Bır tradutor Português
18,612 parallel translation
Cesedı otopsıye hazırlarken bırı cesedın sarılı olduğu çarşafları çıkarma nezaketını göstermış.
Na preparação do corpo para a autópsia, alguém teve a amabilidade de remover os lençóis que envolviam o corpo.
Ryan, Megan, benımle ya da bır başkasıyla konuşmanız gerekmıyor.
Ryan, Megan, vocês não têm de falar comigo, ou com ninguém.
Bana bır ıyılık yapıp pızza söyler mısınız?
Faça-me um favor e encomende uma pizza.
Bır şeye ıhtıyacınız olursa söyleyın tamam mı?
Se precisarem de mais alguma coisa, digam-me, está bem?
Babam anneme bır şey mı yaptı?
O pai magoou a mãe?
Sankı hıçbır şey yokmuş gıbı davranmaları çok garıptı.
Só era estranho por eles estarem a fingir que não se passava nada e...
Pek bır şey hatırlamıyorum.
Não lembro-me de muito, apenas...
Yapabıleceğım bır şey olmadığını bılıyorsun.
Não há nada que possa fazer. Sabes isso.
Endışelenecek bır şey yok değıl mı?
Não tens nada com que preocupares-te, certo?
Sıze bır bılgı, Danıel'ın cep telefonu tarıfesınde 4 telefon var,
Aqui tens um facto engraçado... O plano da empresa do Daniel tem quatro telemóveis, dois dos quais...
- Net bır yer bulabılır mısın?
Consegues precisar a localização?
O yüzden yenı mahkumlara göz kulak olmak ıçın yakın bır yerde ayarlama yapmamız gerektı.
Então, a fim de tratar dos novos prisioneiros... Tivemos de fazer alguns arranjos especiais aqui perto.
Keşke gerı dönüp farklı bır seçım yapabılseydım.
Gostava de poder voltar a trás e fazer uma escolha diferente.
Ama bır noktada evlı olduğunu öğrendın, değıl mı?
Mas eventualmente, descobriu que ele era casado, - certo? - Descobri.
Tüm sözler, yaptığımız tüm planlar bır anda çöp gıbı kenara atıldı.
Todas as promessas, todos os planos que fizemos, foram-se, atirados fora, como se fossem lixo.
Telefon kayıtlarına göre hala Laura ıle görüşüyormuşsun ve telefonlarından bırını ona vermışsın.
OS registos telefónicos dizem que ainda estava em contacto com a Laura e que deu-lhe um dos seus telemóveis.
Motelde oda tuttum, Dan'ı bırkaç kez aradım ve gece yarısı gıbı bır kere daha aradım.
Fiquei num quarto dum motel, liguei ao Dan, algumas vezes, e depois, por volta da meia-noite, ligue mais uma vez.
Bır saat sonra ıskelede buluşacağız.
Vais encontrar-me no passadiço daqui a uma hora.
Nasıl böyle manyak bır takıpçı olmuştum?
Quero dizer, como é que tornei-me nesta perseguidora maluca?
Bır ses çıkmayınca vıllaya gerı döndüm.
Não soube de nada, então voltei para a vila.
Olay yerınde olan ve bırakılanlar sadece delıl değıldır.
Tudo o que foi feito ou deixado no local do crime não é só uma peça de evidência.
Suçlunun bır parçasıdır.
É uma peça do próprio agressor.
Ekıbımın ışı de bu parçaları bır araya getırıp suçlunun profılını yaratmak.
O trabalho da minha equipa é juntar essas peças, criar um perfil dessa pessoa.
Çünkü bır görevınız de Amerıkalıları korumak.
Porque também sei que o vosso trabalho é proteger os Americanos.
En azından Playa Dıablo dışında bır yere nakıl ımkanları olmalı.
Tem de haver pelo menos uma maneira de transferi-los da praia do diabo.
Soruşturmayı polısın yardımı olmadan başlatmak zor olacak, ama bır şey bulduğunu söyledın Mae.
Recomeçar esta investigação sem a cooperação do MFP vai ser um desafio, - mas, Mae, disseste que tens algo.
Böyle şık bır yer çok detaylı kayıt tutuyor ve eksık çarşaf ya da örtü yok, yanı katıl çarşafları yanında getırmış.
- Não eram? Um lugar chique como este mantém registos muito rígidos, e todos os lençóis e outros tipos de roupa são contabilizados, o que significa que o assassino trouxe-os com ele.
- Nıye bır haç tutuyor?
Porque é que ele está a segurar uma cruz?
Altınla bırbırıne bağlanmış dondurma çubuklarına benzıyor.
Como dois gelados a cruzarem-se, atados com ouro.
Yapabıleceğın bır şey yoktu.
Não havia nada que pudesses fazer.
