English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ C ] / Cola

Cola tradutor Português

3,383 parallel translation
Kabalık etmek istemem ilk kez 8 Ocak 1997'de Middlesbrough'ya karşı oynadı. Coca-Cola Kupası'nda Rob Jones'un yerinde oynadı.
Não quero estar a meter-me, mas na verdade, a estreia do Carra foi contra o Middlesbrough, a 8 de janeiro de 1997, quando o Rob Jones o chamou para a Taça Coca-Cola.
Coca-Cola istiyorum.
Eu quero Coca-Cola...
Peşlerinden ayrılmayın, Sam.
Cola-te a eles.
Bir rom kola daha.
Outro rum com Coca-Cola.
Japon yapıştırıcısı falan mı kullanmış?
O que foi que ela usou, cola tudo?
Bir bardak daha vereyim mi?
- Outra coca-cola?
Coca-Cola.
Coca-Cola.
Bir dondurma, küçük boy patates kızartması ve kola alabilir miyim?
Pode dar-me um gelado cremoso, batatas fritas e uma Coca-Cola pequena?
Bu uyuşmuyor.
Isso não cola.
Kola mı diğeri mi?
Coca-cola ou este?
Kola istiyorum.
Coca-Cola.
Spencer, artık öyle programlar var ki Photoshop'la yapılanlar, yanlarında, elle kesilip yapıştırılmış gibi kalıyor.
Spencer, agora há programas que fazem o Photoshop parecer uma tesoura e um tubo de cola.
Görünüşe göre, Bay Melissa, Bayan Alkollü'ye özel bir gezi düzenliyor.
Parece que o Sr. Melissa está a fazer uma visita guiada à Sra. Cola com Rum.
Watergate'e baksana. - Kapının üzerindeki ufacık bir gri bant...
Olha o caso de Watergate, um pequeno pedaço de fita-cola esquecida na porta...
Ben bir diyet kola alabilirim. Çok teşekkürler.
Uma Coca-Cola Light.
Gördün mü? Kanın üzerine nasıl da yapışıyor.
E cola-se à parte sangrenta.
- Kola iyi gelir midenize.
Uma cola. O que precisa é de uma cola.
Kolayı buzdolabına koymamış.
- Pequenos goles. A cola não estava no frigorífico.
Kola bulantıya iyi gelir mi ki?
A cola é bom para isso?
Üstüne de sıcak kola içince...
Uma cola morna e "BANG"!
Biraz Japon yapıştırıcı ve minik bir dokunuşunuzla artık bakamazlar.
Mas com a Super-Cola uma gotinha e acabaram-se as espreitadelas.
Yalvarmak işe yaramaz.
- Essa não cola.
Kolayı içmeyi özlemediniz mi?
E coca cola! Quanta coca cola querem beber?
Parmak uçlarında japon yapıştırıcısı mı vardı?
- Super cola nas pontas dos dedos?
Ya da görünmeyen bir bant?
- Fita-cola invisível?
- Jack ve kola.
- Jack com cola.
- Jack ve kola mı? Jack ve kola.
Jack com cola.
Birazdan görüşürüz. Ben Bacardi ve kola içerim.
O meu é Baccardi com Cola.
- Reçetesiz satılan ilaçlar,.. ... evlerdeki uçucu maddeler, tiner, zamk gibi şeylerden sabıkası olanlara bakalım.
- Pronto, vamos procurar por históricos, de renda baixa, venda de remédios, inaladores caseiros, tinta, cola, etc.
Biraz viski ve kola var.
Um pouco de uísque e um pouco de Coca Cola.
Lastikleri o sıcaklığa getirdiğinizde, zamk gibi yapış yapış olurlar.
Quando se atinge aquela temperatura, eles estão tão pegajosos que quase parecem cola.
Paramı birkaç güne ödesen iyi olur aksi halde seni elektrikçi bandına sarar ve seni tabutla birlikte 3 metre derine gömerim.
Mas é melhor pagares-me o meu dinheiro dentro de dias ou vou atar-te com fita-cola e enterro-te num caixão a 3 metros de profundidade.
Bir Twizzler bir kola, bir patlamış mısır istiyorum extra extra arsenik olsun lütfen.
Quero um Twizlers, uma cola e pipocas com manteiga extra, por favor. Um último pedido para o mano mais velho?
Marilyn, Virgin Colada istiyor.
A Marylin quer uma cola virgem.
Coca Cola veya Pepsi değil. Onlar çağrıma geri bile dönmez.
Não é a Coca-Cola ou a Pepsi Eles não iam me ligar de volta
Tarama işleminden sonra canınız kola içmek istedi mi?
Tu sentes com desejo de beber uma Coca-Cola após a sessão de digitalização?
Tarama işleminden sonra Kola içmek istemiştim.
Eu teria gostado de ter bebido uma Coca-Cola após a sessão de digitalização.
Coca-Cola reklamını görünce Dopamine salınımın gerçekleşti.
Tu tens uma libertação de dopamina quando viste o anúncio da Coca-Cola,
Bir sürü diyet kolamız ve naneli şekerimiz var.
Temos muitas Coca-Cola Light e muitos rebuçados de hortelã.
Hala altındalar Arnstead.
Eles ainda estão na tua cola, Arnstead.
Biraz Japon yapıştırıcısı, tuvalet ve dahice.
Um pouco de super cola, papel higiénico e genial.
Bırak onu yapıştırmayı. Quasimodo'ya benzeyecek.
Não ponhas mais cola, vai ficar a parecer-se ao Quasimodo.
Kendi Coca-Cola'mı yapmaya çalışmak gibi olurdu.
Bem, isso seria como fazer a minha própria Coca-Cola.
Bir bilim insanısınız diyelim ve eğitiminiz süresince bir yerlerde zihninize kazınan kaçınılmaz bir "doğuştan mı yoksa eğitimden mi" kıyaslaması var ve bu düşünce aklınızda en azından Coca-Cola mı Pepsi mi veya Yunanlılar mı Truvalılar mı düşünceleriyle birlikte yer alıyor.
Imaginemos que você é um cientista e, algures na vida, fazem-lhe a cabeça com o inevitável conflito "Natureza versus Criação", que está no mesmo nível do "Coca-Cola versus Pepsi" ou do "Gregos versus Troianos".
Şimdi Sapık Gary olmuş.
Agora, é o Gary, o cola.
Suratına bant yapıştırıyor işte.
Está a colar fita-cola na cara.
Yapıştırmaya çalışıyorum.
Estou a tentar colá-lo.
Bant konusunda yardımcı olabilir misin?
Podes ajudar-me com a fita-cola?
Takmaya çalıştım, ve bi gün geldi ve düştü.
E depois tentámos colá-la aqui.
Pekala.
Nada de pipocas para mim, mas uma cola seria bom, Romeu.
İşaretlendi.
Cola.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]