Cheerleader tradutor Português
198 parallel translation
Yerel amigolar başarılı olur.
Cheerleader local com sucesso.
Biliyorsun, o pon pon kız bize oyun oynadı, Lewis.
A Cheerleader enganou-nos, Lewis.
- Hayır, o bir amigo.
É cheerleader.
Ponpon kızla mı evlensin yani?
O quê, quer que ele case com uma cheerleader?
Amigo kız.
É uma cheerleader.
Düşünsene, eğer Brad o ponpon kızın üzerine düşmeseydi,... Nicole istediği şeyi alacaktı.
Pensa só. Se o Brad não tivesse caído sobre no braços da "cheerleader"... Nicole teria conseguido exactamente o que queria.
Okuldan sonra pompon kız seçmeleri için kaldım.
Fiquei depois da escola para os testes de cheerleader.
Oh, hangi filmdendi, Ol, Ponpon Kiz, Ol?
De que filme é esta cena, "Morre, Cheerleader, Morre"?
Bende caresiz ponpon kiz?
Faço eu de cheerleader?
Sen benim ponpon kızım olacaksın.
Tu vais ser a minha cheerleader.
Ama o amigo kız etti öyle mi?
Mas aquela Cheerleader conseguiu?
Bense kalçaları güzel, sürtük bir amigoyum.
Eu sou só a cheerleader ordinária com um belo par de mamas.
Ponpon kızlar için daha fazla yok, tamam mı?
Não há mais para a cheerleader, está bem?
Bir nevi amigo kız olacağım!
Sou praticamente uma "cheerleader"!
Seni alışveriş merkezine götürüp, herkese Dallas Amigo Kız olduğunu söyleyecektim.
Eu ia levar-te ao centro comercial e dizer a todos que tu eras uma Cheerleader dos Dallas Cowboys ( Equipa NFL ).
Ve amigo kızlarda orada olacak.
E as cheerleader's vão estar lá.
Amigo ekibi kurdum.
Fui aceite como cheerleader.
Dallas Cowboy'un amigolarının olmadığı bir düğün değil mi?
Bem, não é um casamento, sem uma cheerleader dos Dallas Cowboys?
Ama Dallas Kovboylarının, ilk kez kızıl saçlı bir amigo kızı işe aldıklarını duydum.
Eu ouvi foi que os "Dallas Cowboys" podiam vir a ter a primeira cheerleader ruiva.
Baş ponpon kızıymış ama sonra leğen kemiğini kırmış.
Ela foi cheerleader dos Charger, mas aleijou o pélvis.
pratik, pratik pratik... pon pon kız, pon pon kız... pon pon kızın annesi.
Prática, prática! prática... cheerleader, cheerleader... A mãe da cheerleader.
Eniştem erkek amigoydu.
É curioso, porque o meu cunhado conhecia uma cheerleader...
Bir amigo kızı becer, bilgiyi edin.
Engate uma cheerleader, e saque a informação.
Gerçekten çok güzel bir tadı var.
Cheerwine, como em "cheerleader".
Ponpon kız ya da herhangi bir şey olmaya çalıştın mı hiç?
Foste Cheerleader? A mim não me quiseram.
Popoma Vur Üniversitesi'nin amigo kızlarından biri gibi.
Parece a cheerleader da Universidade Bate-Que-Eu-Gosto.
Ben de dahil, dışlanmış insanlar, lise ortamına güçlükle uyum sağlarken, bu, hayatında ulaşabileceğin en iyi şey. Büyük futbol yıldızlığın. Hebenneka amigo kız arkadaşın.
posso ser a deslocada típica no normal ambiente duma escola, mas tu nunca terás uma vida melhor que esta, de grande craque de football mais a sua bronca cheerleader...
Özür dilerim, Bayan Bidermeyer. Amigoluk çalışmaları sebebiyle ödevlerden muaf tutulmuştum.
Eu fui dispensada, tinha treino de cheerleader, lembra-se?
Hani, kendilerini yalnız hisseden gençler.
( Jamie Babbit : realizadora de "But I'm a Cheerleader" ) Que estão a sentir-se como se fossem os únicos.
- Amigo kız.
Ela é uma "cheerleader".
I still kick myself for missing that Topless Cheerleader Parade with the hundred-foot chocolate teddy bear and the F-16s doing aerial acrobatics choreographed to the music of Queen.
Ainda não me conformei por ter perdido o desfile de "chefes de claque" em topless com o urso de peluche de chocolate com trinta metros de altura e os F-16 a fazer acrobacias aéreas sincronizados com a música dos Queen.
Tatlı sarışın amigo kızı olmanın bir önemi yok.
Ser uma bonita loira cheerleader não importa.
Amigo kız... Onu kurtarmalısın.
Tem de salvar a cheerleader.
Amigo kızı kurtarırsan dünyayı da kurtarırsın!
- "Salva a cheerleader..." - "Salva o mundo."
Amigo kızın gücüne sahip olduğu için.
- Porque tinha o poder da cheerleader?
- Kızını diyorum. Amigo kızı.
A sua filha, a cheerleader.
Amigo kızı kurtarırsan dünyayı da kurtarırsın.
Salva a cheerleader salva o mundo.
Amigo kızı kurtarırsan, dünyayı da kurtarırsın. Bu ne demek?
"Salva a cheerleader, salva o mundo." O que significa isso?
Evet, görünüyor ki ilk kez akrabası olduğum... bir ponpon kız benimle konuşacak.
A primeira vez que uma cheerleader fala comigo, somos parentes.
Yatak ucu kitabın "Telaşlanmış Ponpon Kız'ın Hikayesi" mı?
A história da cheerleader que engravidou?
Emin değilim. Ama Peter amigo kızı kurtarmak için orada olması gerektiğine inanıyor.
Mas ele acha que tem de lá estar para salvar uma cheerleader.
Eğer amigo kızı kurtarırsa dünyayı da kurtarmış olacağına inanıyor.
Ele acha que salvando a cheerleader, conseguirá salvar o mundo. Claro...
Sen buna inanıyor musun? Amigo kızı kurtarırsan dünyayı da kurtarırsın?
Acreditas que salvando a cheerleader ele pode salvar o mundo?
Buna gerçekten inanıyorsun, değil mi? Amigo kızı kurtarırsan dünyayı da kurtarırsın.
Acreditas mesmo que salvando a cheerleader, salvas o mundo?
Amigo kız orada olacak.
- É lá que está a cheerleader.
Hiro, katilin amigo kıza saldıracak olan adamla aynı kişi olduğunu düşünüyor.
O Hiro diz que pode ser o homem que vai atacar a cheerleader.
Amigo kıza ne zaman ve nerede saldırılacağını biliyorum. Onu durdurmak zorundayım.
Eu sei onde e quando é que ele ataca a cheerleader e tenho de impedi-lo.
O bir amigo kız.
É cheerleader. É jornalista?
Ben sadece bir amigo kızım.
Sou apenas uma cheerleader.
Burası Tree Hill Lisesi, ben burada... yıllar önce ponpon kızlık yapıyordum.
Aqui é a Escola Secundária de Tree Hill, onde eu... fui cheerleader, há uns aninhos.
Ponpon kız.
Uma cheerleader. Fixe.