Cm tradutor Português
2,771 parallel translation
Bütün tabutlarımız 76 cm.'lik yer altı mezarlık standardına uygundur.
Todos os nossos caixões cabem nos túmulos subterrâneos padrão, de um metro.
Uzunluğu 1.7 cm.
1,7 cm de comprimento.
7. sınıftayken 23 cm'lik çok güzel bir teleskopum vardı.
Quando estava no 7º ano, eu tinha um lindo telescópio.
Sağda da 7 cm lik lezyon var.
Lesão de sete centímetros à direita.
Erkek İzci Birliği geçen seneden beri çok uzamış.
Aqueles escuteiros cresceram 30 cm desde o ano passado.
Ama çevre uzunluğu 55 santim olan bir galvanizli çelik yüzük, birçok erkek şapkasının çevresinin uzunluğuna eşittir çünkü.
Mas um anel de aço galvanizado com 55 cm de circunferência é, porque equivale ao tamanho médio do chapéu da maioria dos homens.
Ağıza doğru 30 derecelik açıyla 15 cm kadar devam ediyor,.. ... burun köprüsü ve sol göz yuvası boyunca 20 cm ilerliyor.
Continuando a rasgar 15 cm a 30º até à boca, 20cm até ao início do nariz que sai pela órbita ocular esquerda.
O dolapta kalan her kimse minicik bir şeydir.
Quem dormiu naquele armário não tinha mais do que 1,60 cm.
Mavi çelikten, 3 inç namlusu var.
Aço azulado. Tambor de 7 cm.
Her güvenlik kasası iki inçlik titanyumlu vanadyum kobalt kabuğa sahiptir.
Cada caixa do cofre há uma parede de vanádio e cobalto de 6 cm. - E fechadura de titânio.
Doğum süreci başlamış on hastamdan hiçbirisinin genişliği 3 santimetreyi geçmedi yani biraz boşvaktim var ve sen de bu maçı kaçıramazsın.
Nenhuma das dez doentes que tenho em trabalho de parto tem uma dilatação superior a 3 cm. O que significa que tenho um tempo livre. E tu não podes perder este jogo.
20 santim sadece.
Tem 23 cm.
- Tek gereken 10 cm.'lik sert çelik duvarı aşmak.
Só temos de passar por 10 cm de aço.
Kaburgalarda yedi santimlik iletken metal var.
Tem uma vara de 7 cm a segurar as costelas.
3 cm. açıklık var.
Tem três centímetros de dilatação.
- Sana zahmet Maestro tedarik bölümüne söyle, 10 cm.'lik 12 düzine sargı bezi göndersinler.
Então faz-me um favor, maestro, E diz as requisições que precisamos de uma grande dose de gaze de 4 polegadas.
Bu saçma kontratı kim düzenledi bilemem ama kazmamız gereken tam 1372 parça yer var ve hepsinin aynı derinlikte olmasını istiyorum 15 cm.
Não sei quem inventou isto tenho de lidar com as divisões, mas temos que fazer 1372 destes e para cada um deles Eu quero a mesma coisa. 15 centímetros
2.5 cm fazla olamaz.
- É. Nem um centímetro a mais.
15 cm derinliğe geldiğinizde durun... durun ve benim adamlardan birini çağırın.
Quando chegar a esta profundidade, eles param. Parem! E chama um dos meus rapazes
Sol lobun ucunda pıhtı birikmiş. 4 cm daha kayarsam, konuşma yeteneği etkilenecek.
Se remover mais de quatro centímetros, ela ficará com problemas na fala.
- 1 cm bile kayarsa- -
Amelia, tu és boa nisto.
Güdüm sistemi karanlıktan ya da hava koşullarından etkilenmiyor ve 60 santim genişliğinde bir hedefi 21 kilometreden vurabiliyor.
O sistema de orientação não é afetado pela escuridão nem pelo clima e consegue atingir um alvo de 60 cm a de 69 mil pés.
Evet ama burada boyunun 150 cm olması lazım.
Sim, mas aqui tens de ter 1m30.
Nikel kaplama. 6 atımlık. 20 cm namlu. .357 bildiğin gibi biraz tepmesi vardır.
Revestida a níquel, 6 tiros, cano de 8 polegadas, muito poderosa.
