English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Bu benim kızım

Bu benim kızım tradutor Português

723 parallel translation
Bu benim kızım, Bayan Brown.
Esta é a minha filha, a sra. Brown. - Como está?
- Bu adamlara kim olduğumu söyle Teddy! - Bu benim kızım Alice.
Diz a estes homens quem eu sou!
O'Rourke. Bu benim kızım, Bayan Philadelphia.
Esta é a minha filha Menina Philadelphia.
- Bu benim kızım, Myrtle Mae.
E esta é a minha filha, Myrtle Mae.
Bu benim kızım Melanie, eğitiminden yeni döndü.
Esta é a minha filha Melanie, regressou agora da escola.
Ve bu benim kızım, fidanzata'm Ailemle tanıştırmak için buraya getirdiğim filintam
E essa é a menina, minha "fidanzata" que estou trazendo para minha casa para conhecer meus parentes.
Bu benim kızım.
Esta é a minha filha.
İşte, bu benim kızım.
- Linda menina.
- Bu benim kızım Abigail.
Esta é a minha filha Abigail.
İster inan ister inanma, bu benim kızım.
Vou buscar algo para beber. Acredites ou não, ela é minha filha.
Bu benim kızım Evgeniya.
Aqui tem a minha filha levguénia.
Bu benim kızım.
Esta é a minha filha, Candice.
Bu benim kızımın evi.
Esta casa é da minha filha.
Sıkıcı dostlarınıza karşı benim zırhım bu.
É o meu escudo contra os teus amigos chatos.
- Bu benim en küçük kızım, Diana.
- É a minha filha mais nova, Diana.
Benim kıskançlığımdı beni bu hale getiren böyle acımasız ve aksi yapan ve sanırım beni terketmekte haklıydın.
Foram os meus ciúmes que me puseram assim... duro e cruel como... Até que por fim tiveste de me deixar.
Bir kızım var, var dedimse, benim oldukça var. Bu kızım, ki dikkatinizi çekerim bana olan saygısına, bağlılığına, bana şunu verdi.
Tenho uma filha e enquanto me for submissa, por obediência, por deferência, veja, entregou-me isto.
Bu bisiklet benim kızımın.
Vamos!
Benim ve Lord Bracknell'in biricik kızımızın, büyük özenle yetiştirilmiş bu kızın tuvalette doğmuş biriyle evlenmesine ve bir bohça ile birliktelik kurmasına rıza göstermemizi beklemiyorsunuz herhalde!
Você apenas pode imaginar que eu e o Lord Bracknell... alguma vez sonharíamos em permitir que a nossa única filha... uma menina criada com o mais absoluto cuidado... casasse num vestiário... e formasse uma aliança com uma bolsa.
Bu sahip olduklarımı sizin Pers cübbelerinize karşı ortaya koyuyorum ki, artık nasıl giyileceğini de öğrenmem gerek "benim Makedon'um, karşısına çıkaracağınız herhangi bir Persliyi yener" iddiasına.
Aposto tudo contra uma de suas roupas persas... que agora terei de aprender a usar... Meu macedónio vence qualquer persa que combatê-lo.
Bu benim kız bulma tarzım değil.
Não é assim que tenciono arranjar uma rapariga!
Ben Firavun'un kızıyım ve bu da benim oğlum.
Eu sou a filha do Faraó, e este é o meu filho.
Ancak, Hayatımda büyük bir kişisel trajedi yaşadım. Bu benim daha önce yaşadığım yere dönmemi olanaksız kıldı.
Mas deu-se uma grande tragédia na minha vida que impossibilitou o regresso ao lugar onde morava.
Dışardaki her şeyi düşününce, ağaçları ve çiçekleri ve şu martıları, senin benim için değerini düşününce, Peter ve tanıdığımız insanların, Bay Kraler'le Miep'in, manavın, bizim için her gün hayatlarını tehlikeye atan herkesin içindeki iyiliği, bütün bu iyi şeyleri düşününce, artık korkmuyorum.
Quando penso em tudo que há lá fora... árvores e flores, aquelas gaivotas... quando penso no seu carinho, Peter... e na bondade das pessoas que conhecemos, Sr. Kraler e Miep... o verdureiro... todos arriscando a vida diariamente... quando penso nessas coisas boas, não sinto mais medo.
José'nin benim sürekli anahtarlarını kaybeden bir kız olduğumu düşünmesini istemedim. Bu yüzden tam 26 tane yaptırdım.
Não queria que o José pensasse que sou daquelas que perdem chaves, por isso mandei fazer 26.
Benim Norman baronlarım bundan dolayı kızıyor. Onlara göre, senin bu Sakson tarzın kendilerinin soyluluğu ile alay etme yöntemin.
Meus barões normandos acham que você zomba da nobreza deles.
Mamma, bu benim kız arkadaşım.
Mamma, está é minha namorada.
Şimdi bu benim iyi kızım mı?
Que boa menina.
- Kızılderili Çocuğa gelince, babası Cesur Kartal'dı ülkenin gördüğü en cesur savaşçılardan biri dahası o benim manevi oğlum ve bir yıldır hiçbir yerde bu kadar çok açıklama yapmadım.
