Ceo tradutor Português
1,256 parallel translation
Ne zaman bir CEO hapşırsa dağları yerinden oynatamam.
Não posso mover montanhas de cada vez que um director espirra.
CEO değil.
Não é um director.
Peki bu durumdan başka birine söz ettiniz mi?
E notificou alguém dentro da empresa sobre a situação? Enviei um e-mail ao CEO.
Bu şirket ve değerli CEO'sunu korumak için bişeyler yapacağınızı düşünüyorum.
Acho que faria tudo para proteger essa empresa e sua preciosa CEO.
Linda'nın beni ve CEO'yu hatalı parfüm konusunda uyardığını iddia etmesi yüzünden aramız buz gibi. Merhaba, benim yeteneksiz olduğumu düşünen insan.
A alegação da Linda de ter avisado a mim e à CEO sobre a falha do perfume... esfriou o clima entre nós.
Sen dururken CEO'yu sorumlu tutmak istemedik.
A CEO não pode levar a culpa e foi você quem cantou a bola.
Bakın sizin de Bay Rist'le aynı pozisyonda olduğunuzu biliyorum.
Oiça, eu compreendo que partilhe o título de CEO com o Sr. Rist,
CEO ile ringe geri dönmenin zamanı geldi.
É hora de voltar ao ringue com uma certa presidente.
Ama Inquisitor'daki dostlarım Luthorcorp's CEO'sunun ve onun dünyayı ele geçirecek uzaylı projesini yayımlamaktan memnun olurlar.
Mas, tenho amigos no Inquisitor e eles iam adorar fazer um artigo sobre a Presidente Executiva da LuthorCorp e os seus planos para lançar uma conquista extraterrestre do mundo.
- Luthorcorp'un yeni CEO'suyum.
Tess Mercer. - Presidente Executiva da LuthorCorp.
O zaman yalnız bir CEO olursa bu senin için iyi olur.
E tornas-te a única presidente. Vai ser óptimo para ti.
Triad Geno şirketinin CEO'su.
Ele é o presidente da Triad Geno.
Kadının kocası. CEO parayı bulamadı. Fidye için parayı ödemeyecek.
- O marido descobriu que não vão pagar o resgate.
CEO ve haberlerin söylediğine göre parayı ödemişler.
As notícias e o presidente da empresa dizem que pagaram.
Daniel Fowler, 61 yaşında, FTP Fidelity'nin CEO'su.
Daniel Fowler, 61 anos, presidente da FTP Fidelity.
Yani, buradakilerin yarısı CEO'dur.
- Ex-diretores, gerentes,
- CEO'lar
- Diretores...
Bu havayolunun CEO'suyum.
Sou o director-geral da companhia aérea.
Peki ya CEO?
E o director geral?
Arkadaşlarımdan ikisi dün Oregon'dan uçtu ve 28. sokak True Blue Lokeların C.E.O.'su Bay Darnell Wallace için küçük bir paket getirdiler.
Dois amigos meus chegaram ontem do Oregon, com um pacote para o Sr. Darnell Wallace o CEO dos Lokes da rua 28.
Malone İşletmeleri'nin CEO'su oldu göle bakan altı odalı bir evi var.
É o director da Malone Enterprises com um apartamento de seis quartos com vista para o lago.
Alan Brent şirketin CEO'sudur. Tabii ünvanın anlamını biliyorsanız. Kendisi, bizzat beni New York'da yapılacak hissedarlar toplantısına davet etti.
O Alan Brand é o C.E.O. da empresa, se o título é importante para vocês, convidou pessoalmente "moi" para ir a Nova Iorque à reunião de accionistas e sentar-me no palco com o Conselho Administrativo.
... CEO'muz Alan, bu da Michael Scott Scranton Şube Müdürü.
Alan, C.E.O., Michael Scott, gerente de filial, Scranton.
Swiftcast'in CEO'suyla konuştum.
Falei com o gerente da SwiftCast.
Bunun yanısıra Rus İç İşleri Bakanlığı, baş müfettiş ve şirketin CEO'su olan Ivan Vega'yı, konuyla ilgili açıklanamayan vakalardan sorumlu tutuyordu.