Kontak çevrildiği zaman aşağı yukarı 8 inç çapı olan yaklaşık 700 tane metal top, aracın içine doğru saniyede yaklaşık bin iki yüz metrelik bir sıçrama yapıyor : Sürücünün yüzünü hedef alan yönelimli bir patlama.
Quando a ignição foi accionada, cerca de 700 bolas de aço, com cerca de 0,3 cm de diâmetro, foram disparadas a 1.200 m / s no interior do veículo, uma explosão direccionada ao rosto do motorista.
Sophia'nın adamını gördük ama kaybettik 175 cm boylarında, siyah saçlı üzerinde Taşıma Güvenliği İdaresi üniforması var.
Vimos o homem da Sophia mas perdemos de vista... Alto, cabelo escuro, com uniforme da TSA.
Tam olarak 21 santimetre derine.
Exatamente a 21 cm.
İki milim derine inseydi, omurgama çarpıp...
Mais 2 cm e eu teria...
Böylece merminin tipini topun yaklaşık yoğunluğunu girdiğimde nişancının yerden 243.84 cm yukarda olduğunu gösteriyor.
Assim que colocar o tipo de bala, a densidade aproximada do canhão, parece que o atirador estava a 243,84 cm acima do chão.
Kulaklarının arasında 14 cm var, ve içi tamamen boş. Yani, sadece benden uzak dur.
Tens 14 centímetros entre as orelhas e estão basicamente vazios, por isso afasta-te de mim.
Ama iyi tarafı da pipim iki buçuk santim ufaldı.
Por outro lado, perdi cerca de 2,5 cm de pila.
13 santim.
13 cm.
Burada, sınırın yaklaşık 15 cm ötesinde.
Aqui mesmo, a cerca de 20 cm abaixo do limite da propriedade.
9 yaşında, 137 cm boyunda, sarı saçlı ve mavi gözlü beyaz bir çocuk arıyoruz.
Estamos à procura de um menino de 9 anos, branco, 1,40m, cabelos loiros e olhos azuis.
Patolog göğüs ve karın bölgesine 15-20 cm'lik bir et bıçağıyla yapılmış çoklu...
- O legista confirma : Múltiplas facadas no peito e abdómen, consistente com... Obrigado, Al.
Yaklaşık 60 cm boyunda
Tem cerca de 60 cm de comprimento.
Bunlar Pikayalar sadece 5-6 cm boyundalar, Fakat belkide ilk omurga onlardadır.
Esta, a Pikaia, tem 5 ou 6 cm de comprimento, mas elas têm talvez o que seria a primeira espinha.
Yılda 2.5 cm kadar.
cerca de 2,5 cm por ano.
Dişleri ise 30 cm uzunluğunda.
E os seus dentes têm 30 cm de comprimento.
Dünya ve içinde yaşayanlar bir buzul çağına giriyor buzulların boyu gökdelenler kadar ve kuzey kutbunda güzde 30 cm hızıyla büyüyorlar.
A Terra, e os seus habitantes, entram numa Idade do Gelo. Glaciares tão altos como arranha-céus crescem no hemisfério norte ao ritmo de 30 cm por dia.
4 cm daha kısalmam için ofiste zorlu bir günden daha fazlası lazım.
É preciso mais que um dia difícil no escritório para me derrubar de 10 centímetros.
Solda 5 cm lik bir kütle var.
Massa de cinco centímetros à esquerda.
Altına sıçmış gibi bakıyor.
Parece que cagou nas calças.
Vadi Lordları her zaman tepe kabilelerinin ağızlarına sıçmışlardır.
Os senhores do Vale sempre cuspiram nas tribos das montanhas.
Konfeti sıçmışındır
- Este é "confetti".
Sıçmışsın sen.
- Nem pensar. Estás lixada.
- Yalan! Hayır, yalan değil, ve o sapık piç bir de Blu-ray'ime sıçmış.
N-Não é mentira, e aquele maluco cagou no meu Blu-ray.
Botlarıma sıçmış! Evet.
- Ele cagou nas minhas botas!
Tanrım Wilfred çimenine sıçmış.
Deus, o Wilfred cagou na tua relva.
- Ana bilgisayar sıçmış durumda.
Bem, o servidor está perdido.
Her yolun bir sonu vardır derler ama bazen son sanki başlangıçmış hissi verir uzun bir yoldan geldiğinizi düşünseniz bile.
Diz-se que todas as estradas levam a algum lado, mas às vezes esse final parece-se com um início, mesmo quando se pensa que se percorreu um longo caminho...