Cellat tradutor Português
300 parallel translation
Sanki bizi cellat için hazırlıyorlarmış gibi geliyor bana.
Sinto-me como se estivesse a ser preparado para ser executado.
İkinci olarak da, asılmak üzere olan bir adamı asılacağı ipin boyutu, konumu ve kuvveti hakkında bilgilendirmeniz cellatı ya da adamın asılacağı gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Segundo, por informar um homem perto de ser enforcado do não o salvamos o enforcado nem a certeza de ser pendurado.
Daha önce hiç cellat ipi gördün mü?
Já viram o nó de uma forca?
Cellat Ağacı.
A Árvore do Enforcado!
Ölü ya da diri arananların ödül parası için izlerini sürüyorlar, kendilerini hem yargıç hem de cellat yerine koyarak, itiraz hakkı olmayan mahkeme kuruyorlardı.
por um prémio em dinheiro eles caçavam o criminoso procurado, Vivo ou Morto. Eram arrogantes tanto com juízes como com executores numa espécie de julgamento solitário sem apelação.
Bir şekilde cellat tarafından asılıp ölecek.
Morre com um tiro, ao invés de enforcado.
Sevgili Lady Anne, cesur prensinizin zamansız ölümünden diğerleri de en az cellat kadar sorumlu değil mi?
Gentil Lady Ana, Não é a causa da prematura morte de seu valente príncipe? tão culpada quanto seu executor?
Bayan Plimsoll, ne cezbedici bir görünüşünüz var. Darağacında bekleyen cellat gibisiniz.
Miss Plimsoll, quão sedutora você está, esperando como um carrasco no cadafalso.
Silver City'li cellat?
O carrasco de Silver City?
Cellat değilseniz, burada işiniz ne?
Se o senhor não é o carrasco, o que é que está aqui a fazer?
Kendimi yargıç, jüri ve cellat yerine koydum.
Pus-me no lugar do juiz, dos jurados e do carrasco.
Biz cellat değiliz!
Não somos carrascos.
CELLAT
EXECUTOR
CELLAT PANSİYONU
O DESCANSO DO ENFORCADO
Fazla çaktırmadan hemen arkana bakarsan Gillette'i görebilirsin. Cellat kılığında gelmiş.
Olhando para a esquerda, tao casualmente quanto possível, verá o idiota do Gillette apropriadamente trajado de carrasco.
O adam Cellat Kodos.
Tenho a certeza. É Kodos, o Carniceiro.
Konu, Tarsus IV'ün eski valisi Kodos ayrıca Cellat Kodos olarak da tanınıyor.
Assunto : o antigo governador Kodos, de Tarsus IV, também conhecido por Kodos, o Carniceiro.
Cellat Kodos, özet.
Kodos, o Carniceiro, resumo.
Senin Karidian olup olmadığını test edecek. ya da Cellat Kodos.
Dir-nos-á se é, de facto, Karidian ou Kodos, o Carniceiro.
Ancak sağlık revirinde kalması gerekiyor. Karidian adlı yolcuyla karşılaşmaması için, çünkü onun Cellat Kodos, olduğundan şüpheleniliyor ve Teğmenin ailesini öldürdüğü için.
Mas tem de ficar na Enfermaria, para evitar o contacto com o passageiro chamado Karidian, suspeito de ser Kodos, o Carniceiro, e de ter matado a família do Tenente.
Eğer yorulursan, kendi karının cellatı olacaksın.
Se te cansares, serás o carrasco da tua própria mulher.
Cellat orada mı?
O carrasco está aí?
Cellat işini sessizce yapmak zorunda, Şerif.
O carrasco tem que fazer o seu trabalho em paz, xerife.
Merhaba, cellat.
Olá, enforcador.
Yerel cellat.
O enforcador local.
Cellat konuşmayacak.
O enforcador não irá falar.
- Cellat olduğunuzu söylediler.
- Dizem que é carrasco.
Ben bir cellatım.
Sou carrasco.
Cellat mı?
Carrasco?
Cellat.
Carrasco.
Adı Maria Stoner, cellat bey.
Chama-se Maria Stoner, carrasco.
İyi kurdular cellat.
Estäo a funcionar, carrasco.
- Cellat.
- O carrasco.
Ama bu cellat.
Mas é o carrasco.
- O cellat mellat değil Pop.
- Ele näo é carrasco, Pop.
Cellat kuzeyliymiş.
O carrasco é um ianque.
Bir cellat da gönderebilirlerdi.
Podiam ter enviado um carrasco.
Cellat işini sessizce yapmak zorunda, Sheriff.
O carrasco tem que fazer o seu trabalho em paz, xerife.
Sonun cellat kütüğünde gelecek.
Numa tábua de cozinha.
Hey sen! Cellat.
Não podes tocar naquela corda, carrasco!
Bayan cellat.
Uma dama assassina.
O izni oranın aranması için aldım Callahan... sen hem hakim, hem jüri, hem de cellat olasın diye değil.
Os mandados eram de busca e não de juiz e carrasco.
Dur! Cellat, dur!
Carrasco, pára!
Senin arkadaşın, o hovardanın zerafetinin... kurban ve cellat karşıtlığında yattığını gayet iyi biliyordu.
Esse seu amigo conhecia bem o refinamento da libertinagem que é ser ao mesmo tempo carrasco e vítima.
Her neyse... Kilerde bulunan ve üzerinde... şeytanın sembolünü taşıyan maskeli bir cellat... ciddi bir tavırla korkunç bir ayini yönetmekle görevlidir.
Um carrasco com uma máscara e símbolos do demónio preside seriamente a cada uma destas horríveis cerimónias.
Eğer Keoma onun işini daha önce bitirmezse, Caldwell bizim için iyi bir cellat olur.
Acho que, se Keoma não o matar primeiro, o Sr. Caldwell vai ser o nosso carrasco.
Aynı şekilde bu halat ya da cellat ilmiği,... Pt "o" lemy, bir "o".
De igual modo, esta corda, ou laço de enforcado, em Ptolomeu. É um'o'.
Harpagon'un pek de tercih edilecek bir cellat olmadığının farkındayım. Yüzünüzdeki ifadeden anladığım kadarıyla bana anlattığınız sarışın genç hiç aklınızdan çıkmamış.
Sei que Harpagon não é o suplício que vós desejaríeis, e, pelo vosso rosto, vejo que pensais no jovem de que falastes.
Yerel cellat tarafından müzede alınmıştı.
Ela engatou o Lockman no museu.
Cellat Düzlükleri, Hassayampa.
'Hangman Flats','Hassayampa'.
Yerel cellat. Adı Django.
O enforcador local.