Cardiff tradutor Português
206 parallel translation
Bronwyn ve Ivor'un nikahını yeni vaiz, Bay Gruffydd kıyacaktı. Cardiff'teki üniversiteden geliyordu.
A Bronwyn e o Ivor iam ser casados pelo novo pregador, o Sr. Gruffydd, que viera da universidade de Cardiff.
Baba Cardiff'te insanlar devletten ekmek almak için sıraya giriyor.
Pai, em Cardiff os homens fazem fila para receberem pão do governo.
Cardiff'teki okula mı gideceksin? Sonra da üniversite...
Para a escola em Cardiff, a universidade depois, para seres advogado, ou médico?
Adım Grace Cardiff, Hutch'ın dostuyum.
Sou a Grace Cardiff, amiga do Hutch.
Merhaba Bayan Cardiff.
Olá, Sra. Cardiff.
Ben Grace Cardiff.
Sou a Grace Cardiff.
Rahip Smiler Egret kılığında Cardiff'e kadar izlerini buldum.
Encontrei-os em Cardiff, quando fingia ser o reverendo Smiler Egret.
Londra'ya vardığımda Cardiff'e geri döndüklerini öğrendim.
Quando cheguei a Londres, descobri que tinham voltado a Cardiff.
Cardiff'de zaferimi yeniden yaşadım. Man of La Mancha'daki Sancho Panza kılığında. Bristol Akşam Postası bunu şöyle tanımlamıştı :
De volta a Cardiff, revivi o meu triunfo como Sancho Pança em Man of La Mancha, que o Bristol Evening Post descreveu como :
Müşteri Bay Eric Praline Cardiff Arms Park'taki bu büyük olayın ihtişamı ve hatta saçmalığı karşısında afallıyor.
O grande cliente, Mr. Eric Praline, que está inevitavelmente aterrado pela magnificência, até mesmo pelo absurdo desta grande ocasião, aqui em Cardiff Arms Park, está finalmente espantado.
Seni Cardiff'te dövüşürken gördüm.
Vi-o lutar em Cardiff, Gales.
Cardiff'li golcü, şimdi Hell's Kitchen'da oturuyor.
Ponta-de-lança do Cardiff. Vive em Hell " s Kitchen.
Kupa kurasının güzel tarafı şanslı bir çukur olması. Cardiff ya da West Ham gibi eski rakiplerin çıkma şansı var, veya gerçekten şanslıysan, Millwall.
Sabem, a beleza do sorteio da Taça é que é uma questão de sorte, a hipótese de encontrar um dos velhos rivais, como o Cardiff ou o West Ham, ou se tivermos muita sorte, o Millwall.
Ve bu takım West Ham, Cardiff, Arsenal, Stoken hatta Man United olabilirdi.
Estes gajos podiam ser do West Ham, Cardiff, Arsenal, Stoken e até do Manchester.
Cardiff City... -... bakalım kiminle eşleşiyor?
Cardiff City vai jogar...
Cardiff'te otelde kalmalıydık.
Deveríamos ter ficado num hotel em Cardiff.
Cardiff'te küçük bir dükkandan.
Numa pequena loja em Cardiff.
Cardiff'te ne işiniz var?
Então, o que estão a fazer em Cardiff?
Mesele şu : Cardiff'in göbeğinde kocaman bir yarık oluştu.
Cardiff tem uma fenda a atravessar a cidade.
- Bilmem. 21. yüzyılda Cardiff'teyiz.
- Não sei. Cardiff, século 21.
Cardiff şehrinin merkezindeki bu nükleer elektrik santral, herkese iş sağlayacak.
Esta central nuclear mesmo no coração de Cardiff vai dar trabalho a toda a gente!
Cardiff Şato'su yıkılacak ve Blaidd Drwg Projesi yükselecek övünerek, gururla.
O Castelo de Cardiff vai ser demolido, permitindo ao Projeto Blaidd Drwg crescer, alto e orgulhoso.
