Danım tradutor Português
18,690 parallel translation
Ben FBI'danım.
Eu sou do FBI.
- Ateş etme, FBI'danım.
Não dispare, sou do FBI.
Sana söyledim, FBI'danım.
Eu disse, sou do FBI.
Merak etme, FBI'danım.
Não se preocupe, sou do FBI.
Sen kendinden mi bahsediyorsun yoksa Brian'dan mı?
Estás a falar de ti ou do Brian?
Bir danışmanımız vardı...
Tivemos um consultor...
Çok kötü o zaman. Çünkü seni sokaklara binlerce NZT yayan kimyager olarak tanımlayabilecek federal bir danışmanımız var.
É uma pena, porque temos um consultor federal que consegue associar-te como o químico que pôs milhares de pílulas de NZT nas ruas.
- Kanada'dan mı bahsediyorsun?
- Queres dizer o Canadá?
İş arkadaşım Rebecca Harris ve ben, FBI'dan iyi niyet göstergesi olarak gelen bir görev nedeni ile buradayız.
Eu e a minha colega, Rebecca Harris, estamos aqui numa missão de boa vontade do FBI.
Ülkesinin Danimarka'dan bağımsızlık alma görüşmelerine yardım etti ve herkes bu anlaşma yapıldıktan sonra başbakan olacağını söylüyor.
Ajudou o país a negociar a soberania da Dinamarca, e dizem que depois do tratado, ele será primeiro-ministro.
Onları dışarıdan mı gördün?
Tu viste-os lá fora.
Seninle beraber danışmanlık yapacakmışım.
Vou ser informadora como tu.
- Tanrı Venganza Verdugo'nun danışmanı olarak görevim burada olan tüm Tanrılarla görüşüp aldığımız nihai kararı size bildirmek. - Ne kazandıklarını onlara söyle.
Diz-lhes o que ganharam.
Arkadaşınız bana Nomar'dan dolayı, Ghost'u da ele vermem gerekiyor dedi. Yoksa idam cezası alırmışım.
O teu amigo disse-me que tenho de denunciar o Ghost por causa do Nomar, senão sou condenado à morte.
Baş danışmanım olmana izin verebilirim.
Vou deixar-te ser a minha conselheira geral.
"İhtiyacım olan tek şey bu, Dan."
"É tudo o que preciso, Dan."
Bir şey lazım olursa, Dan, bana haber ver. Kesinlikle hiçbir şey.
Se precisares de alguma coisa, Dan, diz-me.
Kendine dikkat et, Dan, tamam mı?
- Veja lá se toma conta de si, Dan, sim?
O adamı kapıdan dışarı çıkarıp sizi getirmeye yardımcı olursam Britanya halkına ve bu ülkeye hizmet etmiş olacağımı düşünüyorum.
Acredito que eu faria um favor ao povo e ao país se ajudasse a tirá-lo e a trazer o senhor de volta.
Ortopedi ve kardiyoloji şeflerimize danıştım. En iyi çözüm titanyum göğüs kafesi ve sternum.
Consultei as chefes de orto e cardio, e a melhor solução é uma placa de titânio no esterno e na caixa torácica,
Evet, o Hello Kitty cep telefonu kılıfı gerçekten beni Marge'dan kurtarmıştı ve düşünüyorum da eğer onları ihtiyaçlarımız için feda etmeyeceksek neden çocuk sahibi oluruz?
Pois, aquela capa de telemóvel da Hello Kitty salvou-me mesmo o coiro com a Marge. E quando penso nisso, para que temos crianças se não é para as sacrificar pelas nossas necessidades?
Donna'dan mı?
Da Donna?
- Dışarıdan bir avukata ihtiyacımız var diyorum.
- Precisamos de um advogado de fora.
Sheila'dan onlara korkulacak bir şey olmamasını söylemesini istedim... -... ama yapamadım.
Tentei convencer a Sheila a falar com eles, mas não consegui.
Eğer ben hayatım uğruna bir duruşmada olsaydım kendi tarafımda olmasını isteyeceğim kişi Harvard'dan dostum Mike Ross'tan başkası değildir.