Aparte, o director Vega era o responsável das investigações, para o ex-ministro Russo.
Beceriksizliği nedeni ile Raatib'in derhal Singh kardeşliği CEO'luğundan çıkarılmasını öneriyorum.
Eu proponho que demitamos Raatib Singh como director geral por razões de grande incompetência... de imediato.
CEO'su Dr. Bella Lithia.
Directora : Dr. Bella Lithia.
CEO istifa ediyor, rüşvet suçlamaları ile karşı karşıya
O presidente demite-se e enfrenta acusações de suborno
Kendi şirketimin CEO'su olmak... sana yalan söylemeyeceğim, birçok olanağa sahibim.
Ser o Director geral da minha própria empresa... Eu não te vou mentir. Eu tenho muita massa.
Trexx'in kurucusu ve CEO'su Ivan Bahn, metronun doğusunda büyüme planlayan yatırımcıları kazanmaya çalışmak gerektiğini savundu.
O fundador CEO de Trexx, Ivan Bahn, procura novos investidores para o seu plano de expansão do Metro. O projecto significa que o Sr. Bahn...
Bana CEO'luk teklif ettiler. Reddetmek zorunda kaldım.
Não, ofereceram-me um trabalho no executivo e tive que recusá-lo.
Bir CEO olacaktım.
Eu ia ser o presidente da companhia.
Hangi CEO ne yapmış, listelemişler.
Fizeram uma lista de quanto ganharam os presidentes das empresas.
Bu geceki konuğumuz Guillaume Belcher ünlü giyim ürünü üreticisi Soucil'in CEO'su.
O nosso convidado de hoje é Guillaume Belcher, presidente da famosa marca de roupa, Soucil.
Sezon başında savunmacı bir CEO zorlu bir başlangıç oldu.
Um empresário na defensiva era um começo difícil.
Üstelik bir CEO itibarına sahip olsaydın ki değilsin yine de bu konuda şansın çok az.
Mesmo que fosses credível como director executivo, o que não és, as probabilidades contra ti são esmagadoras.
'CEO benim, kaltak.'yazacak.
"Sou Presidente do Conselho de Administração, cabrão."
Ve bu bizim CEO Bay Chandrakant Pandit.
E é o nosso CEO, Sr. Chandrakant Pandit.
Lendl Global'ın CEO'su Pamela Boardman açılış zilini çalıyor.
Pamela Boardman, CEO da Lendl Global, toca a campainha da abertura.
David Ershon şu anda Ershon Holding'in CEO'su.
David Ershon é actualmente o CEO do Consórcio Ershon.
Carl Bachand adında biri, Killister Bank'in CEO'su.
O Carl Bachand, Director do Killister Bank.
SÜBVANSEDEN SONRA 2008'DE % 1 1940 ORTALAMA ÜCRET ORANI CEO I ORTALAMA ÇALIŞAN
Empregado Médio
CEO EMEKLİLİK İKRAMİYE PAKETİ
Pacote de Benefícios de Reforma de CEO - $ 83.600.000
Eh, Son kez Kontrol ediyorum, Christopher, Ben CEO yum son söz benim kendini kapının dışında bulursun.
Bem, a última vez que verifiquei, o Christopher, as letras CEO eram depois do meu nome fora daquela porta.
Bu korkunç suç mahallinde, birçok kurban arasından Umbrella Health CEO'su William Easton'ın da kimliği tespit edildi.
O corpo do director da Umbrella Health, William Easton, foi identificado como uma das vítimas desta cena macabra.
Sana harika bir CEO bulacaktık ama çoğu ya hapiste ya da şartlı tahliyede.
Éramos para te dar um lindíssimo executivo Mas como a maioria esta preso ou a tentar salvar o governo, então...
- Geleceğin CEO'suna.
Ao nosso futuro, executiva.
Bunlar CEO ve annem.
É o Director Geral. E a minha mãe.
CEO'ya bir mail attım. Ve bir başka mail de...
E enviei outro para...
Şimdi hastane CEO'suyla konuşmaya gidiyorum.
Vou agora falar com o director do hospital.
- Geleceğin CEO'suna.
- Ao nosso futuro, executiva.