English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Britanya

Britanya tradutor Português

984 parallel translation
Deniz yolculuğu yapan herkese Britanya'nın deniz gücünü oluşturarak güvence sağlayan ve subaylarla tayfalar arasında karşılıklı saygıya dayalı disiplin anlayışını yerleştiren bu isyanın önemi büyüktür.
Mas este motim, famoso na história e lenda ajudou a criar uma nova disciplina, com base no respeito mútuo entre oficiais e homens, pela qual o poder britânico é mantido...
Büyük Britanya Kralı III. George'un selamlarıyla.
Com os cumprimentos do Rei Jorge III da Grä-Bretanha.
Mahkememiz, aleyhinizdeki deliller ve savunmanız ışığında Büyük Britanya ve İrlanda amiralliğinin atayacağı kişi tarafından belirlenecek zamanda ve Majestelerinin bir savaş gemisinde, sizi asılarak ölüme mahkum etmiştir.
Tendo ouvido o testemunho contra si e a sua própria defesa condenamo-Io a sofrer a morte por enforcamento a bordo de um dos navios de guerra e na altura que os comissários do gabinete do Almirante da Grä-Bretanha e Irlanda assinalarem.
Britanya ordusunda bir subay mı?
É do exército. - É oficial.
Bizi Bermuda'ya götürür mü dersin, yani Britanya topraklarına?
Acha que ele nos levava a território britânico?
Fransız veya İngiliz olsun, Büyük Britanya'daki en iyi mekanikçi.
Como está cabo? É o melhor mecânico da Grã-Bretanha. Francês ou inglês.
Britanya kültürünün yozlaşmasına mihmandarlık ediyorum.
Divulgo a depravação cultural britânica. Veja bem isto.
Marslılar, Britanya Adalarının stratejik öneminin farkındaydılar.
Os marcianos sabiam da importância estratégica das llhas Britânicas.
Marslılar Londra'ya doğru ilerlerken, Britanya Hükümeti toplantısını sürdürdü... ve elde ettikleri bilgileri düzenleyip... New York'taki Birleşmiş Milletler'e aktardı. Birleşmiş Milletler'de bu bilgileri... saldırıya uğramamış tek stratejik yer olan Washington'a aktardı..
Enquanto os marcianos avançavam sobre Londres, o governo estava reunido, coordenando toda a informação que conseguiam recolher, transmitindo-a à ONU em Nova lorque e daí para Washington, o único ponto estratégico que não fora atacado.
Bir süredir Gloucester'da gözü olan ve olup biteni takip eden üvey oğlum Richmond Kontu'nun yanına sığının. Britanya'da ikâmet ediyor.
Na Bretanha vive meu enteado, o conde de Richmond, quem, ciumento, observa as ações ilegítimas do ambicioso Gloucester.
Bu bölge Britanya yargı alanında değil.
Esta área não está sob a jurisdição Britânica.
Majesteleri, bu Ekselansları Sör John Hay Büyük Britanya Birleşik Krallığı'nın saygıdeğer temsilcisi.
Vossa Majestade, apresento Sua Excelência, Sir John Hay mui honrado representante do Reino Unido da Grã-Bretanha.
- Britanya'ya.
- Bretanha.
Britanya'daki borçlarını ödeyip Arles'e gidebilmesi için.
Suficiente para pagar as dívidas na Bretanha e ir até Arles.
Britanya'da yaptığın şeyleri görmek için can atıyorum.
Mal posso esperar que ver as coisas que fizeste na Bretanha.
- Paul bana Britanya resimlerini göster.
- Paul mostras-me os quadros da Bretanha?
- Britanya'da.
- Na Bretanha.
Madde 8 : Büyük Britanya'daki şişeleme fabrikaları elden geçsin.
" Item8 : para as f ábricas daPepsi naFrança e na Grã-Bretanha.
Britanya gemisi, elbette.
Navio britânico, é claro.
Ve siz saygıdeğer Britanya İmparatorluğu tarafından Türklerden satın alındı.
Comprada à Turquia pelo lmpério Britânico.
Bilirsiniz, Britanya tarihi boyunca böyle durumlarda sıradışı yetenek sergilemiştir.
Deve entender que nós Britânicos mostramos na nossa história... um talento incrível para encargos complicados.
Filistin Britanya mandası altında ve konu Birleşmiş Milletler'de görüşülüyor. Bu da bizi bölgede barışı korumaktan sorumlu tutuyor.
A Palestina é um mandato britânico imposto a nós... pela Liga das Nações... o que nos torna responsáveis pela paz nessa região.
