Cadbury tradutor Português
47 parallel translation
Ve ben, Herbert Arthur Runcible Cadbury hizmet etmek için doğdum... ve onun beyfendinin uşağı veya siz amerikalarının dediği gibi kahyası oldum.
E eu, Herbert Arthur Runcible Cadbury nascido para servir prestes a tornar-se o seu gentleman's gentleman ou como vós Americanos costumam dizer, seu mordomo.
Teşekkürler, Cadbury.
Obrigado, Cadbury.
Koşu dediler, Cadbury.
Eles chamam takes, Cadbury.
Bu Cadbury.
Este é Cadbury.
Cadbury, bunu duydun mu?
Cadbury, ouviste isto?
Cadbury, Arnold hakkında bir şey- -
Cadbury, sobre Arnold- -
Sağol, Cadbury.
Obrigado, Cadbury.
- Sağol, Cadbury.
- Obrigado, Cadbury.
Cadbury, programımı değiştiriyorum.
Cadbury, vou mudar a minha agenda.
Cadbury, sakinleş.
Cadbury, acalma.
- Cadbury?
- Cadbury?
Cadbury, sen bir dahisin.
Cadbury, és um génio.
Teşekkürler, Cadbury, sana borcum oldu.
Obrigado, Cadbury, devo-te uma.
Cadbury!
Cadbury!
Yaşıyorlar, Cadbury.
Eles estão vivos, Cadbury.
Bunu yapabilirmiyim bilmiyorum, Cadbury.
Não sei se posso fazer isto, Cadbury.
Bu arada, Cadbury, ne kadarlık bir yüzdeye sahibim?
A propósito, Cadbury, quanto é que tenho de acções?
- Herbert Cadbury!
- Herbert Cadbury!
Bomba parçaları, patlayıcı aletler Herbert Cadbury'nin odasından çıktı.
Componentes de bomba, aparelhos detonadores encontrados no quarto de Herbert Cadbury.
Cadbury'nin uçağa bomba yerleştirdiği doğrumu?
Cadbury pôs uma bomba no jacto dos seus pais?
Bu arada sanık Herbert Cadbury kefalet ile serbest bırakılmayacak.
Entretanti, a fiança foi negada ao acusado homicida, Herbert Cadbury.
Ve inanıldığı üzre, sanığın suç ortakları bulunmaktadır bu yüzden, Bay.
E acreditanto que Cadbury terá tido cúmplices, Mr.
Bay. Cadbury yakında tamamen... ortadan kalkacak,... kendi hücresinde kendini asmış olarak bulunacak.
Cadbury brevemente se sinta cheio de culpa e remorsos que se irá enforcar na sua cela.
- Cadbury'yi mi öldürecekler?
- Eles vão matar Cadbury?
- Herbert Cadbury.
- Herbert Cadbury.
Cadbury, ha?
Cadbury, hum?
- Cadbury.
- Cadbury.
Yani, Efendi Richie, Cadbury'nin kaçmasına yardımcı oldu.
Então Mestre Richie ajudou Cadbury a escapar da prisão.
Cadbury, gel.
Cadbury, anda.
Beni dinle, Cadbury ve ben odama gitmemiz lazım.
Ouve, eu e Cadbury temos de ir ao meu quarto.
Cadbury, bak.
Cadbury, olha.
- Cadbury....
- Cadbury....
Cadbury herşey iyi mi?
Cadbury... ... está tudo bem?
- Kola, Heinz, Smuckers, Kellogs, Nestle, Kraf
O lobbista da Coca-Cola, Heinz, Smucker's, Kellog's, Nestlé, Kraft, Hershey's, Sara Lee, Cadbury, General Mills,
Gofret turşu suyu.
Barras Cadbury... E picles Branston.
Zavallının biri, vücudu Cadbury Yumurtası şeklinde ve her tarafı kıllı.
É um grande falhado com o corpo em forma de ovo da Páscoa, só que coberto de pêlos.
- Toplanti. - Bir sekerleme dunyasini gezecegiz.
Vamos visitar uma fábrica de doces para a Cadbury.
Burada musteri kazanmaya ugrasarak zaman kaybediyorsunuz.
Perdem tempo a fazer coisas como sondagens para a Cadbury.
Sen, Duds'ım, Chunks'ım Twix'im Cadbury'im ve kafanı iyi yapacak her şeyim var.
Tenho Duds, Chunks, Twix, Cadburys, da maneira que quiseres.
Bir karton Cadbury yumurta çikolataları...
Uma palete de ovos de chocolate Cadbury.
Cadbury aradı. Bütçe yok.
Se va mal, teremos um problema, porque não há presupuesto.
Tamam, bu seferki ödül de Cadbury Creme Egg.
Este é para um ovo de chocolate.
Hastaneye bir kutu Cadbury çikolatayla gelip güzel olanların hepsini yedi.
Foi ao hospital com uma caixa de chocolates de leite da "Cadbury's". E escondeu os melhores.
Hey, dinle. Lobiye inip Bay "Kasıntı Cep Mendili" ne otelde sekiz odamız olduğunu söylemelisin.
Preciso que venhas à receção e digas ao Cadbury McPocketsquare que temos oito quartos no hotel.