Cícero tradutor Português
162 parallel translation
BEŞ PARMAK
CINCO DEDOS OPERAÇÃO CÍCERO
Bu arada, kendisine bir de kod adı verildi'Çiçero'.
A propósito, designámos-lhe um nome de código "Cícero".
- Artık Çiçero olarak anılacak.
- Deve ser referido como Cícero.
- Çiçero mu?
- Cícero?
Ribbentrop'un, hayret verici bir şekilde, Çiçero adını duymuş olması hariç elbette.
Excepto o facto surpreendente de que Herr von Ribbentrop tenha ouvido falar de Cícero.
Sana bir kod adı verildi, Çiçero.
Foi-lhe atibuído um nome de código, Cícero.
Çiçero.
Cícero.
Çiçero belgelerinin Almanya'daki Gestapo merkezine ulaşmasından 24 saat sonra Moyzisch, General Kaltenbrunner'a rapor vermek üzere Berlin'e çağrıldı.
24 horas depois os documentos de Cícero chegaram à Gestapo Moyzisch foi chamado a Berlim para contactos com o General Kaltenbrunner.
Bu Çiçero'nun gerçek kimliği ne?
- Qual é a identidade certa de Cícero?
Ne yazık ki efendim, Çiçero işbirliğine yanaşmıyor.
Cícero é muito pouco cooperante.
Çiçero'yla yeni bir görüşme ayarladın mı?
Quando á que verá Cícero?
Berlin Çiçero'dan nasıl faydalanacağını bilmiyorsa da ben biliyorum.
- Bem se Berlim não sabe como usar Cícero, eu certamente que sei.
Kontesin faturalarını Çiçero'nun ödediği ortada.
Obviamente Cícero paga está a pagar as contas da Condessa.
Bilinmeyen Çiçero ve iyi bilinen Kontes Almanya karşıtı görüşleriyle iyi bilinen.
O desconhecido Cícero e a célebre Condessa célebre pela sua grande germanofobia.
Albay, sizi, Çiçero'nun söylediği kişi bir casus olduğuna, bize değeri yüksek... gerçek belgeleri yüksek bir fiyata sattığına ikna edecek şey nedir?
Coronel von Richter, o que poderá convencê-lo de que Cícero é o que diz, um espião vendende-nos documentos genuinos de grande valor por uma grande quantia em dinheiro?
Çiçero'yla bir sohbetin yardımı dokunabilir.
Um conversa com Cícero talvez ajudasse.
Çiçero'yla tek bağlantımızın Moyzich olması bence daha iyi.
Acho preferivel que Moyzisch seja o nosso único contacto con Cícero.
Ankara'ya, sizi Çiçero'yla aramızdaki münasebetlerin tüm sorumluluğundan azad etmeye geldim.
Eu vim para Ankara para exonerá-lo de toda a responsabilidade nas nossas relações con Cícero.
Gelecekte, Çiçero'nun sağladığı tüm belgeler doğrudan Berlin'e gönderilecek.
Todos os documentos de Cícero serão mandados directamente para Berlim.
Takip eden 5 hafta boyunca Çiçero Almanlara servetini 155.000 pound'a çıkaracak olan 35 çok gizli belge sattı.
Durante as seguintes 5 semanas Cícero vendeu aos Alemães 35 documentos altamente secretos o que elevou a sua crescente fortuna a 155.000 libras esterlinas.
Belgelerden elde edilen istihbaratın şaşmaz doğruluğuna rağmen Alman İstihbaratı, Çiçero'nun bir İngiliz ajanı olabileceği korkusuyla harekete geçmeye yanaşmıyordu.
E apesar da infalível exatidão da informação obtida com os documentos o Serviço Secreto Alemão recusava agir baseado neles por temor de que Cícero fosse uma maquinação Britânica.
Çiçero tarafından sağlanan belgelerin gerçekliğine dair sormuş olduğunuz sorunun cevabı, materyalin hakiki olduğuna inandığımdır.
"Em resposta à sua pergunta acerca da autenticidade dos documentos... "... obtidos de Cícero, estou firmemente convencido, são autênticos.