I.Dünya Savaşı'nda, Britanya'nın Yahudi desteğine ihtiyacı vardı ve kabul etti.
Durante a 1ª Guerra Mundial, os britânicos precisaram do apoio dos judeus... do mundo inteiro.
Bütün Britanya askerleri ve subayları içinde geçerli.
Isso vale para todo oficial e soldado britânico que conheço.
Washington'daki Britanya Elçiliği adeta ablukaya alındı.
A embaixada Britânica em Washington foi cercada por manifestantes.
Ama 600 kişiyle Britanya İmparatorluğu'na karşı savaşamazsın.
Não pode combater o Império Britânico com 600 pessoas.
Filistin'deki Britanya Komiserliği.
O alto comissário britânico da Palestina.
Tehlike Britanya değil, Araplar tüm köyü kılıçtan geçirir.
Os árabes podem massacrar a aldeia.
Bak adı da Büyük Britanya görüyor musun?
Olha, chama-se Grã-Bretanha.
- Britanya.
- Da Bretanha.
Gerçekten Britanya subayı mısın?
És mesmo oficial inglês?
Britanya'dan mı geldin?
De Inglaterra?
Kimsin ve kimle çalışıyorsun bilemem ama Britanya subayısın.
Seja onde ou com quem for que esteja é um oficial britânico e isto é uma ordem :
Kanal Britanya için kritik, biliyorum.
Sei que o Canal é essencial para os interesses ingleses.
Britanya ve Arap çıkarları aynı.
Os interesses árabes e ingleses são exactamente os mesmos.
Büyük Britanya sizinkinden çok daha küçük bir ülke.
A Grã-Bretanha é um país pequeno, bem mais pequeno do que o vosso.
Dönerseniz, Arap isyanı, Britanya ordusunun küçük bir parçası olur.
Recue para Yenbo, e os rebeldes árabes serão um batalhão inglês.
- Burası Britanya subayları için.
- Isto é o bar dos oficiais ingleses! - Não faz mal.
Şüphesiz, Binbaşı Lawrence rapor verecek. Halkımı, halkımın ne kadar zayıf olduğunu ve onu Britanya'nın çıkarlarına uydurmak gerektiğini anlatacak.
O major Lawrence tem, certamente, coisas interessantes para contar sobre o meu povo, a fraqueza dele e a necessidade de manter essa fraqueza no interesse da Inglaterra.
Hatırlayın, başta bir Britanya subayı vardı.
Conduzida, permita-me que recorde, por um oficial britânico.
Evet. Bir Britanya su tesisinin üstünde Arap bayrağı olacak.
Então parece-me que vamos ter uma estação hidráulica inglesa...
- O, Britanya muharebesinden sağ çıktı!
- Esteve na Batalha da Inglaterra, como tu!
Hayır, Britanya'yı severim. Güneyden nefret ederim.
Não, adoro a Bretanha, e detesto o Midi.
Çin ve Britanya aslanları, barış sonsuza kadar yaşasın.
Que o Leão da China e o Leão da Grã-Bretanha vivam em paz para sempre.
Kendisi yabancılar şubesinin başkanıdır. Bizim açımızdan, Büyük Britanya Çin'le iyi ilişkilerin devamından başka bir şey istemiyor.
Pela nossa parte, Vossa Majestade, a Grã-Bretanha quer apenas a continuidade das relacões amigáveis com a China.
Büyük Britanya kalmaya karar verdi.
A Grã-Bretanha votou a favor de ficarmos.
Belki de Britanya'nın Pekin'de tek dış güç olarak kalmasının bazı nedenleri vardır.
Talvez haja uma razão para que os britânicos gostassem de ficar aqui, sozinhos. A única potência estrangeira, em Pequim.
- Dur. Büyük Britanya'yı tanıyorlar.
Agora vai falar em britânico.
1066 yılında Fatih William kendine ait Norman ordusu ile Fransayı geçip... Hastings Savaşı'nda Sakson Britanyalıları yendi ve Britanya'yı fethetti.
No ano de 1066, William, o conquistador... cruzou a França com seu exército da Normandia... e conquistou os saxônios da Bretanha na Batalha de Hastings.
Britanya topraklarında bulunduğumuzdan İngilizce konuşmamız nasıl olur?
Estamos em território inglês.
Britanya Kadınları Haklarınız İçin Mücadele Edin!
MULHERES BRITÂNICAS LUTEM PELOS VOSSOS DIREITOS!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]