Cinco tradutor Português
40,856 parallel translation
Beş dakikamız yok, dostum.
Nós não temos cinco minutos, parceiro.
Beş yaşında falandır.
Deve ter, pelo menos, cinco anos.
Altı üstü beş haftalığına.
É só por cinco semanas.
Beş haftalık süre düşünülürse bu bir deney olarak görüp uyumluluğumuz hakkında veri toplamak için mükemmel bir fırsat değil mi?
Após o fim das cinco semanas, não é a oportunidade perfeita de considerar uma experiência e colectar dados da nossa compatibilidade?
Orijinal Star Trek dizisinde Atılgan beş yıl yeni gezegenleri keşfetme görevindeydi.
Star Trek, a série original. A Enterprise saiu numa missão de cinco anos para explorar novos mundos.
Bunu aynısının kendi beş haftalık görevin olarak düşün.
Encara como a tua própria missão de cinco semanas para fazer o mesmo.
Beş hafta sevgilimle yaşama görevini kabul ediyorum.
Aceito a missão de cinco semanas de partilhar o espaço com a minha namorada.
Dokümanı bana 5 saat içinde getirmezseniz...
Se não me trouxerem o documento dentro de cinco horas...
5 saniye.
Cinco segundos.
Bizim için tam tamına, bir değil, 2 değil, - tam beş tane şezlong kapacağım.
Vou arranjar não uma nem duas, mas cinco cadeiras.
- Beş mi?
- Cinco?
Beş tane şezlong kapacağım.
- Vou arranjar cinco.
5 dk içinde Kirk'ü altın tepsiyle sunarım.
Cinco minutos e tenho o Kirk numa bandeja.
Beş atışın var, dolu şu an.
Cinco balas, carregador completo.
5 dk'dan kısa bir süre içinde ölmüş olacak.
Em menos de cinco minutos, estará morto.
Tamam, siz bu canavarı arkaya koyun, ben beş dakikaya kalmaz hazır ederim.
Ponham a máquina na traseira, e eu acabo em menos de cinco minutos.
Burada beş milyon insanın hayatı söz konusuyken sen kalkmış dandik toplantılarından biri için mi endişeleniyorsun?
Os teus encontros com pessoas desonestas importam mais do que cinco milhões de vidas?
- 5 kilometreden az.
Menos de cinco quilómetros.
Beş, dört...
Faltam cinco, quatro...
- Haberdar etmek demişken bu da beni beş numaralı soruna getiriyor : iletişim.
- Por falar em informar, isso leva-me ao problema número cinco :
Beş dakika içinde uçağını ve pilotunu hazır istiyorum.
Preciso do teu avião abastecido e com piloto em cinco minutos.
Çarpmadan önce 25 saatimin olduğunu hesapladım.
Tenho vinte e cinco horas até cair.
- Beş gündür dinleniyorum.
Estou a descansar há cinco dias.
25 yıldır ortadan kayboluyorum.
Eu tenho desaparecido por mais de vinte e cinco anos.
Test sonuçları 5 dakika geç gelebilir.
Os testes podem chegar cinco minutos depois.
5 dakika içinde harekete geçiyoruz.
Movemo-nos em cinco minutos.
Mattathias adında bir adam vardı. beş erkek çocuğa ve muhtemelen kızlara sahip, - - ama biz asla bilemeyiz çünkü hikayemize burada başlıyor- - ve bir çocuğunun ismi
E havia um homem chamado Matatias que tinha cinco filhos e talvez algumas filhas, mas nunca saberemos, pois a História é mesmo assim...
Durması gerektiğini söyledim ama filmin başrolündeydim ve günde beş sahne çekiyorduk.
Era a actriz principal do filme e fazíamos cinco cenas por dia.
Geçen sene polis, 100'ü aşkın silahsız siyah öldürdü silahsız beyazların beş katı.
O ano passado, a polícia matou mais de 100 pessoas negras desarmadas, cinco vezes mais do que brancos desarmados.
Son beş yılda tam üç kez soyuldum.
Fui assaltada três vezes nos últimos cinco anos.
Beş numara kapıdan girdi o olduğunu biliyordum.
Quando o número cinco entrou pela porta, eu soube que era ele.
DNA raporu onu aklayana kadar, beş yılını hapiste geçirdi.
Ele passou cinco anos preso até ser exonerado pelo ADN.
Başkan'la beş dakika görüşmeliyim.
Preciso de cinco minutos com o Presidente.
Başkan'la beş dakika görüşmem lazım cidden.
Preciso de cinco minutos com o Presidente.
Peki, beş dakikan senin olsun.
Está bem, vai ter os seus cinco minutos agora.
İstediğin gibi reddedebilirsin. Bunu biliyorsun.
Quem não gostaria de cinco minutos com o presidente?
Sizin tahmininiz nedir? Başkan'la beş dakika.
Pretende falar cinco minutos com o presidente.
Beş dolara alıyorum, beş dolara satıyorum.
Compro por cinco dólares, vendo por cinco dólares.
Bunu tanesi beş kâğıttan 12 egzotik dondurmalı sandviçe çevirirsek kutu birdenbire 60 dolar ederinde olur.
Transformada em 12 exóticos sanduíches de sorvete, em cinco pedaços cada, e a caixa passa a valer 60 dólares.
Cıvık dondurmalı bir sandviç için beş dolar mı?
Cinco dólares por uma sanduíche de sorvete a derreter?
Bize beş dakika verirseniz yakanızdan düşeriz.
Cinco minutos e todos nós iremos embora.
Romantik oyununu hızlandırmak için küçük bir beş yıldızlı baştan çıkarmalı öğle yemeği bile hazırladım.
Fiz até um pouco de comida sedutora de cinco estrelas para intensificar a sua táctica amorosa.
Şimdi normalde, beş haneli bir şifreyi kırmanız sonsuza kadar sürer.
Agora, geralmente, um código de cinco dígitos levaria uma eternidade a decifrar.
Salonda silahlı beş adam var.
- O que é que se passa? - Cinco homens no salão com armas.
Görünüşe göre bir, iki, üç, dört, beş düşmanımız var, Steve.
Parece que temos um, dois, três, quatro, cinco criminosos, Steve.
5 kilometre.
Cinco quilómetros.
Sıradaki kurbanını almasına 5 gün var.
Cinco dias até que apanhe a próxima vítima.
Gömlek! Tamam, beş yeter.
- Está bem, cinco é bom.
5 saat.
- Cinco horas.
- Başkan'la kim...
- Cinco minutos com o presidente.
Beşi gitti.
Cinco já foram.