Afedersiniz, Bayan Blaine. Ben, Cathy Salt. Cardiff Gazetesi'ni temsil ediyorum.
Desculpe, chamo-me Cathy Salt, Represento o Jornal de Cardiff.
Ve sonra Cardiff Miras Heyeti bir kazada öldü.
E o acidente com o Comité do Património de Cardiff?
Biz Sunday Times değiliz, sadece Cardiff Gazetesi'yiz. Yine de bu gerçekleri yayınlamak zorundayız.
Nós não somos um grande jornal, somos só o Jornal de Cardiff, mas temos o dever de relatar os factos.
Biz Cardiff'teyiz. Londra'nın umrunda değil.
Estamos em Cardiff, Londres não quer saber.
Cardiff mühim değil! O gezegeni yırtıp açacak!
Esquece Cardiff, vai destruir o planeta!
Öylesine harika bir gündü ki. "YENİ BELEDİYE BAŞKANI, YENİ CARDIFF" İstihbarata göre...
E eu que estava a ter um dia ótimo...
Cardiff şehrinin merkezindeki bu nükleer elektrik santral herkese iş sağlayacak.
Esta central nuclear mesmo no coração de Cardiff vai dar trabalho a toda a gente!
O gezegeni yırtıp açacak!
Esquece Cardiff, vai destruir o planeta!
- Cardiff'deyiz.
- É Cardiff.
Ve Brecon'dan Cardiff'e gelmeye çalışıyorlar fakat yollar kapalı. Sadece birkaçı geçebilir.
E têm estado a tentar atravessar desde Brecon até Cardiff mas a estrada está bloqueada.
Şimdi zindan da öleceğim. Cardiff'de!
E agora vou morrer numa masmorra em Cardiff!
CSI Cardiff'i görmek isterdim... kebabın dönme hızını ölçerken.
CSI Cardiff, gostava de ver isso. Estariam a medir a velocidade de um kebab.
Cardiff dışında da arattın mı?
Pesquisaste fora de Cardiff?
Devam et, Cardiff'te nasıl buldun kendini?
Portanto, continua. Como raios foste parar a Cardiff?
Torchwood üç, Cardiff.
A Torchwood Três, em Cardiff.
Böylece Cardiff'i düşledin?
Então, apenas gostavas de Cardiff?
- Cardiff'e benziyor.
Parece-se mesmo com Cardiff.
- Bütün Cardiff'e s.kişmeyi mi yasaklayacağız?
- Impedir a cidade de Cardiff de ter sexo?
- Cardiff'te herhangi bir bedeni kullanabilirdi.
Podia ter usado um corpo qualquer em Cardiff.
Cardiff'te Londra gibi bombalanıyordu, değil mi?
Cardiff estava a ser bombardeado tal como Londres, não foi?
Asla Cardiff'ten kötü olamaz.
Não há nada pior do que Cardiff!
En azından Cardiff'te.
Não em Cardiff.
Cardiff'in acil bölümüne veba bulaştırdı... ve bu benim hatam.
Ela infectou Cardiff AE com a peste... e a culpa é toda minha.
- Cardiff.
- Cardiff.
Tony de Cardiff'e gidiyor birbirimizden 900 km uzakta olacağız ve bu bana hiç de başarıymış gibi gelmiyor.
O Tony vai para Cardiff e estaremos a mil quilómetros de distância. Não parece sucesso.
Üç A ve bir B. Cardiff oluyor, o zaman.
Três são A, uma é B. Vais para Cardiff.
Stockwell, Cardiff, Portsmouth... Hepsi karışmış.
Stockwell, Cardiff, Portsmouth, tudo destruído.
Cardiff'in Ruh Ekibi ve Portsmouth 6.67,
Cardiff's Soul Crew e o Portsmouth 6.57.
Zaman ve uzay, parçalara ayrılacak. Cardiff mühim değil!
O tempo e o espaço estão a desintegrar-se,