Buzdolabı tradutor Português
2,600 parallel translation
Buzdolabında dört şişe var. Bez değiştirmek için gerekenler şifonyerde.
Há biberões no frigorífico, as fraldas estão na cómoda.
Evet, buzdolabında 30 saniyede bu hale geliyor mu?
Sim, mas o teu frigorífico consegue fazer isto em 30 segundos? - Um agente biológico?
Hey Ray. Buzdolabında ne var?
Ray, o que se passa com este frigorífico?
Buzdolabını çoktan yağmaladık. Evet.
- Já esvaziámos o frigorífico.
Myka, şu eski buzdolabına ulaşabilir misin?
Myka, acha que pode chegar até a geladeira velha?
- Buzdolabında ne varsa getirdim.
- Esvaziei a arca frigorífica.
Eski somyaları orta yere ; buzdolabının kanepenin ve araba motorunun yanına bırakırsın.
Deixar molas de camas velhas no meio do nada, e brevemente, juntar-se-á a arca frigorífica, o sofá, o motor do carro.
Geri kalanları buzdolabına koyacağım.
Vou colocar o resto no frigorífico.
Neden bir buzdolabına kilit koysunlar ki?
Por que colocariam um cadeado no freezer?
Buzdolabına not bırakmıştım.
Deixei um recado no frigorífico.
Anatarlarını vereyim hediye olarak, soyu tehlikede olan türler takvimi....... ve üzerinde yüzüm olan buzdolabı mıknatısını da.
Aqui estão as tuas chaves, o teu calendário grátis de espécies em vias de extinção e um íman de cozinha com a minha cara.
- Kendine başka bir buzdolabı bul!
- Encontra um frigorífico para ti!
Evdeki her şey etiketlenmiş. Çekmeceler, buzdolabı.
Tudo na casa tem etiquetas... gavetas, frigorifico.
Şu an senin uyuyup, benim buzdolabına baskın yaptığım güzel ve sessiz bir akşam diliyorum.
Bem, o meu desejo é que tenhas uma noite sossegada, e que vás dormir enquanto eu assalto o frigorífico.
Çünkü o buzdolabı mıknatısı ve Kanada parası yutmadığı müddetçe mıknatıs çekmez.
- Porque é um íman! - Se a moeda for canadiana, não dá.
- Buzdolabına bak.
- Vê no frigorífico.
Gidip buzdolabını kontrol edeyim.
Vou ver o que há no frigorífico.
Buzdolabım mı var?
- Tenho frigorífico?
Ve sonra ise bunu "Jane Doe" olarak etiketledim ve onu hastane buzdolabına kilitledim, ama... ama bunu rapor etmedim.
Depois rotulei-o de "desconhecida" e pu-lo no frigorífico do hospital. Mas não o comuniquei.
Ya birisi laboratuar buzdolabına bakarsa, tahmin edersin ki bu "Jane Doe" paketi nedir diye merak ederler?
E se alguém decide ir ver o frigorífico do laboratório? E perguntarem sobre o saco da desconhecida?
Beyler, kartlarınız ve fişleriniz masada içecekleriniz de buzdolabında.
encontrarão as suas cartas e fichas na mesa - e sumos no frigorifico. - Certo.
Kendi kanından yaklaşık yarım litre alıp buzdolabında saklar, günler sonra kendine yeniden enjekte edersin.
Extraem meio litro de sangue, armazenam no frigorífico, e reinjectam dias depois.
Buzdolabındakileri yiyip bitireceğini... düşünmeseydim kilit takardım.
Se não achasse que ele o comia, até punha um cadeado no frigorífico.
Kediyi buzdolabına mı koydun?
Então puseste o gato no frigorífico?
Annemin numarası buzdolabının üzerinde. Bunun üstesinden gelebileceğine emin misin?
O número da minha mãe está na porta do frigorífico.
- Buzdolabında.
- No frigorífico.
- Hadi ya, buzdolabından uçacak da elime mi konacak yani?
- Então, achas que ela vem do frigorífico para a minha mão, por magia?
Buzdolabının üzerindeki resimleri çıkarttın.
Que é? Tiraste os desenhos do frigorífico.
Buzdolabını kullanamazsınız. "
Não se pode usar o frigorífico ".
İşe gitmeliyim ama buzdolabında yiyecek var.
Tenho de trabalhar, mas está... Está comida na geladeira.
Buzdolabının üzeri not mezarlığına döndü.
O frigorífico parece um caderno.
Git de çalışan bir buzdolabı al.
Compra um frigorífico que trabalhe.
Numara mı? Ben ağırlık niyetine buzdolabı kaldırırım.
Levanto pesos como um frigorífico, querida.
Arasındaki fark nedir bir homo ve bir buzdolabı arasındaki?
Qual a diferença entre um maricas e um frigorifico?
Buzdolabı etini çektiğinde osurmaz.
Um frigorifico não se queixa dos gases quando tiras a salsicha.
Yemeğimi buzdolabına koyuyorum.
Estou a meter o meu almoço no frigorífico.
Hayır, yemeğimi buzdolabına koymam gerekiyor.
Não, tenho de colocar o meu almoço no frigorífico.
Buzdolabını açmıştım. Spordan sonra kendimi yenilemek için.
Então, abri o congelador para pegar num refrigerante com electrólitos depois de cair,
İstersen buzdolabında biraz salam var.
Há restos do almoço no frigorifico se quiseres.
Birisi buzdolabının kapısını kapatıp, "Aman Tanrım arkasında zararsız bir karakter var." dediğinde içmeye hazır mısınız?
Meu Deus, o tipo inofensivo estava atrás de mim!
Perişan olan Bob da, buzdolabında bulduğu tek şeyle sevgili buzağısı Suki'nin heykelini yaptı. Bir kalıp tereyağı ile...
Destruído, o Bob esculpiu uma imagem da sua adorável Suki com a única coisa que os Picler tinham no congelador... um bloco de manteiga.
Buzdolabında biraz puding ve donmuş pizza olacaktı ve eğer bize ihtiyacın olursa, biz Historical Society'de olacağız.
Está pizza e pudim no frigorífico. Estaremos na Sociedade Histórica se precisares.
Buzdolabınızın sebzeliğinde bir yuva var.
Tem um a nidificar na caixa do seu frigorífico.
Buzdolabında hindili sandviç var Annen ve baban. "
Sanduíche de peru no frigorífico. Pai e Mãe "
Ne olmuş, buzdolabımda daha beterini görmüştüm.
Já vi pior no meu frigorífico.
O buzdolabıyla çöplüğü karıştıran tek kişi. Hayır.
Não.
Buzdolabında not var mı diye bakmaya alışkın değilim de.
Não estou habituado a procurar recados no frigorífico.
Buzdolabı mıknatısı bir şey bulamadı.
- O íman não apanhou nada.
Şarap masanın üzerinde, bira buzdolabında.
O vinho está na mesa, a cerveja no frigorífico.
Süt buzdolabında.
Leite no frigorifico.
Buzdolabı dolu.
" Desfrute!