Cargo tradutor Português
3,579 parallel translation
O makamı resmediyor. İnsanı resmetmek daha zordur.
Ele captou o cargo, captar o homem é mais complicado.
Babası satın aldı.
O pai dele comprou-lhe o cargo.
Muhtemelen, kısa süre içinde görev yeminini yapacak ve Birleşik Devletlerin 36. Başkanı olacak.
Presumivelmente, ele irá fazer o juramento do cargo muito brevemente e tornar-se o 36º Presidente dos Estados Unidos.
- Gereksiz bir meşgale.
Deve ser um cargo solitário.
Bay Grayson, şirketinde bana iş teklif etti.
O Sr. Grayson ofereceu-me um cargo na sua empresa.
Hayır, babam politik kariyerine odaklanmak için geri çekildi ben de mütevazı bir şekilde boşluğu doldurdum.
Não, o meu pai deixou o cargo para se focar na carreira política e eu, humildemente, preenchi a vaga.
Conrad kocamı geçebilecek tek rakip olarak yarışa girdiğinde bir buluşma istedim.
Quando o Conrad entrou na disputa sendo o único desafio viável ao cargo do meu marido, solicitei um encontro com ele.
Daniel'in ailesi geçmişimi öğrenirse beni vakfın haznedarı görevinden alırlar.
Quando os pais do Daniel souberem do meu passado, irão tirar-me do cargo de tesoureiro da Fundação.
Maryam Hasan, küresel insan ticareti üzerinde çalışmam için Birleşmiş Milletler'de bana bir makam teklif etti.
A Maryam Hasan ofereceu-me um cargo na ONU, para trabalhar na questão do tráfico global.
Yönetiminde yüksek bir mevki mi isteyeceksin?
Por um cargo superior, na sua administração?
Bu işe olan fedakarlığın...
- A sua devoção ao cargo... - Sim, sim.
Birkaç sene içerisinde daha yüksek bir mevkide hizmette bulunabilir miyim diye incelemek için bir araştırma komitesi kurdum bugün.
Hoje, lancei uma comissão para analisar... - Muito bem! se, daqui a dois anos, poderei ser útil, num cargo superior.
Bu geleneği göreve geldikten üç hafta sonra bozacak mısınız?
Pretendes desfazer tal acordo... Com três semanas no cargo?
Ve benim cezam ise yardımcıların sorumluluğundan alınmam oldu.
E o meu castigo é o fim do meu cargo como chefe dos colaboradores.
Tanıklık yapmaması için ona yeni bir ünvan mı vermek istiyorsun?
Dar-lhe um novo cargo para o impedir de testemunhar?
Birkaç ay önce yargıçlık için başvurmuştunuz, hatırladınız mı?
Você solicitou o cargo de juiz há uns meses atrás. Lembra-se?
Kabul ettiğin şeyle çok cesursun.
É corajoso da tua parte teres aceitado este cargo.
Onlarla sadece birkaç gündür beraberim ama şimdiden "ashigaru-sha" seviyesine ulaştım.
Só estou com eles há uns dias. E já tenho o cargo de ashigaru-sha.
Henry'nin adaylık çalışmalarından haberin var mı?
Sabias que o Henry vai candidatar-se a um cargo?
Aksi takdirde, benim işim olacak ve kararım sorgulanacak.
Senão serão o meu cargo e a minha decisão a serem postos em causa.
Bir gün işime sahip olmak ister misin, Frank?
Gostava de vir a ter o meu cargo, Frank?
İkimiz de bunun yetkilerinin üstünde olduğunu biliyoruz.
Sabes que isto está acima do teu cargo.
Masa başı işleriyle ilgili ne derler bilirsin.
Mas assumir um cargo burocrático a tempo inteiro? - Sabes o que dizem acerca disso.
Biri yeni görevi için prova yapıyor.
Alguém está a praticar para um novo cargo.
Rivayete göre Hotch Strauss'un işine talipmiş.
O boato, é que o Hotch está a preparar-se para o cargo da Strauss.
Görevi bırakmak zorunda.