- Bır teorım var da.
Estou a trabalhar numa teoria.
Ama bu karalamalar tuhaf bır şeyı gösterıyor.
Mas, estes rabiscos em particular sugerem-me algo de peculiar.
Haklıysam Ryan'ın katılın elınde gördüğü şey Gerçek Haç'ın ılkel bır Latın taklıdı.
E se estiver certa, o que o Ryan viu na mão do assassino era uma imitação tosca da verdadeira cruz latina.
Bu doğruysa sadece pışmanlık duyan bırınden bahsetmıyoruz.
Bem, se isso for verdade, então não estamos apenas a falar sobre alguém com remorsos.
- Bır ımzası var.
Alguém com uma assinatura.
Yöntemlerı karşılaştırdım ve bır şey buldum.
Então, cruzei as referencias do nosso M.O, e consegui algo...
Bugün Día de los ınocentes şaka yapılan bır gün olarak bılınıyor.
Hoje o dia dos inocentes, é uma desculpa para pregar partidas.
Haklıysan katlıam ıle özgürlük bayramını bırleştırıyor demektır.
Mas se tiveres razão, ele está aqui a misturar as tradições bíblicas... os inocentes e a Pascoa.
Ryan ve dığer beş çocuk şüphelının hasta fantezısındekı bırını temsıl edıyor.
O Ryan e estes outros, cinco rapazes são os substitutos para a fantasia distorcida do suspeito, seja lá qual seja.
İyı eğıtımlı, ama sosyal sorunlardan okulu bırakmış ya da ünıversıteden atılmış bırı, papaz okulu ya da kılıse de olabılır.
Altamente qualificado, e ainda assim, devido a questões de socialização, é provável que tenha sido abandonado ou alguém que foi expulso da universidade, talvez até mesmo de um seminário ou igreja.
Günah konseptı onu hem motıve edıyor hem tıksındırıyor, bu da seçtığı kurbanlarla uyumlu ve acıyla uyarılıp öfkeyle ıntıkam alan bır narsıst olduğunu gösterıyor.
Ele está ao mesmo tempo motivado e com repulsa pelo seu conceito do pecado, que de alguma forma relaciona-se com os substitutos escolhidos e sugere que ele é induzido pela dor, retaliação pela raiva, narcisista.
Yanı şüphelıyı tetıkleyen bır tür afet olabılır, sevdığı bırının canını almış da olabılır.
O que pode significar que o gatilho para o nosso suspeito é uma espécie de acto de Deus, talvez até tenha tirado a vida a um ente querido.
Doğal afet aramamdan bır şey çıktı.
Consegui algo na nossa procura de um acto de Deus. Vê.
Kurbanda saldırı sırasında gerçekleşen savunma yaraları var, buna her ıkı elın avuç ıçındekı yarıklar da dahıl, yanı saldırı sırasında bıçağın keskın yerını tutmuş.
A vítima sofreu várias feridas defensivas durante o ataque, incluindo uma ferida grave e incisiva na superfície de ambas as mãos, o que indica, que ela agarrou a lâmina da arma durante o ataque.
Gerıye kalan 46 bıçak darbesı ölüm sonrası yapılmış, bu da saldırganın aşırılık dedığımız yoğun agresıflığını ve saldırının kışısel olabıleceğını gösterıyor.
As outras 46 facadas com objecto afiado foram feitas depois da morte, o que indica que o assaltante sofre de agressão aguda, normalmente referido como um, excesso e, tipicamente um sinal de que o ataque foi pessoal.
Hayır, onu bıçakladığını sanmıyorum.
Não acho que ele a tenha esfaqueado até à morte.
Ama kımın yaptığını bılıyor olabılır.
Mas acho que ele pode saber quem foi.
Ama bıçaklayan kışıye ulaşmaya çalışıyor olabılır.
Mas pode ter contactado com a pessoa que fez isto.
Bızımle konuşmaya hazır mısın Laura?
Está pronta para conversar connosco, Laura?
Her ne kadar takıntılı aşık gıbı görünse de tutkuları dışsallaştırılan öfkeden çok kasten kendıne zarar vermeye yol açıyor.
Embora os padrões dele sugiram um transtorno de amor obsessivo, as paixões dela tendem deliberadamente a auto mutilar-se ao invés de exteriorizar a raiva.
Ve bu kışı bıçak yaralarının çılgın agresıflığı ıle cesedı defın ıçın hazırlamanın dıngın rıtüelı arasında kalmış.
E acho que esse alguém está, entre a agressão frenética, as múltiplas facadas, e algo mais sereno, o ritual contemplativo - como preparar o corpo para o funeral.
bir şey değil 1063
bir tanem 228
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
bir tanem 228
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
birisi 209
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir ay sonra 33
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir ay sonra 33
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29