Cuban tradutor Português
41 parallel translation
Siyaset hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Tropikal kuşak : Geri kalmış ülkeler :
Para isso estão os países atrasados, para matar animais selvagens, pescar, deitar-se para pegar o sol... e ai tem a "beautiful cuban senhorita".
Küba Şeker, 21'den 3'e düşmüş. Elkhorn kömür ; 5,50, şimdi 0, 125.
Cuban Sugar, desceu de 21 para 3, Elhhorn Coal a 5 1 / 2, desceu para 1 / 8.
Javier, ateşli bir Cuban tasarımcısıydı ve New york moda dünyasının çok tanınan bir ismiydi.
O Javier era um estilista cubano de renome.
Çok seçenek var, Mark Cuban harekete geçmek ve Todd Andersen'ı almak istiyorlar.
Há muitos rumores que dizem que o Mark Cuban quer subir e levar o Todd Andersen como primeira escolha.
Ve hepimiz biliyoruz ki, Mark Cuban istediğini alır.
Todos sabemos que quando o Mark Cuban quer uma coisa, ele consegue.
- Evet, hepimiz için bu çok ilginç bir tavır.
É sempre interessante ver se a atitude "custe o que custar" do Cuban, vai dar frutos.
Sevdiğiniz French-Cuban lokantasında size yer ayırttım.
É o Lloyd das hemorróidas, querido. Arranjei reservas no restaurante franco-cubano que gostas, o Chez Guevara.
Böylece Nat, Cuban'la oynayabilir ve ve biz de biraz temiz hava alabiliriz.
Assim, o Nat já pode apreciar o seu cubano. E nós podemos desfrutar do ar fresco.
Büyük C için Büyük D'de Büyük üç Mark Cuban İşte ben.
O Grande três no Grande D para o Grande C. Mark Cuban, sou eu.
Mark Cuban ne yapardı?
O que faria o Mark Cuban?
Mark Cuban'la balık tutmakla meşguldün.
Vocês estavam ocupados a pescar com o Mark Cuban.
Carlos, burada sana Mark Cuban'ın bence mantıklı olduğunu ve onunla o şekilde konuştuğun için özür dilemen gerektiğini söylüyorum.
- Carlos, o Mark Cuban é sensato. Tem de lhe pedir desculpa pela forma como lhe falou.
Mark Cuban'ın ciddi ciddi 20 milyon koymak istediğini söylesem bile mi?
- Não. E se lhe disser que Mark Cuban quer investir 20 milhões?
Hayır, bak fiyatı kendi çapımda yükselttim, Cuban'ı işin dışına çıkarmak istiyorum.
Não, quero arranjar dinheiro para comprar e excluir o Cuban.
Mark Cuban ile iletişime geçtim, Dallas Mavericks'in sahibi.
- Não era. Encontrei o Mark Cuban, o proprietário dos Dallas Mavericks.
Evet, Mark Cuban'ı da yatırım konusunda ikna etmek üzereyim.
Pois. Fiz com que o Mark Cuban pensasse em investir nela.
Cuban'ı da hatta.
E também mato o Cuban.
Cuban'ın eleman.
Olá, Ken! É o amigo do Cuban.
Carlos, bu bey Mark Cuban ve iş ortakları Ken Austin ve Kevin Shaw.
Carlos, estes são o Mark Cuban e os seus sócios, Ken Austin... e o Kevin Shaw.
Cuban'a gidiyoruz.
Nós vamos ao Cubano.
Mavericks'in milyarder sahibi Mark Cuban'ı yakaladık. Tekila şirketinin halka açılmasıyla servetine servet kattı.
Encontrámos o multi-milionário dono dos Mavericks, o Mark Cuban, que acabou de fazer mais uma carrada de dinheiro com a entrada em bolsa da sua empresa de tequilha.
- Sen öyle söylediğin için bu işin patlayacağını biliyordum ve Mark Cuban'ı arayıp doğrulattım.
- Sabia que isto ia ser importante, porque me disseste que ia ser. E porque liguei ao Mark Cuban que mo garantiu.
Lütfen ama. Cuban, yapmazsam hayatım boyunca pişman olacağımı söyledi ben de seninkileri de satın aldım.
O Cuban disse-me que me arrependeria para sempre se não o fizesse, por isso, comprei-tas.
Cuban'ı kontrol edin.
Vê como estão os cubanos!
Mark Cuban o kadar parayı hayatta ödemez.
É impossível o Mark Cuban pagar tanto.
Mark Cuban teklifini arttırdı.
O Mark Cuban aumentou a oferta.
Onun Cuban'ın teklifine evet demesini sağla. Ya da lig işin içine avukatlarını sokacaktır.
Faça-a aceitar a oferta do Cuban, ou a Liga vai envolver os advogados.
Bunu da söyledikten sonra senin Bay Cuban'a takımı satmak için iyi niyetli bir uzlaşma sürecine girmeni bekliyoruz.
Tendo dito isto, gostaria de um compromisso da sua parte para entrar numa negociação de boa-fé com a intenção de vender ao Sr. Cuban.
Mark Cuban'a da satmıyorum.
Eu não vou vender ao Mark Cuban.
Peki ne kadar kazandı?
... quando Chase o apresentou ao multimilionário Mark Cuban. - Quanto é que ele ganhou?
Senden bir şey istiyor ve istediği şey sikin değil. Muhtemelen artık minyatür Mark Cuban olduğuna göre ona para kazandırmanı istiyordur. Aynen.
Ela quer alguma coisa de ti, e não é a tua moca, mano.
Babası, ilk kocam Cuban.
O pai dele, o meu primeiro marido, é cubano.
Mark Cuban'ın Shark Tank'te rakiplerine verdiği bir tavsiye mi sandınız bunu?
Acham que esse é o conselho que o Mark Cuban dá aos seus concorrentes em Shark Tank?
NFL'in Mark Cuban'ı olacağını düşünüyorlar.
Acham-te o Mark Cuban da NFL.
- umarım çok yakında olur yarın Mark Cuban'la görüşeceğim ve parasını paylaşmayı hiç sevmediğini bilirsin.
- Em breve, espero eu. Amanhã tenho uma reunião com o Mark Cuban e sabes que ele não gosta de dividir os lucros.
Mark Cuban mı?
Mark Cuban?
Bu Mark Cuban, efendim.
É o Mark Cuban, senhor.
Beş dakika içinde Mark Cuban ile görüşmem var.
- Está bem.
Tamamen unutmuşum.
Meu Deus, o Mark Cuban, esqueci-me.
- Chase, milyarder Mark Cuban'a erişmesini sağlamıştı. - İyi demişim.
- Que boa frase.
Benim için hava hoş.
Quererá que lhe faças alguma massa, sendo tu agora Mini-Mark Cuban. Tudo bem.