E quanto ao índio... seu pai era Águia Valente... um dos guerreiros mais valentes que já montou um cavalo. E além disso, ele é meu filho adotivo... e eu não havia dado tantas explicações em muitos anos.
Perchik, bu benim en büyük kızım.
Perchik, esta é a minha filha mais velha. Bom Sabá.
Kızımı bir yana koyarsak, bu benim bebeğim.
Além da minha filha, a orquestra é como um bebé, para mim.
Fernando'nun, kızların ve benim bulunduğumuz, hayatta kalmaya çabaladığımız bu uzak noktada, hâlâ dua ediyorum.
Ainda rezo por isso, neste remoto lugar onde o Fernando, as raparigas e eu, tentamos sobreviver.
Bahsini kaybedeceksin Zeudi. Bu kız benim Berhame'm için eş olamaz.
Vai perder a aposta, Zuedi, a jovem de quem fala... é um urinol se comparada ao meu ramo de murta.
Bu, inanılmaz bir şey geçimini yalnızca babasının dolgun harçlığından sağlayan genç bir kızın 4 yıldan sonra hala, nefretten ıstırap duyması bu, işte benim yapacağım şey.
Esta coisa incrível de uma rapariga cujo pão depende da caridade do pai, que ainda sente ódio após 4 anos, isto é algo que farei.
Bu, inanılmaz bir şey, genç bir kızın okyanusun ötesine ayak basması, eski dünyadan yeni dünyaya geçmesi ve sevgilisinin yanına gitmesi, bu, işte benim başaracağım şey.
Que uma jovem tenha de atravessar o oceano, ir do velho para o novo mundo ao encontro do seu amado, isto é algo que farei.
Albert, bu kız benim en yakın arkadaşım.
Albert, esta senhora é a minha melhor amiga.
Bu benim yeni kız arkadaşım.
É a minha nova namorada.
Bu benim küçük kızım, Violet.
Isto é minha pequena menina, Violeta.
"Bu yüzden benim hızımı ışık hızına eklemeyin."
'Não somarás a tua velocidade à velocidade da luz.'
Bu kadın benim kızım değil.
Esta mulher não é minha filha.
Bak, bu benim adamım, bu da benim lokantam... ve siz ikiniz, kuru kuruya kızartılmış beyaz ekmeğinizi... dört tavuk kızartmanızı... Matt "Gitar" Murphy'nizi... alamadan şu kapıdan çıkıp gideceksiniz!
Este homem é meu, o restaurante é meu... e vocês os dois vão sair por aquela porta... sem o vosso pão branco torrado, seco... sem os vossos quatro frangos fritos... e sem o Matt "Viola" Murphy!
Bu benim kızım.
Ela é bonita.
Ve bu da benim üvey kızım Linda.
Esta é a minha enteada, Linda.
Korkarım bu insan vücudu benim için Kızıl Boğa'dan daha tehlikeli olmasından korkuyorum!
E tenho medo deste corpo humano mais do que tinha do Touro Vermelho. Medo!
Umalım da Bayan Meir ile benim başlattığımız bu barış girişimleri devam eder de İsrail ve Arap Dünyasının her kızı, kadını, erkeği tarafından büyük memnuniyetle karşılansın.
Esperemos, que o processo de paz... que iniciámos, a Sra. Meir e eu... continue, e floresça... e venha... a dar satisfação... a todas as raparigas, todas as mulheres, todos os homens, em Israel e no mundo Árabe.
Kızım benim için bu dünyadaki en değerli şey. Ve o eve asla tekrar gitmeyecek. Ona yasakladım.
A minha filha é a coisa mais importante no mundo para mim... e ela não irá voltar para aquela casa, eu proibu-a.
Annemin ve benim bu dünyada 15 yıl önce Afrikaya giden ve....... o günden beri gönderdiğimiz yılbaşı kartları ve fotoğraflara karşılık ondan tek bir haber bile alamadığımız amcam Ralph Smith dışında hiç akrabamız kalmamıştı.
Eu a minha mãe ficámos sozinhas no mundo. Com a excepção de um tio meu, Ralph Smith, que partiu para Âfrica há 15 anos. Nunca mais tivemos notícias dele, apesar dos cartões e das fotografias.
anlamsız o benim kızım bu seni ilgilendirmez.
Não é seu assunto.
Doğru, bu benim saygısızlığımı daha da artırırken sizin affınızı da iki kat merhametli kıIıyor.
Exato. O que torna a minha insolência mais insolente e o seu perdão duplamente bondoso.
Bu benim kız arkadaşım Nancy.
Esta é minha namorada, Nancy.
Buna hakkı olduğunu söyledi çünkü o benim babam, ben de onun kızıymışım ayrıca karnımı doyurup, evinde barınmamı sağlamış bu yüzden de ne isterse yapabilirmiş.
E disse-me que tinha direito porque era o meu pai e eu era filha dele, e porque me dava comer e vivia na casa dele. Por isso ele podia obrigar-me.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]