Çiçero İngiliz Büyükelçiği'nde yaşamaktadır ve belli ki üst düzey istihbarata erişebilmektedir.
"Cícero vive na Embaixada Britânica... "... obviamente tem acesso a " informação altamente secreta.
Çiçero?
Cícero?
Çiçero?
¿ Cícero?
Dostumuz Çiçero geride kendisini ele verecek bir şeyler bırakmamıştır...
Cícero provalvelmente nada deixou que o pudesse incriminar.
Özetle, Çiçero her hangi birimiz olabilir.
Em resumo, Cícero poderá ser qualquer um de nós.
Çiçero bir kez bile görünmedi.
Cícero não apareceu uma só vez.
Ne garip. Çiçero kendi satmak istediği belgeleri ne de kolay ele geçiriyordu.
Curioso, como era fácil a Cícero obter os documentos que queria vender.
Ve korkarım Moyzisch, dostun Çiçero kendisinkini yitirmek üzere eğer vardıysa.
E eu receio, Moyzisch, que aquele seu amigo Cícero se tem alguma.
Filmi ele geçirene dek, Çiçero'yu hayatınız pahasına İngilizlerden korumalısınız.
Vocês têm de proteger Cícero dos Britânicos a todo o custo até que tenhamos o filme.
Daha sonra Moyzisch, kendisini korumak Çiçero'ya kalacak İngilizlerden ve bizden.
Depois, Moyzisch, caberá a Cícero proteger-se a si próprio dos Britânicos e de nós.
Çiçero'yu kalabalık bir caddede ya da polisin gözü önünde öldürmeyi tercih etmeyeceksiniz.
Não é provável que vão matar Cícero numa rua cheia de gente... -... ou na frente dum policia.
Biz Çiçero'yu istiyoruz ve onu canlı istiyoruz. Böylece bize Naziler'in ne kadarını öğrendiğini söyleyebilir.
Queremos Cícero, e queremo-lo vivo para que possa contar o que os nazis conseguiram saber.
Çiçero, İngilizlerle mi?
Cícero e os Britânicos?
'Kontes Anna Staviska'dan almış olduğum bir mektup Çiçero'nun İngiliz ajanı olduğunu dile getiriyor.
"Acabo de receber uma carta pessoal da Condessa Anna Staviska... " referindo que Cícero é um agente britânico.
Dilin yaşIı ama çok keskin, Cicero.
Tens uma língua velha mas afiada, Cícero.
Cicero'nun imasından hoşlanmadım.
Não gostei da inferência de Cícero.
- Cicero Grimes.
Cícero Grimes.
Cicero!
Cícero!
Cicero Grimes, John Russell'a karşı.
Cícero Grimes, conhece John Russell.
Pollio ve Cicero üzerine yazdığım denememi okudun mu?
Leste o meu ensaio sobre Pólio e Cícero?
Büyük bir hatipti, ama Cicero'yla kıyaslanmaz.
Era um grande orador, mas não pode ser comparado a Cícero.
Cicero'nun konuşmaları kendini beğenmiş tarzda, kendisinden çok fazla söz ediyor.
Os discursos de Cícero eram pomposos e tinha-se em muito alta conta.
Cicero derki, " Gençlerin karakteristik Özellikleri acelecilikleridir...
Para citar Cícero, "Precipitação é uma característica de juventude",
Bölüm B Cicero'nun "Arkadaşlığın doğası ve değeri" eserinden bir pasajı tercüme edeceksiniz.
Na parte B, traduzirão um trecho do De Amicitia, de Cícero... que fala sobre o valor e a natureza da amizade.
Bende Cicero.
Eu sou de Cícero.
- Cicero!
- Cícero!
Cicero, eski dostum.
Cícero, meu velho amigo.
Hizmetkarın Cicero, atlarla birlikte seni orada bekliyor olacak.
O teu servo, Cícero, estará lá à espera com cavalos.
Kız Cicero'nun bir banliyösündenmiş.
A fulana era de Cícero.