Daniel tradutor Português
10,059 parallel translation
Söyleyecek bir şeyin var mıydı Daniel?
- Mais alguma coisa, Daniel? - Eu...
Mesele sandığın gibi değil Daniel.
Não é aquilo que parece, Daniel...
Üzgünüm Daniel.
Sinto muito, Daniel.
Daniel!
Daniel!
- Daniel.
Daniel?
Daniel Fisher gibi kimsenin, yaptığım şey yüzünden zarar görmesini istemedim.
Não queria que ninguém se magoasse... como o Daniel Fisher, por causa do que eu estava a fazer.
Joe'nun avukatları Danny'nin cesedine tekrar otopsi yapılmasını istedi.
A equipa legal do Joe pediu uma nova autópsia ao corpo do Danny. EM MEMÓRIA DE DANIEL LATIMER
İkinci otopsiden yeni bir şey çıkmadı.
EM MEMÓRIA DE DANIEL LATIMER A 2ª autópsia não revelou nada de novo.
İskeledeki şahıs, Joe Miller, Daniel Latimer'ı öldürdü.
O homem acusado, Joe Miller, matou Daniel Latimer.
Gerçekler berrak ve Bay Miller'ı Daniel Latimer'in ölümünden sorumlu tutmanıza izin verecekler.
Os fatos são claros e permitir-vos-ão condenar o Sr. Miller pelo homicídio de Daniel Latimer.
Joe Miller'ı Daniel Latimer'i öldürdüğünü söylemesi için zorladınız, değil mi, Dedektif Hardy?
Coagiu Joe Miller para que dissesse que havia matado Daniel Latimer, não foi, Detetive Hardy?
Bizce Joe Miller, Daniel Latimer'ın telefonunu buldu ve tam da polise ihbar edecekken yalnız başınıza geldiniz ve amaçlarınıza uyduğu için hemen yanlış bir sonuca atladınız.
Sugiro que Joe Miller encontrou o telefone de Daniel Latimer e que estava prestes a entregá-lo à polícia quando o Detetive chegou, sozinho, e tirou uma conclusão precipitada porque lhe era conveniente.
Bay Miller, Daniel Latimer'ın öldürüldüğü gece neredeydiniz?
Sr. Miller, onde estava na noite em que o Daniel Latimer foi assassinado?
- Evvelsi sabah Daniel Latimer ile görüşmüş müydünüz?
Teve algum contacto com o Daniel Latimer na manhã anterior?
Joe Miller'ın, Daniel Latimer'i öldürdüğünden emin olabilirsiniz.
Podem ter a certeza de que Joe Miller assassinou Daniel Latimer.
Brody : baskılar geri Daniel Shaw geldi
As impressões digitais pertencem ao Daniel Shaw.
Biz yaptım. Daniel Shaw Ve değil mi?
- E não acham que era o Daniel Shaw?
Bir süre, Daniel mu.
Há quanto tempo, Daniel.
Hep Daniel, seni sevdim.
Sempre gostei de ti, Daniel.
- Daniel, Teddy'ye saldırdı.
- Daniel atacou Teddy. - O quê?
Dışarıda kalmak için en önemli unsurlardan biri, iştir Daniel.
Uma dos factores mais importantes para permanecer fora, Daniel, é estar empregado.
Erkek bir memurun seninle gitmesi lazım, Daniel.
Um polícia masculino deveria ir consigo, Daniel.
George ölmeden onu ziyarete gitmeye şansın oldu mu, Daniel?
Então, tiveste a hipótese de visitar o George antes de ele morrer, Daniel? "Visitar"?
Hatan neydi, Daniel?
Qual foi o teu erro, Daniel?
Evet. - Beni affet, Daniel ama haberi verirken şaşırmış gibi değildin.
- Perdoa-me, Daniel, mas tu não me pareces surpreendido com a notícia.
Daniel'ın eşyalarını topluyordum ve bir şeyler düşünüyordum.
Estive a juntar uma data de coisas do Daniel, e estive a pensar.
Jon bana Daniel'in kontrolünde olması gerekecek olan lojistiği ayarlamamda yardımcı oluyordu taşınana kadar.
O Jon tem me ajudado a organizar toda a logística que o Daniel vai ter que ter pronta na altura em que... se mudar.
Ya dünya biraz daha adil olsaydı Lester öldüğünde dükkan ona miras kalacaktı.
E se... Se o mundo fosse um pouco mais justo, o Daniel teria herdado a loja do Lester quando ele morreu.
Dükkandaki paranın birazı Daniel'ın olacaktı,... ve bence bir kısmının, ne olursa olsun, Daniel'ın olması gerekir.
Só estou a dizer que algum do dinheiro da loja teria sido do Daniel, e acho que uma parte dele, devia ser do Daniel apesar de tudo.
Yapacağına şüphem yok, Daniel.
Não duvido que o farás, Daniel.
Daniel neden George'u dövsün ki?
Porquê quereria o Daniel magoar o George?
George, Daniel'in Hanna'yı tecavüz ettiğine dair tanıklıkta bulunduğu için mi?
Porque o George testemunhou que o Daniel violou a Hanna?
Ve Daniel, bunun bir yalan olduğundan kızacak mıydı?
E o Daniel estaria furioso com isso porque era mentira?
- Peki. Dediğim şu ki bir süre sonra, o gece sadece Daniel ile benim olacağı açıktı.
O facto é que ficou bem claro que seríamos só eu e o Daniel naquela noite.
- Daniel mı dedi bunu?
- O Daniel disse isso? - O Daniel disse isso.
- Daniel dedi. "George gelmeyecek." Durduk yere dedi.
"O George não vem," assim de repente.
Daniel'ın "George gelmeyecek" demesine dönelim hadi.
Voltemos ao que o Daniel disse, "O George não vai voltar".
Daniel'ın George hakkında bildiği ama paylaşmadığı bir şey mi vardı sence?
Parecia que o Daniel sabia de algo do George que não queria partilhar?
Ama Daniel George'un öldüğünü biliyordu ya da onu öldürdü diyebilir miyim?
Mas posso dizer que Daniel sabia que George estava morto ou que ele matou o George?
Sanırım babam Daniel'ın bana ne yaptığını biliyor.
Acho que o meu pai sabe o que o Daniel fez comigo.
- Daniel nasıl karşıladı?
Como é que o Daniel lidou com isso?
Daniel ne giyiyordu?
O que é que Daniel tinha vestido?
Daniel, evine gidiyorsun.
Daniel, vais para casa.
Bu sefer sürpriz olmasın Daniel.
Apenas sem surpresas desta vez, Daniel.
Burada söylediğin her şey önemli Daniel.
Tudo o que aqui dizes, Daniel, importa.
Daniel bunu yapmak zorunda değil.
O Daniel não tem de fazer isto.
Daniel.
- Daniel.
Daniel, sorulara yanıt ver sadece.
Daniel, responde só às perguntas.
- Daniel.
- Daniel...
- Daniel, neredeyse mart ayındayız.
Daniel, é quase Março.
Seni canlandırması gerekmeyecek Daniel.
Ela não vai ter que te invocar, Daniel.