Se eu estivesse a ser julgado, não quereria mais ninguém ao meu lado senão o meu colega de Harvard, Mike Ross.
Evet, ihtiyacım olan resimleri aldığında Vanessa'dan telefon gelecek.
Consegui, e vais receber uma chamada da Vanessa quando ela me arranjar as fotografias de que preciso.
Ona şimdi arkamızı dönersek şimdiye kadar tiksindiğimiz Daniel Hardman'dan veya Charles Forstman'dan veya diğer insanlardan bir farkımız kalmayacak.
Se nos virarmos contra ele agora, não somos melhores que o Daniel Hardman ou o Charles Forstman ou qualquer outra pessoa que desprezas.
- Ben bir danışmanım.
Sou consultora.
Bir tahminde bulunmam gerekirse sanırım Tom'dan bahsediyorsun.
Vou presumir que te referes ao Tom.
- FBI mı? Beni danışman olarak işe aldılar.
- Empregam-me como consultora.
Teröristler saldırıdan önce hükümeti uyardı mı diyorsun.
Estás a sugerir que os terroristas avisaram o governo com antecedência.
Ancak şu kapıdan çıkıp gitmek için benim uzun zamandır sahip olmadığım geçerli bir sebebin var.
E você tem uma coisa que eu não tenho há muito tempo. Tem um motivo. Um motivo para sair por aquela porta.
Ben Başkan'ın Milli Güvenlik Danışmanıyım.
Eu sou conselheira de segurança do presidente.
Dan bir mesaj verdiyse, onlara kalplerinde doğru bildikleri şeyi yapmalarını söylediğini umarım.
Se o Dan tiver alguma mensagem para eles, espero que ele lhes diga para fazerem aquilo que lhes vai no coração.
Danışmanım için bir şey.
Uma coisa para o meu psicólogo.
Bak, şu anda New York'dan kalkıyorum. Indy için doğrudan uçuş alacağım.
Apenas... respira.
Resmi olarak yetkililerle sözde mağdura, danışma ve yardımı ve apaçık eşcinsel bir sporcunun okula dönüşüne kabulünü şeffaf bir şekilde görüştü.
Oficialmente, ela pediu transparência com as autoridades, terapia psicológica e assistência para a alegada vítima, e a inclusão de um atleta assumidamente homossexual, no seu regresso à escola.
Onu düzenli danışmanlığa sokmadınız mı?
Não o encaminhou para um aconselhamento regular?
Ellen'in özellikle "Tanrım" dan "Hayır" a geçişteki ses tonu değişikliğine dikkat et.
Preciso, obviamente, mas incompleto. Repara nas inflexões da Ellen quando passa de "Deus" para "não".
Bu yüzden çalışmamın gerisinde kaldım. Bu yüzden Joan'dan yardım istedim.
Atrasei-me nos estudos e por isso pedi ajuda à Joan.
Bilgin olsun, işte bu yüzden senin yerine Joan'dan yardım istedim.
Foi por causa disto que pedi ajuda à Watson e não a si.
Susan Weller, siyasal danışmanım.
Susan Weller, consultora política.
Peki, kendine saygıdan daha mı önemli?
Diz-me, é mais importante do que o respeito por si mesma?
Sen ailemize git, kahvaltıdan sonra bahçenin orada buluşacağımızı söyle.
Mas podes dizer à nossa família que nos reuniremos após o pequeno-almoço lá fora junto à horta.
Ben gidip millete kahvaltıdan sonra buluşacağımızı söyleyeyim.
Vou avisar toda a gente sobre aquilo após o pequeno-almoço.
Tanrı'dan mı bahsediyorsun?
Estás a falar de Deus?
FBI'dan mısınız?
FBI?
FBI'dan mısınız?
São do FBI, hã?
Yarım saattir Zapata'dan hiçbir şey duymadım.
Não a ouço há meia hora.
Affedersiniz. - Siz FBI'dan mısınız?
- São do FBI?
Bu da danışmanımız Jane Doe.
Esta é a nossa consultora, "Desconhecida".