brantley'miş.
Chama-se Brantley.
- Brantley.
- Brantley.
Brantley.
Brantley.
Bak, Brantley, Pemrose şirketinde ne aradığını bilmiyorum... ama ne istememen gerektiğini sana söyleyeyim.
Bom, Brantley, Não sei o que quer da Pemrose Corporation... mas digo-lhe o que você não deve querer.
Peki, Brantley, formumu niçin koruduğumu biliyor musun?
Brantley, sabe por que me mantenho em forma?
Brantley, sevgilim, telepatiyle beni çağırdığını duydum... ben medyumum... onun için hemen buraya koştum.
Brantley, querido, chamaste-me telepaticamente... Sou muito psíquica... portanto, claro que vim a correr.
Brantley, sen bir delikanlısın.
Brantley, és um jovem.
Evet, elbisen çok güzel, Brantley.
É, um lindo fato, Brantley.
Merak etme, Brantley.
Não te preocupes, Brantley.
- Seni affediyorum, Brantley.
- Eu perdoo-te, Brantley.
Zırıldanma, Brantley.
Não te lamentes, Brantley.
O halde Brantley'le yemek yiyip daha iyi tanışmamıza itirazın yok mu?
Então não te importas que leve o Brantley para nos conhecermos melhor?
Niçin Brantley'i de bu hafta sonu partiye davet etmiyorsun?
Porque não levamos o Brantley lá para casa no fim de semana, para a festa?
Ama uyuyorsun, Brantley.
Vais-te adaptar, Brantley.
- Ha, evet, Brantley.
- Chamei, sim, Brantley.
Terlemeyi seviyorsun, değil mi, Brantley?
Gostas de transpirar, não gostas, Brantley?
Bizim gibi adamlar tek bir kadına bağlı kalamazlar, Brantley.
Homens como nós não podem ficar ligados a uma mulher só, Brantley.
Senin hızla yükseleceğini düşünüyorum, Brantley.
Tenho-te debaixo de olho para um rápido progresso, Brantley.
Brantley, sevgilim, gelmeyeceksin diye korkuyordum.
Brantley, querido, receava que não viesses.
Brantley Whitfield...
Brantley Whitfield...
Beni hep şaşırtıyorsun, Brantley.
Estás sempre a surpreender-me, Brantley.
Gözlerin çok keskin, Brantley.
Bem visto, Brantley.
Bana güven, Brantley.
Confia em mim, Brantley.
Brantley, Whitfield'in burada olduğunu biliyor muydun?
Brantley, sabias que o Whitfield está cá?
Christy'nin yatağında ne işin var, Brantley?
Brantley, o que fazes na cama da Christy?
- Brantley de kim?
- Quem é o Brantley?
Brantley, çalınan notlarını az önce senin çantanda bulan adam.
O Brantley é o tipo que encontrou os seus papeis na tua bolsa.
- O, Brantley.
- É o Brantley.
- Brantley'le mi yattın?
- Foste para a cama com o Brantley?
- Bu, Brantley Foster.
- Este é o Brantley Foster.
Brantley, Whitfield mi?
O Brantley é o Whitfield?
Brantley, Whitfield'dir.
O Brantley é o Whitfield.
Whitfield de Brantley'dir.
O Whitfield é o Brantley.
- Brantley, niye öyle üzgünsün?
- Brantley, por que estás tão triste?
Çünkü Brantley bu sabah bazı düzenlemeler yaparak... senin Davenport Enterprises şirketinin hisselerinin... yüzde beşini satın aldı.
Ele não pode, Don. Sabe, aqui o Brantley tratou de... comprar cinco por cento das acções... da sua companhia, a Davenport Enterprises, esta manhã.
Brantley ile arkadaşlığımız çok eskilere dayanır... ve şirketin yönetilmesine ilişkin harika fikirlerini bana anlatınca... bu işi başarabilecek adamın o olduğu kanaatine vardım.
Eu e o Brantley somos bons velhos amigos... e quando me contou as suas maravilhosas ideias para dirigir a companhia... percebi que ele era o homem certo para o fazer.
Başlangıçta Brantley'e karşı... belli bir yakınlık duyduğumu kabul ediyorum. Ama bana her zaman söylediğin gibi, Howard... aşk aşktır... iş de iştir.
Admito que me senti... atraída pelo Brantley no início... mas como sempre me disseste, Howard... amor é amor... mas negócios são negócios.
Lütfen toplantıyı yönetir misin, Brantley?
Presides agora à reunião, Brantley?
Geldiğiniz için teşekkürler.
Phil Brantley. Agradeço a vossa vinda. Agente Hotchner.
Brantley'le arkaya bakacağım.
Fico com as traseiras com o Brantley.
Bu da Teğmen Brantley.
Este é o Tenente Brantley.
Tünaydın, Brantley Park'a hoş geldiniz.
O Idiota da Alta-Sociedade do Ano
Phil Brantley.
Olá.