English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ C ] / Conto

Conto tradutor Português

5,813 parallel translation
Bizi tutuklayana kadar her şeyi anlatacağız.
Conto tudo desde que nos prenda.
İsim de eski bir kocakarı masalından geliyor.
O nome vem de um conto tradicional.
Dharma masalından geliyor ismim.
Meu nome vem do conto de Dharma.
Usta Dooku bize, sizin padawanınızken yaşadığınız bir olayı anlatıyordu.
Mestre Dooku estava nos contando um conto de quando ele era seu Padawan.
ben onlara tam... sizin, Kashyyyk'ta kaşılaştığınız dev terentatek'i anlatıyordum.
Eu estava dizendo a eles o conto de quando enfrentou o gigante terentatek em Kashyyyk.
Birbirimizi sevdiğimizi söylemeden kimseye zengin olduğumu söylemem çünkü paranın işleri değiştirmesini istemem.
Eu nunca conto a ninguém que sou rico até depois de dizermos "eu amo-te", porque não quero que o dinheiro mude alguma coisa.
Ben küçük bir çocukken büyükannem bubbem bana Strigoi hakkında masallar anlatırdı.
Quando eu era pequeno, a minha avó, contou-me a minha bubbeh meiseh, um conto de fadas sobre os Strigoi,
Sana güvenim tam.
- Conto com isso.
Beni buradan çıkarırsan, amcana bunlarla ilgili hiçbir şey söylemeyeceğim.
Se me libertares, não conto nada ao teu tio.
Bir ressam olarak resmin her zaman büyük olmadığını ama küçük detayların etkileyici bir biçimde hikâyeyi anlattığını öğrendim.
Como artista que sou, aprendi que não é o panorama geral, mas os pequenos detalhes que efectivamente vendem o conto.
Sana güveniyorum.
Conto contigo.
Onun Bar Mitsvasında annesiyle bu Bar Mitsvadaki tanışmamızı anlatırım.
No bar mitzvah dele conto como conheci a mãe dele.
- Bak, ben espri yaparsam anlarsın.
- Quando eu conto anedotas, nota-se.
Tamam.
Está bem, eu não conto.
Yarına 500 dolar istiyorum. Yoksa babanı ararım.
500 $ amanhã ou eu conto
Bir peri masalinda veya rüyada gibiyim.
É como se estivesse num conto de fadas ou num sonho.
Yaptıklarımı söylemem.
Não lhe conto sobre a minha vida sexual.
Oraya gelince gerisini anlatırım.
Conto-te o resto quando chegar aí.
Pied Piper bir Alman masalı, Crane.
- O Flautista é um conto de fadas.
Ama benim düşündüğüm hikaye bize daha yakın, ve masal değil.
Mas a história que estou a pensar é mais próxima, uma que não é um conto de fadas.
Tam bir peri masalı sonu değil.
Não é bem o final de um conto de fadas.
Efsane zamanında bir kasaba sakini tarafından yazılmış kısa bir hikayeye dayanıyor.
A lenda começou num conto escrito por um residente local da época.
Asıl hikaye 1779 yılında,
O conto original foi escrito em 1779 pelo hoteleiro local
- Normalde içmem, o yüzden saymadım.
- Eu não bebo, então não conto.
Her can kaybını sayıyorum.
Conto cada vida perdida.
Bana aranızdakileri anlattı.
Ele conto-me sobre vocês.
- Şimdi sana ne olduğunu söyleyeceğim.
- Já te conto o que aconteceu.
- Peri masalı olduklarını açıkladım bile.
Noticiei um conto de fadas, como se fosse verdadeiro.
" Hayatıma yön vermen için sana güveniyorum.
"Conto contigo para me guiares a vida. " Confio em ti.
Güzel bir iş çıkarırsan sana Cosmo'nun, PMS'in keyfini çıkarmak için verdiği 10 ipucunu söylerim.
Faz um bom trabalho e conto-te as dez dicas dinamite da Cosmo para desfrutar da tua TPM.
Daha sonra olanları anlatırım ama şimdi babalarımıza neler yapabileceğimizi gösterelim.
Mais tarde conto-te tudo, mas chegou o momento de mostrar-mos aos nossos pais aquilo de que somos capazes.
İsterseniz size her şeyi anlatırım.
Se quiser, eu conto-lhe tudo.
Her şeyi anlatırım.
Eu conto tudo.
- Sana benim ilk seferimi anlatayım.
Eu conto-te a minha primeira vez.
Lanet olası Tasha, peri masalı gibi.
Caramba, Tasha, isso é um maldito conto de fadas.
- Yolda anlatırım.
- Eu conto-te pelo caminho.
Peki, o zaman seni de sayıyorum.
Eu conto contigo.
Her şeyi anlatacağım.
Eu falo. Conto-te qualquer coisa.
Dışarı çıkıp eğlendim ama kimseye buradaki sorunlarımdan bahsetmedim.
Saio, divirto-me, mas não conto a ninguém sobre os meus problemas aqui.
- Hayır anlatmam.
Não, não conto!
Kaçmak için kendi bileklerini yiyen bir yamyamın hikâyesi.
Sabes, o conto do assassino canibal que come o seu próprio pulso para escapar.
Yani Yiyici Todd'u, hikâyesini yaymak için kullandı Sonra da büyülü bir şekilde O'nu siyanürle zehirleyerek ortadan kaldırdı.
Então, o "Devorador" usa o Todd para espalhar o seu conto, e depois, de alguma forma magicamente ele ingere cianeto e sai de cena.
Bana bunun hala peri masalının bir parçası olduğunu söyle.
Diz-me que isto ainda faz parte do conto de fadas.
- Haber veririm sana.
- Conto-te mais tarde. Contas mesmo?
Bak ne diyeceğim. Bazen ortalık çok alevlendiğinde uzun süre polis kalamazsın.
Vou dizer-te... um dia, quando houver uma fogueira e já não fores polícia, conto-te.
Ben kur yapmadım. Yaptım mı?
Mas eu não conto, pois não?
Keşke ona gerçek kahramanları anlatabilsem. Bu dünya için canını feda edenleri yani cennetle ilgili masalları değil.
Gostava de lhe poder contar sobre os verdadeiros heróis, as pessoas que se sacrificam por este mundo e não um estúpido conto infantil sobre o Céu.
Bu akıl hastanesinden çıkıp da üniversitede normal insanlarla yaşayacağım zaman için gün sayıyorum.
Conto os dias até poder sair desta casa de doidos, ir para a faculdade, estar com pessoas normais.
Büyükannenle büyükbabanın dayına hala isim seçemediklerini ve zaman kazanmanın geleneksel yolunu kullanıp konu değiştirdiklerini düşünüyorum.
Acho que os teus avós não conseguem decidir como chamar ao teu tio, e estão a usar uma tradição de conto de fadas para ganhar tempo.
Şimdilik ona bir şey söylemedim.
- De momento, não lhe conto nada.
Bir, iki, üç...
Conto um, dois, três.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]