Crime tradutor Português
21,992 parallel translation
Suçluyu gözaltına aldın ve sanırım buradaki de cinayet silahı.
Apanhámos o culpado e acho que temos a arma do crime aqui mesmo.
Evet, ağır cezası var bunun.
Pois, isso é como um crime.
Capital City Suç Turu için buradaysanız eğer 20 dakika sonra başlıyor.
Se estão aqui para o Tour do Crime de Capital City, ele sai dentro de 20 minutos.
Meşhur olayları çözen ikili.
Uma dupla contra o crime tão famosa.
Kartelin bu suçu işleme olasılığını makul bulsam da tüm kaynaklarımızı tek bir olasılığa harcamamalıyız. Baş komisere yardım et, ben de Omar Velez davası için Bell'den yardım alayım.
Apesar de acreditar que o cartel possa ter cometido o crime, mas não ponhamos os ovos todos num cesto, portanto ajudas o capitão, e o Detective Bell toma conta do caso do Omar Velez.
Son 48 saat içinde burası bir suç mahalli olmuş.
Nas últimas 48 horas, isto foi local de um crime.
Suç mahalli mi?
Local de um crime?
İkinci bir suç mahalli bulunca nasıl şaşırdım bir düşün.
Imagina a minha surpresa ao descobrir um segundo local do crime.
Sen suç hayatına geri dön!
Regressa à tua vida de crime.
Suç değil vaiz.
Isto não é crime, Padre.
Orada biraz kendimi kaybettim.
Perdi a cabeça. Crime passional.
National City'de işlenen suç oranı son birkaç aydır azaldı çoğu Supergirl sayesinde.
O crime diminuiu nas últimas em National City... nos últimos meses, graças à Supergirl.
Gerçek suçluları bize bıraksınlar.
Deixar o verdadeiro crime para nós.
Bu sabah Supergirl West National City Bankası'ndaki olay yerindeydi.
Hoje de manhã, a "Supergirl" chegou à cena de um crime, no "West National City Bank".
Başkasının yerine e-posta attın bu da federal bir suçtur.
E cometeste fraude por e-mail e pelo correio, o que é, potencialmente, um crime federal.
Non National City'deki suçu bir günde yok etti.
- O Non acabou com o crime em National City num dia.
Amatör olan bu suçu işlemesi için para verdiğin kişi her kimse o.
Amador é aquele a quem pagastes para cometer o crime.
Bu kalede benim elimin olmadığı bir suç düşünülemez mi?
É assim tão impensável que tenha ocorrido um crime neste castelo do qual não seja culpada?
Lord Narcisse sana kalırsa ölüş şekli Catherin'in bu suçta payı olduğunun kanıtı.
Lorde Narcisse, dizeis que a forma que ele morreu prova que a Catarina foi responsável pelo crime.
Çünkü cinayetin asıl trajedisi çok ani şekilde göçmemizle korkup ete ve kemiğe tutunmaya çalışmamız, o yüzden cinayet kurbanı öldüğü yerde gezinir.
Porque a verdadeira tragédia do assassinato é que, a nossa transmigração é tão abrupta que ficamos com medo e tentamos agarrarmo-nos a esta carne e ossos, por isso, uma vítima de homicídio persiste em ficar no local do crime.
Ama benzer şartlarda son olay yerine girebilmiştik.
Mas foi-nos permitido o acesso ao último local do crime com circunstâncias semelhantes.
Olay yerini benim ve adamlarımın kontrol altına alması daha iyi olur.
Seria melhor se eu e os meus agentes protegêssemos o local do crime.
Son olay yeriyle Simmons ile uçağa dönüp coğrafi profil oluşturacak kadar veri toplamış olabiliriz.
Sabes, com este local mais recente do crime, Acho que temos dados suficientes para eu e a Simmons voltamos para o avião e construirmos um perfil geográfico.
Asla evine yakın suç işleme ve kurbanlarına ulaşmak için...
Nunca cometas um crime muito perto de casa, e nunca viajes mais que o necessário
Bir suç haritası yapmış, fotoğraflar ve harita ile,
Ela tem fotos de cenas de crime, notas e mapas
- Bir cinayet tahtası.
- Um mural do crime.
Cinayet tahtasını da aldı.
O criminoso levou o mural do crime.
Cinayetten sonrasını umursamamış olmalı.
Achou que ninguém o ia ligar ao crime.
Ama cinayetin içinde olduğunu hiç düşünmedi.
Mas ela nunca conseguiu liga-lo ao crime.
Biliyorsundur,'Huzur Veren'davasıyla ilgili bir cinayet tahtası varmış.
Sabia que ela tinha um mural de crime sobre o Ceifador,
Nasıl aklımda tutabilirim bilmem kaç yıl önceki bir suç mahallini?
Como se me lembra-se de algo de uma cena de crime há anos?
Suç mahalli fotoğrafları ile kanıt günlüğünü karşılaştırıyor.
Ela está a comparar a lista de provas com as fotos da cena do crime.
İlk suç mahalli zamanına gönderebilir misin beni?
Consegues levar-me de volta até a primeira cena de crime?
Olay yerinden çaldığın hapları da mı?
E os comprimidos que roubou da cena do crime?
- Cinayeti kurcalamamam için elinden gelebi yaptı.
- Ele fez tudo para me convencer a não investigar o crime.
Gizleyecek bir suç yok. Tabii ki var.
Ele não tem nenhum crime a esconder.
Bundan dolayı gizleyecek bir suç olmadığını biliyorum.
É por isso que eu sei que ele não tem qualquer crime a ocultar.
Suç işlemeye razıyım fakat kan şekerin düşükken öylece arabada oturamam.
Estou disposta a cometer um crime, mas recuso-me a sentar-me num carro contigo, quando estás com a glicemia baixa.
Ben olay yerine dönüyorum. Bakalım birşey kaçırmışmıyız.
Vou até ao local do crime, ver se deixamos passar alguma coisa.
Kamerası olay yerinde değildi.
A câmara dele desapareceu da cena do crime.
Senin yaptıkların da temizlendi.
Foi inocentada de qualquer crime.
Bu Kaos Katili'nin son kurbanlarından McDonough Estate'in olay yerinden.
Esta é da cena do crime da propriedade do Mcdonough, uma das vítimas mais recentes do Assassino do Caos.
Olay yerinde farklı bir sürü şey var.
Muita coisa nesta cena do crime é diferente.
İşte.
CHEFE DO CRIME ORDENOU O HOMICÍDIO DO PROCURADOR GERAL Isto.
Tabi ki, suç danışmanı bir anlaşma yapmak istiyor.
Claro. O porteiro do crime quer fazer um acordo.
Arama kaydına göre Levi, Remy'nin öldüğü anda cinayet mahallinden çok uzaktaymış ama şuna bakın.
Os registos de chamadas confirmam que o Levi não estava sequer perto da cena do crime na altura do homicídio do Remy, mas, olhem para isto.
Suç mahallimiz kesinlikle burası.
Esta é, definitivamente, a nossa cena do crime.
Olay yerindeki lastik izleri Nissan NV1500'e aitmiş.
Era o Eric. As marcas de pneus na cena do crime pertencem a uma "Nissan" NV 1500.
... Claire'in takip ettiği internet sitesinden alıyoruz.
Os blogs de crime da vizinhança que a Claire tem andado a ler.
Suç sayılırdı!
É crime!
- Bir suçu gizleyecek kadar yakın mısınız?
Será que são suficientemente chegados para ocultar um crime?