Certo tradutor Português
171,945 parallel translation
Düşünüyorum da şu anda bir dönemeçteyiz.
- Andei a pensar. Estamos encurralados. Certo?
Asistanın olacağım.
Te auxiliar, sim. Certo.
Muhtemelen mide virüsüdür değil mi?
Deve ser uma gastroenterite, certo?
Tamam, anlıyorum.
Certo. Entendo.
Bailey'nin yaptığı doğru değildi.
- Não está certo o que a Bailey fez.
Tamam.
Certo.
- Tamam mı?
- Certo?
- Tamam.
- Certo.
Biraz daha nazik olabilir miyiz?
Certo, podemos ser gentis por um minuto?
Pekala, tek bir şartla burada bulunabilirsin.
Certo. Pode ficar aqui, com uma condição.
Haklısın.
Certo.
Trokarı geri çek.
- Certo, tira os acessos.
Birden bire, aniden yeni ve parlak bir ünvanın oldu.
Mas agora tens o teu novo título, certo?
Sen de onlara yanıldıklarını söyledin değil mi?
Disseste-lhes que estão errados, certo?
Yanlış gidebilecek şeylerin düzgün gitmesini sağlamak bizim elimizdedir.
Cabe-nos a nós pegar em tudo o que pode correr mal e fazer com que dê certo.
Sakinleştirici bir şeyler vereceğiz tamam mı?
Vamos dar-lhe algo para a acalmar, certo?
Anladım efendim.
Certo, senhor.
Pekala, sırada ne var?
Certo. E agora?
Haklıydınız.
Estava certo.
Şerefsiz herif böbreğini vermek istiyor ama bunu yapamayız değil mi?
O maldito quer doar o rim, mas não podemos aceitar, certo?
Değil mi?
Certo?
Tamam ama istemelisin.
- Certo. Mas queres.
Tamam.
- Certo. Tudo bem.
Ben bu hastanede vakfı temsil ediyorum.
Represento a Fundação dentro do conselho, certo?
Ayrıca uzun bir süre bulunamayacak bir donör yerine kesin olan bir şeye bel bağlamayı tercih ederim.
E prefiro investir no certo, a esperar um dador que pode não chegar a tempo.
- Görüşürüz.
Adeus. - Certo.
- Akşam sekiz gibi görüşürüz.
- Vejo-te às oito. - Certo.
- Çünkü haklıyım ve kendimi haklı çıkarmak zorunda değilim.
- Porque estou certo e não preciso de me justificar...
Tamam.
Claro. Certo.
- Sadece bir dakika.
- Só um minuto. - Certo.
Seni anlıyorum.
Eu entendo, certo? Negócios são negócios.
Gerçekten. Önemli değil çünkü artık April var, değil mi?
- Por que tens a April agora, certo?
Şimdi de sen öküzlük ediyorsun.
Certo, agora estás a ser idiota.
Çünkü Alex senin hakkında haklıydı.
- O Alex estava certo a teu respeito.
- Evet.
- Certo.
Burada kimin yaşadığını biliyorsun, değil mi?
Sabes quem mora aqui, certo?
Kadeh kaldıralım.
Certo. Um brinde.
Amerikalı girişimciler David Curry ve Robbie Garcia yaklaşık 8 saat önce Bangladeş'te kaybolmuş.
Certo, passaram 8 horas desde que os empresários americanos David Curry e Robbie Garcia desapareceram em Bangladesh.
Monty'e ulaştım.
Certo, já tenho o Monty.
Anlaşıldı ama uyarayım, Dakka'da cep telefonu ağı biraz antika, yani kayıtları tek tek incelemeliyim. Biraz zaman alacak ama elimden geleni yaparım.
Certo, mas só um aviso a rede de telemóvel em Dhaka é um pouco antiquada, tenho de ver os registos, pode demorar,
Bulduğun her şeyi gönder tamam mı?
Envia-nos tudo o que puderes, certo?
- Siz de FBI'dan olmalısınız.
- E a Clara é do FBI, certo?
Monty baz istasyonu kayıtlarını bulmuş, şimdi muhtemel kaçırılma alanına gideceğiz.
Certo, isso não é tudo. O Monty conseguiu os dados das torres de telemóvel, estamos a ir para onde ele acha que é o local do sequestro agora mesmo.
Doğru olanı yapmalıyım.
Devo fazer o certo.
Evet.
Certo.
Eve git, Zelena.
Vai para casa, Zelena. Certo. Robin, preciso de te contar...
Tamam.
- Certo.
Mutlu son, değil mi?
É só um final feliz, certo?
Vaktimiz olduğunu söylediniz değil mi?
Disse que temos algum tempo, certo?
Arkadaşlığının tadını çıkaracağım ve iyi bir gece uykusu çekeceğim.
- Certo.
Doğru.
Certo.