Cigar tradutor Português
19 parallel translation
Aslında, Cigar, dürüst olmam gerekirse... şu anda sana kesin bir cevap veremem.
Na verdade, Cigar, para ser honesto contigo... não posso dar-te já uma resposta.
Eminim Cigar'ı da tanıyorsun.
E também conheces o Cigar.
Dün Cigar ve ben yalnız geldik buraya, bir iş çıkmadı.
Ontem, vim cá com o Cigar e nada feito.
- Cigar, ne haber?
- Cigar, que tal?
Bana spor salonundaki randevuyu ayarlar mısınız?
Tu e o Cigar tratam-me do encontro no ginásio?
Bu Cigar.
Este é o Cigar.
Orada bir yerde Japon bir Cigar var.
Até deve existir um Cigar japonês.
Söylesene dostum neden Grand Cigar bu kadar pahalı?
Porque é que este Le Grande Charuto é tão caro?
Grand Cigar, artık benimdir.
"Le Grande Charuto". É meu.
Gabriel Singer.
Gabriel Cigar.
Evet, şuna bak. Bu onun geçen ilkbaharda Cigar Connoisseur'da yazdığı makale.
Este artigo que ele fez na Primavera passada em Cigar Connoisseur.
Sana bunu söylememi istedi ve bu akşam seninle saat 7 : 00'de Kadife Puro Odası önünde buluşmak istiyor, tamam mı?
Deve encontrá-la hoje à noite no Velvet Cigar Lounge às sete, ok?
Have A Cigar ile, ikisi de şarkıyı söyleyemeyeceklerini biliyordu.
Com Have A Cigar, nós dois sabíamos que não a conseguiríamos cantar.
Hiç bir zaman sevmedim. En kötüsü bazen ben söylediğimde, biliyorsunuz yani konser verirken... .. bir şakacı çıkıp bağırır, "Have A Cigar" ı söyle diye.
A coisa pior é que algumas vezes quando estou... sabe... quando estou a dar um concerto... há sempre alguém que grita :
# Come in here, dear Boy Have a Cigar
Have a Cigar - versão inédita
Sigr, sig-raa...
Cigar...?
"Cigar City katliamı" gibi daha çok başlık yazılacak.
Serão escritos mais artigos como "Massacre em Cigar City".
Restoranı çok güzeldir.
O restaurante é excelente Há um "Cigar Lounge" muito bonito.
# They're gonna Love you. #
Durante a gravação de Have a Cigar