English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ C ] / Cave

Cave tradutor Português

4,845 parallel translation
Zemin kattaki bir odaya kitlenip, barikat kurmuş.
Ele barricou-se na cave.
Derhal bana aşağıya, zemin kata, acil durum ekibini gönderin, beş, yok, altı yaralı var.
Equipa de emergência à cave, imediatamente.
Burası bir bodrum. Sanırım bir tür bodrumdayım.
Acho que... acho que estou nalgum tipo de cave.
Üretim amacıyla kullanılan bir bodrumda olduğunu söyledi.
Ele disse que estava algures numa cave industrial.
Cordova, onun uyurken girmiş olabileceği her üretim bodrumunun ya da bodrumu olan binaların bir listesini oluşturmanı istiyorum.
Cordova, quero uma lista de todo tipo de cave industrial ou de algum subnível de qualquer edifício, no qual ele possa ter entrado enquanto estava sonâmbulo.
- Peki ya bodrum?
Ainda nada. - E a cave?
O zaman Stiles'ın kendini bir tür bodrumda olduğuna inandırmadığını nereden biliyoruz?
Sim. Como sabemos que ele não se convenceu que estava numa cave?
Bodrumdan geliyor.
Está a vir da cave.
Neden benim çatı katıma yayıcılar koyuyorsun?
Porque estás a deixar emissores na minha cave?
Onun senin çatı katında ne aradığına dair hiçbir fikrim yok.
Não faço ideia porque estaria isso na tua cave.
Bodruma inmek için.
Até à cave.
- Bodruma inmem gerek.
Preciso de ir à cave.
Bodruma giden başka bir yol daha var.
Há outro caminho para a cave.
Bodrumdaki her şeyden kurtulmam gerekiyordu hani olaylardan...
Eu... Tive que me livrar de tudo na cave. Visto que...
Altımızdaki kilerde bulunan 2.000 dev kimyasal bataryanın gücünü salmak üzereyim.
Estou prestes a libertar o poder das 2000 baterias químicas armazenadas na cave, sob os nossos pés.
O kadın ve kocası onları bodrumda kilitli tutup devlet yardımlarını alıyorlardı.
Aquela mulher e o marido prenderam-nos na cave para receberem o dinheiro dos benefícios.
Ben bodrumdayım.
Estou na cave.
Ev inşa edildiğinde mahzene dönüştürülmüş.
Isso era a saída da cave, quando a casa foi construída.
Reverend Green bodrumda boruyla mı yapmış?
Foi o Reverendo Verde na cave com o tubo grande?
- Bodruma indi sanırım.
Acho que ele está caído na antiga cave. O quê?
- Onu bodrumda mı tutuyorsunuz?
- Deixa-o na cave? - Ele gosta de lá estar.
Labaratuvar Bir giysi fabrikasinin bodrum katinda.
O laboratório, é na cave de uma fábrica de vestuário.
Bu öyle dandik bir keşin bodrumda üretebileceği bir şey değil.
Isto não é como cozinhar metanfetamina na cave.
Şimdi uslu bir kız ol ve ben bize köpüklü bir banyo hazırlarken kilerden bir şişe şarap getir tamam mı?
Agora, sê simpática, e vai escolher uma boa garrafa de tinto na cave, enquanto nos preparo um banho de espuma ayurvédico, sim?
- Onu bodrum katından çalmak için almıştım.
Retirei-o da cave dela para tocar.
Fırtına sığınağı...
Uma cave para tempestades.
Issız bir çiftlik evinde dolanmak başka bir şey. Tek girişi olan ve çıkışı olmayan bir sığınağa inmek başka bir şey...
Uma coisa é andar por uma casa de quinta deserta, outra coisa é descer para uma cave só com uma saída.
Birden Taliban'a silah satmaya başlamadığını tahmin ettiğim için sesinin kesildiğini, bodruma atıldığını düşünüyorum.
Suponho que não começaste a traficar armas para os talibãs. Acho que te calaram, e foste atirado para a cave. Estou certa?
- Tam olarak siktiğimin bodrumundayım.
Literalmente, no caralho da cave.
Öncelikle Lanetli Cadı'nın bodrumunda olduğu gerçeği var.
Para começar, o facto de que estava na cave da Bruxa Malvada.
Basketbol antrenmanından sonra, spor salonu bodrumundaki merdivenin yanında olur mu?
E que tal depois da aula de basket atrás das escada da cave do ginásio?
Var ya, bodrumda kalsaydik ayni seydi.
Digo-te, mais valia termos ficado instalados na cave.
Karım şu anda bodrumda ölü yatıyor ve çok fena tırsıyorum.
A minha mulher... Está morta na cave...
Bodrum katında bir depo var.
- Sim, talvez. Há uma despensa na cave.
- Şu an bizim bodrumumuzda.
Ela está na nossa cave.
Çin ajanını annemin bodrumunda şok tabancasıyla vurdum.
Paralisei uma espiã chinesa, na cave da minha mãe.
Tüm ekipler, bodruma doğru ilerliyor.
A todas as equipas : ele dirige-se para sub-cave.
Yani dediği gibi, aslında bodrumda bayıltılmamış.
O que significa que não estava desmaiado na cave como disse.
Kariyeri bodrum katta ki posta odasından başlayıp, en üst katın penceresinden aşağı atlayarak son bulmuş.
Começou na correspondência da cave, e acabou a sua carreira a saltar pela janela do último andar.
- Evet. Sonra da yerleri silip bodrumdaki havluları katla.
E depois, esfrega o chão e dobra as toalhas na cave.
Paspasla kova bodrumda.
O esfregão e o balde estão na cave.
Kolum tekerlek boşluğuna sıkıştı.
O meu braço está preso na cave da roda.
Burası şatonun mahzeni Uberta.
Isto é a cave do castelo, Uberta.
Yani "Bunu mahzene götürün!" dediğim zaman burayı mı kastediyorum?
Então, quando digo : "Levem isso para a cave!" Refiro-me a isto?
Kazandığımız zaman ilk iş bu mahzeni yapan adamın peşine düşeceğiz.
Quando vencermos, vamos apanhar quem construiu esta cave.
Bay DeJong saat 10'da romu mahzene indirmemi istiyor.
O Sr. DeJong quer que ponha o rum na cave às 10 horas.
İçinizde ya da bodrumunuzda saklayıp çürümesine izin veremezsiniz.
Não se esconde em casa, na cave ou se deixa apodrecer.
Bir şeyler bulmaya çalış ve bize ne aramamız gerektiğini söyle.
É uma cave.
Bodrum.
Aquela cave.
Fırtına mahzeni var.
Há uma cave anti tempestade.
Bodrum katı var mı?
- A casa tem cave?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]