Bırım tradutor Português
7,740 parallel translation
- Onu her gün derse bırakırım.
- Levo-a sempre às aulas de cálculo.
Evet, ben her zaman ipucu bırakırım...
Sim, deixo sempre pistas.
Bırak. Ben alırım.
Tome, eu levo as malas.
- Hayır, bıraktım.
- Não, saí.
Sana saldırıyormuş gibi yapacağım. Sen de tezgahtan kirli bıçağı alıp beni öldüreceksin?
Finjo que a estou a atacar, tu pegas numa faca... e matas-me.
Eğer teşkilatımız bizim iznimiz olmadan kızımızın yanına yaklaşırsa, karımla birlikte bırakırız.
Se a nossa organização algum dia chegar perto da nossa filha sem a nossa autorização, a minha mulher e eu estamos fora.
Hayır, kazanamayacağım savaşlara girmeyi bıraktım ben.
Estou cansado de lutar batalhas que não vou vencer.
Eşyalarını Alison'a bırakır mısın?
Deixa as tuas coisas com a Alison.
Sanırım bu yüzden dövmeyi bırakıp yaşamasına izin verdiler.
Acho que deixaram de lhe bater por causa disso. Deixaram-no viver.
Tom, gözlerime bakıp temyiz için elimizde yeterli sebep olmadığını söylersen anında bırakırım.
Tom, se me olhares nos olhos e me disseres que não temos bases para um recurso, deixo-o cair já.
Birleşik Devletler hükümetinin son çabaları New Yorklu bir avukat olan James Donovan'ın işbirliği ve yardımıyla nihayete ulaşmıştır.
Em esforços recentes, o governo dos Estados Unidos teve a cooperação e assistência do Sr. James B. Donovan, um advogado de Nova Iorque.
Bir taksi çağırıp seni bırakıyım.
Vou apanhar um táxi e deixar-te tranquilo.
Rahat bırak beni ya... 3 AR'ye daha ihtiyacımız var, sonra sınırı geçeriz.
Vamos lá, imbecil. Precisamos de três AR e aí podemos cruzar.
Bu küstah iddialarını tanrıların hükmüne bırakır mısın?
E vais expor as tuas bravas declarações ao julgamento dos deuses?
Bırakırım.
Sim.
Onu bırakmaya gerçekten de hazır mısın?
Estás mesmo pronto para abdicar dele?
Onu bırakmaya hazır mıyım?
Se estou pronto para me livrar dele?
Sanırım onu bu kutunun içinde bırakmamalıyım.
Não o devia ter deixado assim amarrotado numa caixa.
Beni eve bırakır mısın artık?
Agora, podes-me levar para casa?
- Aşı bıçağımı gördün mü? - Hayır. - İkinci çekmecede saklarım hep ama yerinde yok.
- Guardei-o na segunda gaveta e não está lá.
"Adamlarımız hakkında kötü bir hüküm verir ve kaderini ABD'nin ellerine bırakırsanız bilin ki" Suçlu İadesine Hayır "grubu olarak biz sizin için çok sert bir hüküm veririz."
"Enquanto julga um de nossos filhos e considera mandá-lo para enfrentar o seu destino nos EUA, saiba que nós, os Extraditáveis, o vamos julgar e daremos uma sentença muito mais severa."
Sanırım, benim için dürüst bir sevgili bulabilmen için seni özgür bırakma zamanı geldi. Böylece küçük bir evin, küçük çocukların küçük köpeklerin olur. - Dalga geçme Pablo.
Acho que é hora de te deixar livre para... achar um bom homem, que seja honesto... para teres uma casa, filhos,
Peki, onu yakında otele bırakırım.
Está bem, estará no hotel em breve.
Kırkayak topu atışa hazır hale getirilmişti, bir durum muhakemesi yapıp adamlarımı arkada bırakmamaya karar verdim, efendim.
A arma estava em operação e não abandonaria os meus homens.
"Beni bırakır mısın" diye ruhuna sorsan daha iyiydi.
Seria melhor perguntares à tua alma para deixar-te.
"Beni bırakır mısın" diye ruhuna sorsan daha iyiydi.
Faria melhor se pedisse à sua alma que o deixasse.
Bırakalım da ekmek kırıntılarını izleyip bana gelsin.
Ela que siga as migalhas de pão até mim.
Bırakalım da ekmek kırıntılarını izleyip bana gelsin.
Deixe que ela siga as migalhas de pão até mim.
Hayır. Bırakalım da ekmek kırıntılarını izleyip bana gelsin.
Não, deixe-a seguir as migalhas de pão até mim.
Küçük canavarı teslim edersen onları serbest bırakırım.
Se devolveres o pequeno monstro, eu liberto-as.
Bana Madam demeyi bırakır mısın?
Mas não me chames senhora.
Yalvarırım beni bırakma!
Não! Por favor, por favor, não me deixes!
Bu da, bana senin kulübü artık bırakıp gidemeyeceğin kadar çok finansal ve ekonomik olarak yatırım yaptığını gösteriyor.
Isso mostra-me que investiu demasiado, financeira e emocionalmente, para se afastar agora.
Beni eve bırakır mısın?
Podes dar-me boleia?
Şundan bahsetmeyi bırakır mısın?
Podes parar de fazer piadas com isto?
Herhangi bir tartışma olmadan benimle gelebilirsin ve Seg'de birkaç gece geçirirsin ya da polis çağırırım ve zorla geri götürülürsün.. ... kaçma girişiminde bulunursan bana başka çare bırakmamış olacaksın ve cezanı uzatmış olacaksın.
Bem, podes vir comigo agora, sem resistir e passar umas noites no isolamento ou telefono à Polícia e levo-te de volta à força, o que não me deixa alternativa senão acusar-te de tentativa de fuga e aumentar a tua pena.
Sonra da yalan söylüyorsun ama tabii, rahat bırakırım seni.
E depois mentido acerca disso. Mas, sim, vou-te deixar em paz...
Pislik gibi davranmayı bırakırım.
Vou parar de ser gozado.
Hayır, bırakmadım.
Não, não pus.
Haftalarca kusursuz karışık CD'leri koymaya çalıştım ama iki şarkı sonunda bıkıyordun. - Sanırım ayarladığın CD bu.
Passei semanas a fazer estrategicamente o CD perfeito para ti e paraste de ouvi-lo após 2 músicas.
Tırımı şuraya bırakmıştım.
Deixei o meu equipamento lá.
Lanet olsun. Ya onu bırakırsın ya da sikik kafanı patlatırım.
Caralho, solta-a ou estouro-te a cabeça!
Seni evine bırakırım.
Eu levo-te a casa.
20 dakikadır. Dişlerimi fırçalamayı bırakamayacağım.
Não conseguia parar de me esfregar.
Mandal kilidiyle kapanmış sadece, açık bırakırım.
Só há um fecho, posso deixar aberta.
Birkaç gün bekleyip tekrar açık bırakırım.
Esperamos alguns dias, deixo aberta outra vez.
- Onları serbest bırakır mısın?
Pode deixá-los ir?
Rezil bir kardeşim. Beceriksiz malın tekiyim. Daha iyi bir insan olabilseydim yalnızca seni hayal kırıklığına uğratmayı bırakmakla kalmazdım.
Sou um péssimo irmão, sou uma confusão e se eu fosse uma pessoa melhor, não só pararia de te desiludir...
Toplantılarda flört etmeyi bırakırım.
Vou deixar de te cortejar nas reuniões.
İyi, 19.'yu bırakırım.
Bem, vou fazer 19.
Bizi rahat bırakır mısın?
E deixavas-nos em paz?