Ele tem de abdicar do cargo. Vou falar com ele.
Amirlik görevini kalıcı olarak alması için onunla konuşacaklar.
Vão falar com ele sobre o cargo permanente. Director da CIA.
Büroya yolladığın son mesaj neydi?
Pode dizer-me qual foi o seu último cargo, antes do FBI?
Senin oğlan Auggie'nin işi alamaması benim suçum değil hem.
Não foi culpa minha o Auggie ter perdido o cargo.
Tam zamanlı bir pozisyonla ilgilenir misin acaba?
Estás interessada num cargo permanente?
Tam zamanlı bir işe başlamaya hazır mısın?
Estás pronta para assumir um cargo permanente?
Tamam ama inanıyorum ki bir kez daha ertelersek... isme biz değil başkaları karar verecek.
Muito bem. Mas acho que esta demora na escolha de um nome está a tirá-lo das nossas mãos e a deixá-lo a cargo do... mundo.
Yeni işim ajanslarla yüz yüze görüşmemi gerektiriyor.
Neste cargo, tenho de lidar com agências de publicidade.
Bu kararı diğerlerine onaylatması bile gerekmiyor. Dahası...
Tem um cargo tão alto que não precisa da aprovação de toda a gente.
Özel müfettişlik haftalık bir iştir.
Investigador especial, é um cargo de semanal.
Kanıtlama zorunluluğu davacıda değil.
Onde o fardo das provas não está a cargo do queixoso.
Kaseti yok ettiğini ve Ava'yı yönetime geri getirdiğini duydum.
Ouvi dizer que conseguiste descartar o vídeo e restaurar o cargo da Ava. - Apesar de ti.
Sen de Gizli Servis başkanlığından dolayı gelmişsin.
Tu também te candidataste o cargo de DCS.
Gizli Servisler'in yeni başkanı olarak eski görevime yeni birini atamak bana kalıyor.
Como nova directora de Serviços Clandestinos, tenho que escolher um substituto temporário para o meu antigo cargo.
Eric, başkanlık görevini senin değil, benim aldığımı hazmetmek için biraz zamana ihtiyacın varsa...
Eric, se precisas de mais algum tempo para processares o facto de eu ter ficado com o cargo e tu não...
Bu şirkette gelişen hiçbir olayla ilgisi bulunmuyor artık.
O meu marido renunciou ao cargo. Ele já não tem conhecimento do que acontece aqui na Agência.
Değişen şey duygularım değil, sadece işim.
Os meus sentimentos não mudaram, só o meu cargo.
- Auggie'nin işi kalıcı olursa yeni bir idareciye ihtiyacın olacak.
- O quê? Vais precisar de um novo encarregado se o Auggie ficar com o cargo.
Bay Anderson tam burada ve Joan Campbell'ın başkanlık görevinde seni sahanın dışına itmesini dengelemek için beni ya da çalışanlarımı aşağılamandan keyif almıyorum.
O Sr. Anderson está aqui. Não gosto que descarregue a sua raiva em mim e na minha equipa só porque a Joan Campbell ficou com o cargo de DCS e você não.
- DPD'nin geçici başkanlığı görevinden alındığını... -... üzülerek iletiyorum.
Sinto muito informar-te de que estás fora do cargo de chefe interino da DPD.
Bu görevde geçirmen gereken bir gün fazla geçirdin sanırsam.
Acho que ficaste neste cargo um dia a mais do que deverias.
Zaten eğer ondan olsaydı, Bill bu iş için seni uygun görmezdim.
Se essa fosse a tua razão, Bill, não te iria querer para o cargo.
Yurtiçi Koruma Bölümü geçici başkanlığı görevinden alındın.
Estás fora do cargo de Chefe Interino da DPD.
Bu daha düşük bir pozisyon içindi. Bakın, ben kurtarma ekibiyim ve çok küçük düşündüğümüze karar verdim.
Isto seria um cargo inferior.
Davalıda.
Está a cargo do réu.
En son baktığımda, o rütbe doluydu.
Pelo que ouvi dizer, esse cargo já está ocupado.