Carry tradutor Português
115 parallel translation
* Eve götür beni *
Carry me home
Carry üretim robotlarıyız biz.
Continua a tradição.
- Cash Carry'deki telefon kulübesinde.
- Na cabina ao lado do Cash Carry.
- # To carry on... #
- * Para continuar... *
Dinle, Carry...
Olha, Cary...
You can carry the torch of civilization, like the Statue of Liberty.
Podes empunhar a tocha da civilização, como a Estátua da Liberdade.
Carry! Onları Sabrina'ya bir kez davet ettirmeyi başarabildiysen... Özellikle de kraliyet ailesinden misafirler geleceği sırada.
Se os tivesse feito convidar ao menos uma vez no "Sabrina", para conhecerem gente da realeza...
- Dürüst ol Carry. Dorsetlerle gezmemi onaylamazdı. Onlarla olan olaylarımı da duydu.
Vá, Carry, ela desaprovou eu ter ido com os Dorset e soube da zanga que eles e eu tivemos.
Yerimi bilmeliyim Carry.
Tenho de saber em que pé estou.
- Carry, seni görmek ne güzel.
- Carry, gosto tanto de a ver!
Lütfen Carry bu konuyu kapatalım. Midemi bulandırıyor.
Carry, esqueçamos o assunto, ele é-me odioso de mais.
Carry biraz yürüyüşe çıkmak istiyorum.
Acho que me apetece ir dar um passeio, Carry...
Sanırım Carry kurnaz olmaya çalışıyordu.
A Carry deve ter tentado ser subtil...
Beni buraya davet ettiğin için teşekkürler Carry - Tuxedo'yu seviyorum.
Obrigada por me convidar, Carry, eu adoro sempre Tuxedo.
As Far As My Feet Will Carry Me.
TÃO LONGE ONDE OS PÉS ME LEVEM
Carry'nin bizimle o işi yapacağından emin misin?
Acha que o Cary Launer vai assistir a uma porcaria destas?
Carry Lana, Benny Becall...
Veio toda a gente. Veja. Cary Launer, Scavulo, Betty Bacall...
oturturum, Carry Lana'nın yanına olmuş bil.
Sentas-te na minha mesa ao lado do Cary Launer.
O zaman seni oteline götürelim toplanalım ve seni Tea de Burgh'e Carry'ye götürelim, - seni beldeye götürecek uçakla bekliyor. Tamam mı?
Deixa-me levar-te ao teu hotel, fazes as tuas malas... e depois levo-te até Teterboro... onde o Cary deixou um avião para regressares à costa oeste.
Carry, Carry Lana.
Ok? O Cary?
Sen Carry Lana'nın köpeğisin.
O Cary Launer? Tu és mais um cãozinho de merda do Cary Launer?
Pekala, ne zamandan beri Carry'nin Gotham çocuğusun?
Há quanto tempo és o moço de recados do Cary Launer?
- Carry'le burada mıydın?
- Vieste aqui com o Cary?
Çok kötü bir izlenim yaratmışsındır. Çünkü Carry Lana uyuşturucu kullanmaz. - Evet, belki.
Tu deves ser uma péssima influência, porque conheço o meu menino... e o Cary Launer não se mete com drogas.
Ben seni istemiyorum. Ben Carry'yi istiyorum.
- Vou cuidar de ti, amor.
Lanet, Carry, ne cürretle, bana menajer gönderirsin?
Merda! Cary, como pudeste mandar uma merda de um promotor?
Lütfen, Carry ile aranızda ne var?
Não faças isso... O que é que tu e o Cary fazem?
Ne yönü, sadece Carry'i ara...
- Eu nunca sei para que lado vais! Telefona para o Cary.
Carry'i bulmaya çalışıyordum.
Estamos atrasados, Eli!
- Ah, şöhretler rahip, şöhret. - Kim gibi? - Carry Laner gibi.
Estrelas, reverendo, estrelas.
- Carry'nin bununla hiçbir alakası yok, tamam mı? - Sahiden mi?
- O Cary não tem nada a ver com isto.
Beni kovuyor musun, tekrar Carry?
É um ano de indemnização. Estás-me a despedir, Cary?
Oh Carry, gerçekten bunu çıkış noktası olarak kullanmayacaksın değil mi?
Cary, não estás a levar isto a sério, pois não?
Devam et Carry, yürü, çık.
Vai, Cary, deixa-me.
Çizgi senato adayı. Hadi Carry.
Vulgo Senador Sedutor. "
Carry Laner'ı mı kastediyorsunuz? - Evet.
Queres dizer o Cary Launer?
Belki de Carry Laner için birşey olabilir? - Hayır.
- Alguma coisa para o Cary Launer?
Çünkü o resimlerde Elliot, Carry, var.
Fotografias do Elliot?
Carry nerede? Geliyor mu?
Onde está Cary?
Buradan tam olarak saat 9 : 45'de çıkmam lazım Carry Laner bizi tanıştırmalı. - Carry?
Tenho de sair daqui até as 21 : 45, o Cary Launer apresenta-nos.
- Carry Laner'ı görebilir miyim? - Tabii ki göreceksin.
- Claro, quando ele chegar, apresento-to.
- Hey, Carry...
- Não estás de saída, pois não? - Olá, Cary.
Bende böyle düşünüyordum, Carry.
É exactamente assim que eu penso.
- Carry, Blunt ve Schrantsky'yi buluşturman gerekiyor.
Cary, tu vais ter de apresentar o Blunt e o Elliot.
Carry, bu senden isteyeceğim son şey olacak, lütfen.
Cary, é a última coisa que eu te peço.
Carry, o şeyi kimler istiyor bilmiyorum ama kimseye vermeyeceğim.
Cary, eu não sei quem está naquela coisa, mas não vou entregá-la a ninguém.
Bayanlar ve baylar. Oscar sahibi, Carry Laner.
Senhoras e senhores, o vencedor de um Óscar, Cary Launer.
Hey, Carry Laner'la tanıştım. Tanrım. Ve günün adamı sensin.
Eu conheci o Cary Launer.
- Carry'den haber varmı?
O sindicato avisa que pode haver uma greve... se o patronato não fizer uma oferta aceitável até à meia-noite.
Carry Laner'ı koruma sakın.
Não protejas o Cary Launer.
- Bende Carry Laner var.
- E eu tenho o Cary Launer!