Cüzdan tradutor Português
4,923 parallel translation
Bu benim cüzdanım değil.
Não é a minha carteira.
Bak sen şu işe. Cüzdanı cebinden fırlamış.
A carteira dele caiu.
Elimizde bir limuzin şoförü,... bir cüzdan ve anahtarı hâlâ üzerinde olan bir limuzin var.
Então, temos um motorista de limusines, uma carteira e, uma limusine com as chaves na ignição.
Cüzdan yok.
Não tem carteira.
Bay Chase'in cüzdanı kayıp..
A carteira do Sr. Chase está desaparecida.
Sen onun cüzdanını kendininmiş gibi almadan mı?
Então, decidiu ficar-lhe com a carteira?
Önce eski karımdan haşin bir saldırı geliyor sonra da kızım çaktırmadan cüzdanımı çekiveriyor.
Primeiro, a ex-mulher massacra-me o corpo com um ataque de culpa, depois, a filha massacra-me a carteira como um saco de pancada.
Niye kocasını öldürüp, kendi cüzdanını çalıp, arabayla bir kilometre gidip arabayı orada bırakıp, geri dönüp 911'i arasın ki?
Porque é que ela mataria o marido, roubaria a sua própria carteira, conduziria meio km, deitá-la-ia fora, conduziria de volta e ligaria para a Polícia.
Yapma ama, şu kıyafetin kısa saç kesimin, zincirli cüzdanın falan var.
Vá lá, tu tens o uniforme e o corte de cabelo. Uma carteira com corrente.
Bunu Henry'nin cüzdanında buldum.
Eu... Encontrei isto na carteira do Henry.
İntihar edişini izledin ve sonra onun cüzdanıyla kayıplara karıştın.
Viste-a cometer suicídio e depois foste directamente à sua mala.
Polis silahını ve cüzdanını bulmuş.
A polícia encontrou a arma e a carteira dele.
Cüzdanı ve kartları var ama üzerinde obje yok.
Temos a carteira e os cartões, mas nenhum artefato nele.
Cüzdanını Beans'de unutmuşsun.
Deixaste a carteira no café. É verdade.
Adama zarar vermek için her şeyi yaparım ama cüzdanı için uğraşmam.
Quero ferir o homem, não a carteira dele.
Adamın cüzdanına takılı bir zincire benziyor.
Parece a corrente da carteira dele.
Neyse, internette zincirinde 8 nolu top asılı zincirli bir cüzdan sattığınızı gördüm.
Vi na internet que vende correntes de carteiras com uma bola com o no 8?
Anahtarlarını ve cüzdanını da almamışlar.
Eles deixaram as chaves e a carteira.
Senin terfi kağıdını ancak senin kız kardeşin ve benim oğlum evlilik cüzdanına imza atınca imzalayacağım.
Vou assinar em sua carta de promoção só quando sua irmã e meu filho assinar no certificado de casamento.
Hayır ama hesap geldiğinde sürekli "cüzdanımı unuttum" oluyor.
- Não. Mas parece que nunca tem a carteira quando é hora de pagar.
Bize cüzdanını geri vermemizi söyledi. Ama bizi ihbar etmedi.
Pediu-nos as suas coisas de volta, mas não nos denunciou.
- İşte cüzdanım.
- Não!
- Hayır! Hayır! İşte cüzdanım.
A minha carteira.
Alın cüzdanımı, tamam mı? - Beyaz olanı vur.
Fiquem com a minha carteira.
- Bu senin cüzdanın. - Bu senin cüzdanın.
Essa carteira é tua.
Cüzdan?
- Eu só... a carteira.
Senin cüzdan... Senin cüzdanın.
- A tua carteira.
- Versene cüzdanını.
- Dá-lha.
Hastaneye giriş yaptığında cebinde ne bir kimlik ne bir cüzdan, ne de bir anahtar bulunuyor.
Ele apareceu no hospital sem identificação, sem carteira, sem chaves no bolso.
Bu cüzdan kimin diye sormak istiyordum.
Eu queria perguntar de quem era aquela carteira.
Oranlar ne olursa olsun cüzdanın aynı kalır.
Ganhar é sempre bom, independentemente das probabilidades.
Evlilik cüzdanımızın içine etti uğursuz hayvan.
Aquele infeliz fê-lo mesmo na certidão de casamento.
Cüzdanımda 50 dolar vardı, şu an yok.
Tinha 50 dólares na carteira, agora já não está lá.
Evet. Bir adam cüzdanımı ve saatimi çaldı.
Sim, o homem levou-me a carteira e o relógio.
Ne biçim cüzdan o Joe?
Caramba, que raio de carteira estúpida é essa, Joe?
Bonnie cüzdan imal etmeye başladı.
A Bonnie agora faz carteiras.
Cüzdanında o günün tarihi bulunan bir tako arabasının fişini bulduk.
Encontramos um recibo datado de uma entrega de "tacos", na sua carteira.
Kruvasana benzeyen bir cüzdan taşıyan kızdan mı bahsediyoruz?
Essa é a mesma namorada que tem uma mala em forma de croissant?
Cüzdanımı çalmaya çalıştı, lan!
O tipo tentou roubar-me a carteira, meu.
Randevuya çıktım ve cüzdanımı evde unuttum.
Estou no meu encontro, e deixei a minha carteira em casa.
Annenin arabasına atlayıp, bizim eve gidip, cüzdanımı alıp buraya getirir misin?
Podes pedir emprestado o carro da tua mãe, ir até minha casa, pegas na minha carteira, e trá-la para aqui?
Cüzdanım dünden beri kayıp, hiçbir yerde de bulamıyorum.
Perdi a minha carteira há um dia, e não a encontro em lado nenhum.
Xerxes, Lois'in cüzdanını bul.
Xerxes, encontra a carteira da Lois.
- Yeni cüzdanın bu artık.
Esta agora é a tua carteira.
- Dinle, cüzdanın falan var mı?
Ouve, tens uma carteira ou uma bolsa?
Şimdiyse, beşeri bir satıcı olarak cüzdanından da bir miktar ödeme almam gerek.
Agora, tal como qualquer vendedor deste mundo, também preciso de pagamento da sua carteira.
Cüzdanımı her açışımda bir ton evrak doldurmam gerektiğini mi söylüyorsunuz?
Esperam que tolere esta situação... de ter de apresentar documentos de cada vez que abro a minha carteira?
Cüzdanımı ve anahtarlarımı da.
A minha carteira e as chaves.
İntihar edişini izledin ve sonra onun cüzdanıyla kayıplara karıştın.
Viste-a cometer suicídio e depois foste diretamente à sua mala.
Cüzdanımı o sırada yürütmüş olmalı.
Deve ter sido aí que ele me roubou.
- Sadece cüzdanını.
Não, só a carteira.