Cıplak tradutor Português
7,373 parallel translation
Şimdi sana çıplak bir halde bir içki kovası servisi yapıyorum.
Eu sirvo-te uma bebida totalmente nu, apenas uma sugestão.
Florida'ya çok benziyor. Tek farkı Burt çıplak ve ona borçluymuşum gibi yapıyor.
É parecido com a Florida, mas Burt está nu e fazemo-lo como se eu lhe devesse dinheiro.
Yıl dönümümüzde çıplak Brady-thon kutlaması yapmalıyız ve ben de günışığına bir çeşit striptiz yapmalıyım.
Nós devíamos estar a ter nús a nossa anual celebração "Brady-thon" e eu devia estar a fazer uma espécie de striptease à luz do dia.
Ayrıca diyorlar ki, çıplak bir kadınla aynı yatakta hiç...
Dizem que dormia com duas mulheres nuas na cama para não...
Her yer çıplak dolu ama alkol servisi yok.
Nu integral, mas não servem bebidas alcoólicas.
- Senin çıplak götün, Mendez.
O teu rabo nú, Mendez.
Burada yarı çıplak dikilirken karşımda havalı kelimeler kullanıyorsun.
Diz essas palavras complicadas, comigo aqui despido.
Onu çırılçıplak soyman gerekecek sanırım.
Vai querer que ela se dispa, suponho.
Ve söz veriyorum hiçbir tane korkunç, çıplak, Fransız Polinezyalı kadın...
Prometo que não haverá mulheres polinésias nuas, nem...
Geçen sene gösterdikleri şu korkunç çıplak Fransız Polinezyalı kadından olmayacak.
Não haverá as polinésias nuas que foram exibidas no ano passado.
Ben de inatla çıplak girmeye çalıştım.
Certo. Tentei repetidamente ir sem nada.
Çıplak arama yaptılar, ayakkabı bağcıklarına el koydular, kemerini de aldılar ve tecrit hücresine kapattılar.
Despiram-no para o revistarem, tiraram-lhe os atacadores, o cinto e deixaram-no na solitária.
Şimdiden söyleyeyim, çıplak heriflere elimi bile sürmem dostum.
Estou-te a dizer, não vou lutar com nenhuns gajos nús, meu.
En son bu işe bulaştığımda, çölün tekinde çıplak bir vaziyette Tuba şehrine gitmek için birini yakalamaya çalışırken buldum kendimi.
Da última vez que brinquei com isso, acabei nu no deserto tentando apanhar boleia para Tuba City.
Wizards oynarken televizyonun önünde çıplak bir şekilde beklesem nişanlım ne der biliyor musun?
Se os Wizards estivessem a jogar, podia ficar nua à frente da televisão, e sabes o que o meu noivo ia dizer?
- Çıplak kör fare gibi görünüyorsun.
Pareces um rato-toupeira-pelado. Um quê?
Çıplak kör fare gibi.
Um rato-toupeira-pelado.
- Çıplak kör fare de nedir?
O que é um rato-toupeira-pelado?
- O sunumda seni o şekilde çıplak gördüğümden beri... - O ben değildim!
Desde que a vi naquela apresentação, nua como...
Yani seni çıplak gördü öyle mi?
Então ele já te viu nua?
Şu anda beni çıplak mı hayal ediyorsun?
Estás neste preciso momento a imaginar-me nua?
Kariyerin için yararlı da olabilir çünkü şu çıplak ve donlu adam dosyasında seni başa getireceğim.
E, em termos de carreira, isto pode ser bom para ti, porque... Vou-te passar o caso sobre aquele tipo que morreu congelado.
Onu çıplak görmene izin veriyor. Dangalak?
Teimosos?
Elim çıplak kaldı ve evlilik yüzüğüm arabada kayboldu.
A minha mão parecia nua e perdi a minha aliança no carro.
Çıplak elleriyle kafa parçalayıp kemik kırıyor.
Esmaga crânios e parte ossos com as mãos.
Tepeye çırılçıplak çıkalım diye epey ısrar etmişti.
E insistiu para que descêssemos a colina todos nus.
Yakında çıplak dolaşmaya başlayacağız.
Em breve, deixamos de usar qualquer roupa.
- Tamam, çıplak yüzerim.
- Está bem, então vou nu.
Yüzme kursunda çıplak bir çocuk olamazsın.
Não podes ir nu para a aula de natação.
Çıplak bir çocuk olabilirim.
Posso, sim!
Bahçedeki ışığı gördüm, dedim ki belki de yarı çıplak manyak bir cadıyla değilsindir.
Vi a luz do pátio acesa, e apostei que... Não estavas com uma psicobruxa seminua.
Gün boyu yarı çıplak kızları seyretmek için para aldığım yerden mi?
Era pago para ver miúdas quase nuas o dia todo.
Mm, dün gece senin çıplak ve seksi halini gördüm zaten.
Bem, eu já te vi sexy e nú, ontem à noite.
Sense onu çoktan çıplak gördün.
Já a vis-te nua.
Çıplak fotoğrafın da ne demek şimdi?
EMMA : QUAL É A CENA DA FOTO NUA, MEU?
Yoksa sahnede çıplak gibi oluruz.
Se não, vamos ficar nus no palco.
Garajında karşılıklı çıplak durduğun kızın teki?
Uma rapariga que fica nua contigo na garagem?
Sana öz önce beni çıplak görmeni teklif ettim be.
Eu praticamente perguntei-te se querias ver-me nua.
14 yaşındayken, bir oğlanın yanında çıplak yakaladık.
Quando tinha 14 anos, apanhámo-la nua com um rapaz.
Bir hastane çarşafında çıplak şekilde uzanırken radyasyondan sonra arabaya doğru sürüklenirken.
Deitada nua num lençol de hospital, a coxear para o carro depois da radiação.
Bu işi Güpegündüz yaparken kendimi çıplak hissediyorum.
Sinto-me nu por fazer isto em plena luz do dia.
Adı da "Çıplak Adam".
Chamo-a de "O Homem Nu".
Bir an için çıplak olduğunu tamamen unuttum.
Por um instante, esqueci-me completamente que estavas nu.
Bir bakıma hepimiz çıplak değil miyiz?
De certa forma, não estamos todos nus?
Salonda çıplak bir adam olmayacağına söz ver ama.
Apenas promete-me que não vai haver nenhum homem nu na sala.
Zeki bir adam bir keresinde, "ölmek, rüzgâra karşı çıplak durup güneşte yok olmaktan başka bir şey değildir" demiştir.
Já dizia o sábio : "Morrer não é nada mais do que estar nu ao vento e derreter ao sol."
Çıplak bir göz için ikinci el bir araba ilanı.
A olho nu, é um anúncio de um carro usado.
Diyelim ki çıplak oynaman gerekiyor, ama bir de kart saklamalısın.
Imaginemos que tem de jogar nu, mas que tem de esconder uma carta.
- Çıplak oynayalım.
- Vamos jogar nus.
Tüm gün birlikte yatakta çıplak yatarız.
- Ficaremos todo o dia na cama nús, juntos.
Eskilerin çıplak gözle görebildikleri gezegenler içinde Satürn'ün en yavaşları olması neden kurşun Tanrısı'nın adını aldığını açıklayabilir.
De todos os planetas visíveis a olho nu pelos povos antigos, Saturno é o mais lento o que pode explicar porque é chamado o Deus do chumbo.